Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce, Hz. Mevlana’nın 745. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma etkinlikleri kapsamında düzenlenen Türbeönü Buluşmaları programında, Hz. Mevlana’nın hayatı ve fikirleri konuşuldu. Ömrünü Hz. Mevlana’nın eserlerine, eserlerinin tercümesine adayan Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Yakup Şafak, Çadır sohbetlerinin konuğu oldu.

Sohbetine bu yılki etkinlikleri değerlendirerek başlayan Şafak, Konya’da bulunmaktan mutluluk duyduğunu, etkinliklerin önceki yıllara nazaran daha kapsamlı olduğunu söyledi. Emeği geçenlere teşekkür etti. Hz. Mevlana’nın dünyaya yayılan sesimiz olduğunu söyleyen Şafak: “ Hz. Mevlana hislerimizin tercümanıdır. Biz onun sayesinde kendimizi ifade ediyoruz. Onun gibi büyüklerle dünyaya seslenmek istiyoruz. Onların mesajında; merhamet, insanlık, adalet, barış ve huzur var.” Dedi. Şeb-i Arus etkinliklerinin bu yılki ana teması ‘Selam Vakti’ ne de değinin Şafak: “Selam esenlik dilemek demektir. Karşınızdaki kişiye benden sana zarar gelmez. Ben sana saygılıyım, sen Allah’ın yarattığı, saygıya değer bir varlıksın. Farklı düşünebiliriz senin eğitimin farklı olabilir. Davranışlarında farklılık olabilir. Ama bu seni yaratandan bir emanet olduğun gerçeğini değiştirmez. Ben seninle anlaşmaya niyetliyim. Sen de bu niyet varsa görüşelim demektir.” dedi.

‘BÜYÜK ZATLARIN SÖZLERİ TAVSİYELERİ BİZE ŞİFA OLUR’

Konuşmasına Hz. Mevlana’nın fikirleriyle devam eden Şafak: “Her seferinde Hz. Mevlana gibi büyük zatlardan söz etsek hayatımızı kurtaracak etkisi olabilir. Çünkü kendisi diyor ki: ‘Dinlenecekseniz meyveli ağaçın gölgesinde dinlenin, hem gölgesinden istifade edersiniz hem de yanınıza düşen meyvelerden yersiniz.’ Mevlana’nın burada kastettiği, büyük insanların sözlerini, tavsiyelerini, küçük bir deftere yazıp cebinize koyun. Başınız sıkıştığında, hayat imtihanında, çetin yerlere rast geldiğinizde, onlar size şifa olacak demektedir. Onlara tutunup yolunuzda ilerlersiniz. İsyana düşmesiniz. Hayal kırıklığına uğramazsınız. Bunlara fayda eder düşüncesiyle bu sözleri söylemektedir. O bakımdan bunları birer fırsat bilmek lazım.” diyerek sözlerini şöyle devam etti.

‘ALLAH’IN YARATMA HAREKETİ AŞK-I ZATİ’DİR

“Hz. Mevlana’nın görüşüne göre bizim yaratılış sebebimiz, maceramız şöyle başlıyor. Mesnevinin ilk girişinde anlattığı da bu, tasavvuf büyükleri diyorlar ki Allah vardı ve hiçbir şey yoktu. Bunu bendeniz durgun bir göle benzetiyorum. Hiçbir hareket yok, rüzgar esmiyor, yaprak dahi kımıldamıyor. Sonra birisi gölün ortasına bir taş atıyor. O taşın suya değmesinden doğan dalga tüm yüzeyi, tüm zerreleri kaplıyor. İşte tasavvufta buna ilk harekete durgun su gibi olan Cenab-ı Hakkın ilmine iradesine ezeldeki durumuna bir başlangıç olarak bu hareke aşk-ı zati deniyor.

Tercümesi Cenab-ı Hakkın kendi kendine olan aşkı. Kendi kendine olan sevgisi, beğenisi, bu ezeldeki ilminin kudretini görüp oldu bu, ama ben bunu biriyle paylaşmalıyım. Ve insan oğlunun yaratılış macerası ve bütün şu alemin var oluş sebebi budur. Cenab-ı Hakkın paylaşma isteğidir. Elbetteki sonsuz bir varlığın sınırlı bir varlıkla dertleşmesi ne kadar olabilir. Bir tek gerçek muhatabı var. O makamın adı insani kamil makamı ve onunda asli temsilcisi adı Muhammed Mustafa’dır. Diğer hepsi, bütün peygamberler ve bütün veliler zamanın en büyük velileri o makamın vekilleridir. Ecdadımız bu büyük olayı şu mütevazi beyitle anlatıyor. Diyor ki ‘Muhabbetten Muhammet oldu hasıl, Muhammetsiz muhabbet ne hasıl.’ İşte buradaki muhabbet aşk-ı zati, cenabı hakkın kendine olan aşkı. Diyor ki o aşk Muhammedi doğurdu. Onun için Hz Mevlana derki bizim peygamberimiz aşk peygamberidir. Biz aşkın çocuğuyuz, aşk bizim anamızdır. Yani mayamızdır diyor. İlk harekette maya hepimize çalındı. İşte bir aşk hikayesidir, dillerde anlatılan ilk kaynağı budur.” dedi.

‘HZ. MEVLANA, ALLAH AŞKININ, PEYGAMBER SEVGİSİNİN, İNSANA SAYGI VE HOŞGÖRÜNÜN TİMSALİ’

Hz Mevlana’nın, Allah aşkının, Peygamber sevgisinin, insana saygı ve hoşgörünün timsali olduğunu ifade den Şafak sözlerini şöyle tamamladı. “Bu insanlar yememiş içmemiş, para biriktirmemiş, çok güçlü olduğu halde bir şirket kurmamış bütün bir ömrü Allah yoluna ve insanlara hizmete adamış. Ondan dolayı o günün olaylarını, kavgalarını, didişmelerini konuşmamış, onlara çözüm getirmemiş ölümsüz olan insanı konuşmuş. İnsanın ruhunu konuşmuş ve insanın ölümsüz ruhunun ölümsüz olan Cenab-ı Haktan geldiğini anlatmaya çalışmış. Onun içinde kendileri ölmemişler. 800 sene geçmiş, değer üzerine değer katmışlar. Bu saltanatı kim elde edebilir.” dedi. Program soru ve cevapların ardından sona erdi.

HABER MERKEZİ 

Editör: TE Bilişim