Bize Yalan Söyleyin, İnanmaya Hazırız

Geçen hafta Dolmabahçe mutabakatı adı ile basının kamuoyuna yansıttığı görüşme sonrası üzerinde anlaşıldığı söylenerek yazılıp çizilen on madde şöyle;

1. Demokratik siyaset tanımı ve içeriği

2. Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması

3. Özgür vatandaşlığın, yasal ve demokratik güvenceleri

4. Demokratik siyasetin, devlet-toplum ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına yönelik başlıklar

5. Çözüm sürecinin sosyoekonomik boyutları

6. Çözüm sürecinde demokrasi-güvenlik ilişkisinin, kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması

7. Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri

8. Kimlik kavramı, tanımı ve tanımlanmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi

9. Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması

10. Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa!

Büyük bir zafer kazanılmış gibi vatandaşa anlatılan olay, aslında PKK ve İmralı'da bulunan terör örgütü elebaşının meclisteki uzantısı HDP ile iktidarda bulunan AKP arasında sözde çözüm özde ise çözülme süreci görüşmelerinde varılan ortak maddeler.

Son zamanlarda milletimiz sık sık zafer şarkıları dinlemeye başladı. Bu da büyük devlet ve millet olmanın şanından ortaya çıkan bir sonuç olsa gerek.

Önce Süleyman Şah'ın kabrini sınırımıza yakın bir yere taşıyarak büyük bir zafer kazandık. Hem de bu operasyon için kimseden izin almadık. (Sonradan bölgede bulunan hemen hemen bütün örgütlerle görüşüldüğü ortaya çıktı.)

Bu zaferimizi çekemeyenler olayı başka yöne çekip hezimet gibi göstermeye çalıştılar. Bu aymazlara Başbakanımızdan anında cevap geldi.  “Şayet bu operasyon sırasında bir müdahale olsa ve bir askerimizin dahi burnu kanasa idi o bölgeyi olduğu gibi topraklarımıza ilhak edecektik” dedi, Sayın Başbakanımız. Tabi aymazlar yine çıkıp “madem o kadar güçlü idik, niçin bir aydır yardım ve erzak gönderilemeyen askerlerimize bu işkence çektirildi. Hemen müdahale edilse idi ya” diye konuştular.

Halbuki bu tür karşı çıkıp gerçekleri millete hatırlatmanın ne gereği var. Biz söylenen bu büyük yalanlara inanmaktan büyük zevk alıyoruz. Mesela daha öncelerde de defalarca PKK ile silahsızlanma anlaşmaları yapmıştık. Sınırı terk etmeleri için zaman tayin etmiş ve hatta bu çekilmeler iri basında kocaman kocaman verilmişti. PKK çekiliyor, Mehmetçik müdahale etmiyor haberleri bile yapmış ve resimler yayınlamıştık.

Bize anlatılan bu masallara bir ara Başbakanımız da çomak sokmuş, PKK çekilmiyor, sözünde durmadı, demişti. Şimdi Dolmabahçe'de varılan anlaşma üzerine PKK çekilecekmiş. Ama silahlarını bırakmayacakmış. Ama Türkiye sınırları içerisinde silahlı eylem yapmayacakmış! mış! mış!

Muhalefete ve vatanını sevdiğini söyleyen milliyetçi kesime rica ediyoruz. Lütfen bırakın yalanlar söylenmeye devam etsin. On iki yılda benzinin fiyatının 4 kat arttığını, enflasyonun çift haneli rakamlarla telaffuz edilmesi gerektiğini, ülkenin her geçen gün bölünmeye doğru gittiğini biz de fark ediyoruz. Uluslararası arenada bir etkinliğimizin kalmadığını, İslam dünyasında Türk Bayrağının yakıldığının farkındayız. Ama bırakın biz bu hayal dünyasında yaşamaya devam edelim.

İnanın ki bizlere yüreğimiz dahi yalan söylemese ve doğruya inanmamızı istese onu yerinden söker atarız! Bize yalan söyleyin, hem de bu yalanlar çok büyük olsun ki daha da bir haz alalım! Bizim düşünemeyeceğimiz büyüklükte yalanlara ihtiyacımız var.

Sizin vatanseverliğiniz, milliyetçiliğiniz, Müslümanlığınız beş para etmez, büyük yalanlarınız yoksa! Biz gerçeklerle yüzleşmek istemiyoruz. Her seçim öncesi olduğu gibi bize suikast haberleri ile gelin, yeni işletmeye açılacak maden yatakları bulun. Hatta kulağımıza hoş gelen “Kandilde petrol arayacağız” masalları anlatın! Ama lütfen gerçeklerden bahsetmeyin. Yoksa 7 Haziran sizler için yine hüsran olur.

Uyanmak yok, uyumaya devam!