İnsanın biyolojik saati milyonlarca yıldır çalışıyor, genler aracılığıyla nesilden nesile aktarılıyor.
Organlarımız, günün her saatinde değişik özellikler gösteriyor.
Yani hepimiz günün 24 saatinde farkında olmadan bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak 24 ayrı insan oluyoruz.
                                                          ***                                                                                                                                                                                                                                                                                                  İşte doğa ritimleriyle, vücut ritimleri arasında uyumu inceleyen bilime “kronobiyoloji” deniyor. Doğa ritimleri dışında uzun süre yaşayan bir insanda ne gibi sorunlar görüleceği bir laboratuar denemesine konu oldu. Buradaki laboratuar 10 mt derinlikte bir mağaraydı.13 Ocak 1989'da mağaraya kapatılan 27 yaşında bir genç hanım 131 gün orada yaşadıktan sonra 11 Mayıs günü günışığına çıkarıldı. Bu süre içinde gecelerin, haftaların, ayların ne zaman başlayıp bittiğini bilmiyordu. Günde 24 saat uyuyup, 30 saat çalışır olmuştu. Adet görme faaliyeti durmuştu. İştahı kesilmiş 7-8 kilo kaybetmişti. Mağaradan çıktığında kendini mart ayının ortasında bulacağını sanmıştı. Kısacası Bayan Stefan Follini iç ritmini yitirmişti.
                                                          ***  
Bazen mağaraya inmeden de insanın biyolojik saati bozulabilir. Amerika'daki “Three Mile Island”, Rusya'daki Çernobil nükleer santral kazası, Challenger uzay gemisinin, içindeki astronotlarla birlikte, fırlatılışından 73 saniye sonra patlaması gibi kazalar; biyolojik saati yoğun iş temposu, uykusuzluk gibi nedenlerle bozulan insanlar tarafından yapılmıştı.
                                                         ***
İlaçların insan vücudu üzerindeki etkisi de günün çeşitli saatlerine göre değişiyor. Bazı tıp bilimcileri, ilaç alım saatlerini belirlerken günümüzden 3000 yıl önce ortaya atılan “Hayat Enerjisi Dolaşım Sistemi” teorisini göz önüne alıyorlar. Geleneksel tıp bilimine göre vücut fonksiyonlarının günün saatlerine göre farklılık göstermesinin nedeni her organın kendine özgü bir zaman aralığının bulunmasıdır. Bu zaman aralıklarının bir saatin üzerinde işaretlenmesiyle oluşturulan “organ saat”inin kadranında rakamlar yerine, her biri birer organ fonksiyonunu gösteren meridyenler işaretlenmiştir. Bu 12 organ ve dolaşım sisteminden her biri günün belirli iki saatinde diğer zamanlardakinden daha çok hayat enerjisiyle beslenir.
                                                          ***
Şimdi vücudumuzun “24 saatlik seyir defterine”  bakalım:
01.00: Kan ve idrardaki ürik asit bu saatte zirveye çıkar. Gut hastaları en yoğun ağrıları bu saatte çekerler.
02.00: İdrar torbasının çalışmasını sınırlayan Vasopressin hormonu gece sık sık tuvalet ihtiyacının ortaya çıkmasına engel olur.
03.00: Astım hastaları için kriz saati. Sebebi, Adrenalin seviyesinin iyice düşüp, solunum yolunu daraltması. Bu yüzden astım ilaçları yatmadan önce alınmalı.
04.00: Vücutta yüksek oranda stres hormonu salgılanır. Bu olayda insan vücudu sabah kullanıma hazır olması için geceden şarj edilen bir pile benzetilebilir. Ancak bu aktive edici doz, bazı hastalıklara neden olabilir. Örneğin “Kalp Krizleri”ne en çok günün bu saatinde rastlanır.
05.00: Uyku hormonu Melatonin bütün vücudu etkisi altına alır. Stres hormonu günlük ortalamanın 6 katına çıkar. Erkeklik hormonu (testesteron) gün içindeki en yüksek değerine ulaşır.
06.00: Salgılanan stres hormonu bir çalar saat gibi iş görür ve metabolizma uyarılır. Metabolizma hareketlenir ve o günün işleri için enerji verici yapı birimleri kana verilir.
07.00:  Bu saatte vücut hala zayıftır. Spor tehlikelidir. Kalbe gereksiz yüklenmiş olursunuz. Bu saate “rüyalar âleminden gerçek dünyaya geçiş saati” diyebiliriz. Sindirim organları bu saatte iyi çalışır. Karbonhidratlar bu saatte enerjiye çevrilir. Gece ise yağa çevrilir.
08.00: Aşk Hormonları bu saatte yoğun salgılanır. İltihaplanmayı önleyen hormonlar bu dönemde etkisizdir, o nedenle romatizma hastalarında eklem ağrıları artar. Sigara içenler için kötü haber: sabah sigaranız damarlarınızı her zamankinden daha çok daraltır.
09.00: Canlılar bu saatte röntgen ışınlarına karşı çok dayanıklıdırlar. Belirli bir dozda röntgen ışını deney farelerine sabah 9 da verilince bu fareler en az 120 gün daha yaşadılar. Oysa bu işleme akşam 9 da tutulan farelerin çoğu geçen 12 saat içinde ölmüşlerdi.
10.00: Vücut fazla enerjiktir. “Kısa süreli bellek yeteneği” en üst seviyededir. “Kalıcı bellek yeteneği” içinse öğle üzeri saatleri önemlidir. Kanıtı: Kısa bir süre sonra test edildiğinde saat 9 da okunan bir yazı, saat 15 de okunan bir yazıdan daha kolay hatırlanmaktadır. Ancak bu yazının bir hafta sonra hatırlanması için saat 15 de okunması daha yararlıdır.
11.00: Zihinsel aktivite ve matematik becerileri üst seviyededir. Kalp formunun zirvesindedir. Öyle ki kalpte ki bir bozukluk muayenede gözden kaçabilir.
12.00: Mide asidi çok artar. Vücudun dinlenmeye ihtiyacı olan saattir. Araştırmalara göre kısa bir öğle uykusuna zaman ayırmak kalp krizi riskini yüzde 30 düşürür. Bu uyku ihtiyacı, beyne giden kanın azalmasından kaynaklanır. Bu kana mide ihtiyaç duyar.
13.00: Vücut formdan düşer. Verimlilik gün ortalamasının yüzde 20 altındadır. Bütün organlar faaliyetini azaltmıştır. Safra kesesi hariç. O öğle yemeğinin sindirilmesi için çalışır.
14.00: Kendimizi yorgun hissederiz. Çünkü tansiyon ve hormon seviyesi düşmüştür. Diş doktoruna gitmek için uygun saattir. Bu saatte acıyı daha az hissederiz. Lokal anestezi uzun süre devam eder (30 dk.). Sabahları bu süre 12 dakika, akşamları 19 dakikadır.
15.00: Tekrar performans artışı olur.
16.00: Spor için iyi saattir. Tansiyon ve kalp iyi durumdadır. Mide asidini önleyici ilaçların etkisi bu saatte çok iyidir.
17.00: Organların faaliyeti üst düzeydedir. Kuvvet ve oksijen harcanması artar. Böbrek saatidir. İdrar torbası ve böbrekler çok çalışır. Saçın ve tırnakların en hızlı uzadığı zamandır. Yalnız mide asidi fazlalaşır. Saat 17'ye doğru acil servise gelen mide kanaması vakaları artar.
18.00: Akşam yemeği için iyi saattir. Pankreas bu saatte çok aktiftir. Karaciğer alkole karşı daha toleranslıdır.
19.00: Nabız ve tansiyon çok düşer. O yüzden bu saatte tansiyon hapı almak tehlikelidir. Sinir sistemine etki eden ilaçlar bu saatte daha etkilidir.
20.00: Karaciğerdeki yağ düzeyi düşer ve kirli kan kalbe her zamankinden daha fazla akar. Astım ve alerji ilaçları ayrıca antibiyotikler bu saatte çok etkilidir.
21.00: Sindirim organları dinlenmeye geçer. Mide ve bağırsak yiyecekleri alır ama sindirmeye başlamaz. Bu yiyecekler mayalanmaya başlar ve bağırsak iç çeperindeki sümüksü dokuyla etkileşime girer. Burada bir kademeli zehirlenme söz konusudur. Sindirim organlarımız sabırlı organlar oldukları için iş işten geçmeden bunu bize hissettirmezler.
22.00: Bu saatte vücudumuzun polisi akyuvarlar özellikle aktiftir. Sigara içenler son sigarasını içmelidirler. Çünkü bu saatten sonra vücut nikotin gibi zehirleri daha zor atar.   
23.00: Organizma gün boyunca aktif bir şekilde faaliyet gösteren stres hormonunun salgılanmasını durdurur. Bu saatte sakinleşir, gevşeriz. Metabolizma faaliyeti en alt düzeye çeker. Tansiyon, nabız ve vücut ısısı düşer. Gebelerde doğum sancıları genelde bu saatte olur. Çünkü sancıya neden olan hormonların salgılanması üst düzeydedir.                              
24.00: Uyuduğumuz sırada deri hücreleri durmadan çalışır, gündüz olduğundan daha sık bölünürler. İlk rüya safhası başlar, yarım saat içinde rüya görmeye başlarız.         
                                                             ***     
Rüyalarınız renkli, ritimleriniz ahenkli olsun.