İslam dünyası, etrafı çevrilmiş kapandan çıkamadı bir türlü.

Her ne kadar yüzyıllar boyunca Osmanlı Devleti sayesinde Türk milleti cihan hakimiyetini sağlamış ve emperyalist güçlere geçit vermemişse de, bu durum ne yazık ki son asırdır tersine dönmüş durumda. 

Son 100 yıldır İslam dünyası kafasını kaldıramıyor.

Ne zaman İslam dünyasından bir ses yükselse, kafasına vuruluyor. Emperyalist Batı istiyor ki: Müslümanlar kafasına kumu soksun, dünya egemenliği bizim elimizde olsun. Maalesef biz İslam dünyası olarak, onların istediği boyuttan bir türlü çıkamıyoruz. Bunda en büyük suçu kendimizde aramalıyız. Neden mi?

İslam dünyası son asırdır birlik olamıyor. Emperyalist güçlerin böl, parçala, yut stratejisi maalesef ki bizler üzerinde büyük bir yara açtı. 

Bakınız; Arap Baharı olarak başlayan süreç, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki İslam ülkelerinde derin yarıklar açtı. İslam ülkelerinin kendilerinin boyunduruğundan çıkmamasını isteyen Batı, İslam ülkelerinin başını kumdan çıkarmalarına müsaade etmedi. Arap Baharı sürecinin başladığı dönemlerde, Mısır’da seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin, kendilerinin boyunduruğunda olmayacağını bilen Batı, derhal olaya el koydu. Mursi’nin Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Mısır’da sokak çatışmalarını derinleştirdi. Böylece Batı’nın yıllardır kullandığı “Darbe senaryosu”na zemin hazırlandı. Sonunda direnemeyen, Hakk yolda mücadele eden, İslam dünyası için en iyisini isteyen Mursi, askeri darbeyle indirildi. Sürekli insan haklarından, demokrasiden dem vuran Batı, tüm bunların yaşanmasına çanak tuttu. Dahası, Mursi’yi ve demokrasiden, İslam dünyasından yana olan binlerce kişiyi hapse atılmasında, idam edilmesinde, öldürülmesinde aktif rol aldı. Böylece, bölgede Batı’nın egemenliğinin devam edilmesi sağlandı. Aynı şeyler sonrasında yanı başımızdaki komşumuz Suriye için de uygulandı. Böl, parçala, yut taktiğiyle İslam ülkelerini güçsüz bırakan Batı, bu yolla İslam dünyasının birleşmesine müsaade etmiyor. Bu noktada, bizler Müslümanlar olarak, düşünebilen, bu tür tehlikelere karşı uyanık olabilen kişiler olmalıyız. Bu nedenle, neyin nasıl şekillendiğini, nereye varacağını iyi tayin etmemiz gerekmektedir. Mursi gibi, hakk yoldan ayrılmayarak, İslam dünyasının birliği için Batı’ya karşı savaşmalıyız. Bu anlamda, biz Mursi’nin cihadına şahidiz. Bu vesile ile; ömrünü Hakk yolda harcayan Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet diliyorum.