Sevgili okurlarım, “Bizden bir WhatsApp çıkar mı?” adlı yazı Selçuk R.Şirin tarafından yazılan “Yol Ayrımındaki Türkiye ; Ya Özgürlük Ya Sefalet” adlı Doğan Kitap tarafından 16.Baskısı Mart 2018 yılında yapılan kitapdan alıntıdır. Faydalı olur düşüncesi ile sizler ile paylaşıyorum.

“Whatsapp  geçtiğimiz dönemde 19 milyar dolara satıldı.  Duymuşsunuzdur.  Rakam beni şaşırttığı için merak edip Türkiye’nin en büyük şirketlerinin pazar değerine baktım. Türk Telekom, TÜPRAŞ, THY ve Petrol Ofısi'nin piyasa değerlerini topladığınızda hepsi bir WhatsApp etmiyor. Peki nedir bu WhatsApp?  Madem bu kadar kıymetli bizde neden olmasın?

WhatsApp'ı kullandığım için kıymetini biliyorum. Akıllı telefonu olan herkese bireysel ya da grup halinde yazılı, sesli ve görüntülü mesaj göndermenin en kolay ve ücretsiz yolu. Reklam yok, kurulumu çocuk oyuncağı ve bireysel için olduğu kadar, grup iletişimi için de ideal bir uygulama. Bunlardan dolayı da 2009'da kurulmuş yani altı yılını henüz doldurmamış bu uygulama yakında bir milyar kullanıcıya ulaşacak. Zaten Facebook da bu potansiyeli gördüğü için kendisine ileride rakip olabilecek bu uygulamayı yüklü bir bedelle bünyesine katmakta tereddüt etmemiş.

WhatsApp özgürlükten çıkar!

Peki bu kadar büyük bir değeri yaratan WhatsApp'ta kaç kişi çalışıyor? Duymadıysanız yazayım, 53! Nasıl oluyor da 53 kişinin kurduğu bir şirket Cumhmiyet tarihimiz boyunca kurduğumuz, devlet himayesiyle koruduğumuz ve her biri uzunca bir süre tekel olarak el üstünde tutulmuş dev şirketlerimizden daha kıymetli oluyor? On binlerce çalışanı, binlerce gayrimenkulü, uçağı, gemisiyle toplayıp satsanız bu şirketler kadar basit bir uygulama etmiyor piyasada. Bu hesapta sizcede bir gariplik yok mu? Ya da tersinden soralım, eğer bu hesap doğruysa biz neden bu yeni piyasada top koşturmuyoruz? Evet, soru basit: Bizden bir WhatsApp çıkar mı?

Bu soruyu dünyanın pek çok noktasında Startup hızlandırma merkezleri (Evet böyle bir sektör var!) kuran bir girişim gurusuna sordum. Şartlı bir yanıt aldım: İyi bir ekosistem ve yaratıcılığa dayalı bir eğitim sistemiyle bir değil onlarca WhatsApp çıkartmak mümkün! Doğrusu bu yanıtı beklemiyordum; zira girişim işine kafa yoranlar genelde başarıyı açıklarken bireye vurgu yapar. Dahi bir girişimci çıkar, kimsenin aklına gelmeyeni yaparak evinin garajında kurduğu şirketle milyarder olur. Bu hikayelerde ne eğitimin rolünden ne de ekosistemden pek söz edilmez. Gates'in hikayesinin bu bağlamdan nasıl koparıldığını başka bir yazımda anlatmıştım. Madem inovasyonu ve yaratıcılığı destekleyen bir ekosisteme sahip olmadan işimiz mucizelere kalmış, o halde ülkemizdeki duruma bu iki mercekten bakarak bizden bir değil pek çok WhatsApp nasıl çıkar ona bakalım.

Bilgi ekonomisi, adı üstünde, bilgiye özgürce ulaşılan ve bireylerin özgürce tahayyül edebildiği bir ekosistemde gelişiyor. O halde her iki faktörde nerede olduğumuza tek tek bakalım. Bilgiye ulaşımda, yani basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 154. sıradayız. Böyle olunca da inovasyon seviyesinde 142 ülke arasında 68. sıradayız. Bir taraftan bilgiye erişimin önüne her türlü engeli koyup diğer taraftan bilgiye dayalı inovasyonda ciddi bir rekabet yakalayabilmek mümkün değil.

Madem yetişkin kuşağımız inovasyonda çuvallamış durumda o halde umut gençlerde. Peki çocuklarımıza bu yeni WhatsApp ekonomisinde rekabet edebilecekleri becerileri kazandırabiliyor muyuz? Ülke olarak genç nüfusumuzu bu yeni dünyaya acaba gerektiği gibi hazırlayabiliyor muyuz? Hayır ve hayır. OECD ülkeleri arasında ileri derecede problem çözen gençlerin oranında sonuncu sıradaki yerimizi Şili ve İsrail ile paylaşıyoruz. Aldığımız puan OECD ortalamasından yaklaşık 50 puan geride (ki bu puan farkı yaklaşık 1,5 yıllık öğrenim eksikliğine denk geliyor).

Modern dünyada bilgiye dayalı yeni bir ekonomi kuruluyor. Bu ekonomide rekabet edebilmek için ileri teknolojiye dayalı sektörlerde çalışacak insanları yetiştirmemiz gerekiyor. Maalesef ne bilgiye erişimde ne de problem çözme becerilerinde durumumuz parlak değil. Bizden bir WhatsApp çıkması için bilgiye erişimin de eleştirel düşüncenin de ülke ekonomisinin temel sorunu olduğunu kabul etmemiz ve buna göre adım atmamız gerekmektedir. Bunu başardığımız zaman bu topraklardan bir değil onlarca WhatsApp çıkacağına inancım tam. O vakte kadar inşaata devam!”

Baki selamlar.

Selçuk Şirin,  New York Üniversitesi’nde (NYU) Profesör olarak davranış bilim ve istatistik dersleri vermekte, eğitimden gelişime geniş bir alanda araştırmalar yapmaktadır. İlkokula Kars Yiğitkonağı Köyü’nde başlamış ve liseyi Göle’de bitirmiştir. ODTÜ’den lisans, SUNY’den yüksek lisans ve Boston College’dan doktora derecesi almış olan Şirin 100’ü aşkın bilimsel yayına imza atmıştır. Boston College ve NYU’dan Ögretim Üyesi Mükemmeliyet Ödülü, ABD Çocuk Gelişimi Vakfı’ndan Araştırmacı Ödülü, dünyadaki en büyük eğitim araştırmacılar derneği AERA’dan Araştırma Büyük Ödülü, ve Jacob Vakfı’ndan 2018 Sosyal Girişimcilik Ödülü almıştır. Selçuk Şirin 2015 yılında ABD Bilimler Akademisi Komisyonuna seçilmiştir. 2014 yılından itibaren Hürriyet’te haftalık köşe yazıları yazan Selçuk Şirin’in “Yol Ayrımındaki Türkiye: Ya Özgürlük Ya Sefalet” ve “Bir Türkiye Hayali” adli iki Türkçe kitabı, “Muslim American Youth: Understanding Hyphenated Selves Through Multiple Methods” adlı bir İngilizce kitabı ve çocuklara yönelik pek çok alıştırma kitabı bulunmaktadır.