“Resmi olarak 23 Ocak 1995’te başlayan, kökleri 1900’lü yılların başına kadar uzanan eğitim ve bilim emekçilerinin mücadele tarihi, sendikal haklar ve özgürlüklerin yanı sıra, emek, demokrasi ve barış mücadelesinin de tarihidir” diyen Bektaş, “Mücadele tarihimizden aldığımız güç ve kararlılıkla bugün yolumuzda emin adımlarla yürümeye devam ediyoruz. Sendikal örgütlenme ve mücadele geleneğimizi, eğitim ve bilim emekçilerinin ülkemizdeki yüz yılı aşan mücadele tarihinden alıyoruz. Eğitim Sen’in onurlu mücadele geleneğinin arkasında, eğitim ve bilim emekçilerinin yüz yıl öncesine kadar uzanan örgütlenme deneyimleri ve ardından Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu, TÖS, TÖB-DER, Eğit-Der, Eğitim-İş, Eğit-Sen, ÖES süreci bulunmaktadır. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, bir yanımızda hukuksuz şekilde ihraç edilen, sürgün edilen arkadaşlarımız, diğer yanımızda eğitimi çoraklaştıran, haklarımızı hedefe koyan iktidar politikaları bulunuyor. Yüzümüzü döndüğümüz her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik ve eşitsizlik yüzümüze çarpıyor. Ancak, mücadele tarihimizden edindiğimiz deneyimle, en zor zamanlarda birlikte, omuz omuza yürüyebilmenin onurunu hep birlikte yaşıyoruz” dedi. 

Bugüne kadar örgütlü mücadeleyle elde edilen birikimlerin gelecekte daha güzel, daha özgür, daha adil bir yaşamın, barış ve demokrasi içinde bir yaşamın temelini oluşturacağına inandıklarını kaydeden Cebrail Bektaş, “Yine biliyoruz ki, mücadelenin yoğunlaşacağı günler bizlere göz kırpıyor. Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin, adaletin, hukukun, demokrasinin ve barışın yeniden yaşam bulması için sendikamızın varlığı hayati önem taşıyor” ifadelerini kullandı. 

HABER MERKEZİ

Editör: TE Bilişim