Konya Büyükşehir Belediyesi ile SÜ Selçuklu Araştırmaları Merkezinin ortaklaşa düzenlediği Yaşayan Konya Hafızası İkindi Sohbetlerinde bu hafta Karatay İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Nizamettin Tezcan “Geçmişten Günümüze Emirgazi”  konulu bir konferans verdi.

 Tarihte Farsak, Emirgazi, MirGazi, MirKadı, Seyyit El Gazi isimleriyle anılan 8685 nüfuslu Emirgazi ilçesi hakkında slayt eşliğinde bilgi veren Tezcan “ismi efsaneleştirilen  Horasan erlerinden, Selçuklu komutanı veya  Farsak beylerinden biri olduğu düşünülen ilçede türbesi bulunan Emir Gazi’den aldığı düşünülüyor. İlçemizin tarihi eski Kışla ve Arısama’da yapılan kazılarda bulunan tabletlerden Hititlere kadar dayandığı anlaşılmaktadır. İl merkezine l40 km. mesafede bulunan Emirgazi’nin  doğusunda Niğde ili, güneyinde Ereğli, batısında Karapınar ilçeleri ve kuzeyinde ise Aksaray ili bulunmaktadır.” dedi.

İLÇE İSMİNİN KÖKENİ

Varsak, Farsak, Fersah, Farsahan ve Karsak şeklinde de  söylenen ilçenin eski isminin Türk kabilesine verilen bir  isim, eski harp aletlerinden bir çeşit kısa kılıç veya taşçıların taş kırmak için kullandıkları büyük çekiç anlamlarına geldiğini söyleyen Tezcan tarihçilerin  Varsakların Türkmenlerin Üçok koluna mensup oldukları konusunda ittifak ettiklerini, bölgede  gayrimüslim unsurların bulunmadığını belirtti.

İNANÇ KÜLTÜ

Tezcan,”İç Anadolu'nun en az yağış alan bölgelerinden birisi olan  herhangi bir yerüstü su kaynağına sahip olmayan Emirgazi’de Hititler döneminde insanlar susuzluk çektiklerinden dolayı yağmurun yağdırılması için Fırtına Tanrısı’ndan yardım istemişlerdir. Gök ve yerin irtibatını dağların sağladığı düşünülerek  dağlar rahip kralların mekanı olmuş, krallar öldükten sonra tanrıçalaştırıldıkları için bin tanrılı dinleri ortaya çıkmıştır.”

1904 yılında Hitit yazıtlarının Ramsey tarafından bulunduğunu ifade eden Tezcan MÖ 1200’li yıllarda dikilen anıtlardaki metinleri okudu: “Sarpa Dağı üzerine Kırların Koruyucu Tanrısı ben kendim için bu steli diktim. Benim torunumun oğlu olan o, bu stel için biri otursun/ikamet etsin ve gelecekte hiç kimse bu stele zarar vermesin. Hiç kimse onu  kaldırmasın yerini değiştirmesin. Ve hiç kimse bu sözleri bozmasın. Tanrılar için HWISTA steli yapan, onun steli HWISTA yapılsın.”

BİN TANRILI DİNDE STELLERİN ÖNEMİ

Tezcan yılda 314 koyunun tanrılara kurban edildiğini, dinin sadece devleti yönetenler tarafından kullanıldığını ve halkın inanma durumunda olmadığını belirttikten sonra yazıtlarda; “Eğer biri onları kaldırırsa 414 koyunun sahibi TATU olsun. 414 koyunu tekrar götürsün ve kapıda onları versin. Fakat bu stellere zarar verecek ya da onları kutsal yapmayacak. Onun için Arinna'nın Güneş Tanrıçası, Göğün Fırtına Tanrısı, Kırların Koruyucu Tanrısı, Sarpa Dağı Tanrıça Ala krallığını zayıflatırsa kral bu stelleri sağlam tutacak onları mahvettirmeyecek, onu Arinna'nın Güneş Tanrıçası, Göğün Fırtına Tanrısı, Kırların Koruyucu Tanrısı, Sarpa Dağı, Tanrıça Ala  tanrı  tamamen sağlamlaştıracak.” Stellere zarar verecek kişilere beddua edilmektedir. Sarpa Dağı’nın  Karaca Dağ  olduğu düşünülüyor.

 HRİSTİYANLIĞIN BÖLGEYE GELMESİ

Bölgenin Hristiyanlaşması hakkında bilgi veren  Tezcan; “Bizans piskoposluk kayıtlarında Lykaonia bölgesinden Barata, Herakleia(Ereğli), Laranda(Karaman), Derbe(Aşıran Köyü) ve Hyde  ile aynı derecede ve aynı sırada gösterilmiştir. Kilise tarihi içerisinde İS  381 yılında İstanbul’da toplanan konsil heyetinde Lykaonia bölgesinden İkonion, (Konya) Umanada, Samatra, Lystra, Mistheia, Hyde, DerbePosalave İsauropolis kentlerini temsilen, Episkoposların katıldıkları  anlaşılmaktadır. Hristiyanlık yerleşim yerleri bölgede oldukça yaygındır.”

 KARACADAĞ ÖNEMLİ BİR YERLEŞİM MERKEZİDİR.

Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde Tapu Defterlerinden 615 numaralı defterde kayıtlı 84 köyün Karapınar Sultan Selim Külliyesine vakfedildiğini belirten Tezcan, volkanik bir dağ olan Karaca Dağ’ın fazla yükseltisinin olmamasından dolayı her dönemde yerleşim yeri olduğunu Harun Reşid zamanında yapılan akınlar sonucu halkın Kapadokya bölgesine yerleştiğini, coğrafi ad olan Varsak’ın bir üst kimlik olduğunu Osmanlı- Karaman mücadelesinde halkın dağlara sığındığını söyledi.

1849’da 291 hane ve 1136 olan nüfus 1876’da 288 hane ve 1108 nüfusa düşmesinin sebebi olarak kıtlık çekilmesini gösteren Tezcan kendi gayretleriyle yaptığı çalışmaları daha da geliştirilmesi gerektiği üzerinde durarak “Buradan göç eden nüfus fermanlarla tekrar bölgeye getirilmiştir. Gertrude Bell 1907 yılında bölgeye gelerek arkeolojik çalışmalara katılmış ve bölgedeki eserlerin fotoğraflarını çekmiştir.”

Konuşmasının sonunda Nizamettin Tezcan bölgede sözlü kültürün çok gelişmiş olduğunu şiirlerin ağıt ve destan olarak ayrıldığını  belirtti.  Program sonunda Konya Büyükşehir Belediyesi Koyunoğlu Müze ve Kütüphaneler Şube Müdürü Hasan Yaşar tarafından Nizamettin Tezcan’a günün anısına hediye takdim edildi ve  toplu fotoğraf çekilmesi ile toplantı sona erdi.

HABER MERKEZİ

Editör: TE Bilişim