24 Ocak Cuma günü akşam saatlerinde merkez üssü Sivrice olan bir deprem meydana geldi. Meydana gelen deprem yıkıcı etkiye sahip olabilecek bir büyüklüğe sahipti. Telefonuma düşen son dakika haberine baktığımda gördüğüm ‘’6.8’’ rakamı sonrasında endişelendim ve yüreğimde bir sızı hissettim. O anlarda dua etmenin dışında elimden bir şey gelmemekle birlikte gelen bütün son dakikaları merak ve endişe içerisinde takip ediyordum.

Depremle ilgili fazlaca hassas olduğum gibi duygusal anlamda da yoğun etkileniyorum. En yakınım 17 Ağustos depreminde göçük altından çıkanlar arasında olunca bu meselede elimde olmayan bir hassasiyetim söz konusu oluyor. Tanışıklığımızın üzerinden geçen onca yıla rağmen bir kez olsun sormadığım gibi bir kez olsun ayrıntılı konuşmuş değiliz, o geceyi. Susarak anladığım ve konuşamadığım tek mesele desem abartmış olmam.  

Bu duygu durumu ile süreci takip ederken deprem sonrası devletin operasyon kabiliyeti ve hemen hemen herkesin elinden geleni yapma girişimi oldukça önemliydi. Bütün kurumların koordineli bir şekilde anında bölgeye intikal ederek çalışmaları organize etmesi birçok canın kurtulmasına vesile oldu. Üstelik o soğuk günde depremin yıkıcı etkisinden olmasa da havadan olumsuz etkileneceklere de anında bir çözüm geliştirme çabası takdir edilesi bir boyuttaydı. 

AFAD, Kızılay ve Jandarma başta olmak üzere yürekten verilen bir mücadeleyi görmek tarifi zor bir duygu olsa gerek. Kurtarma çalışmaları esnasında çekilen görüntüler ise insanın gözünü yaşartacak cinsten. Zehra Astsubayın duygusal diyaloğundan tutunda Suriyeli Mahmut’un bir aileye ulaşmış olması sonrasındaki görüntüler tarihe not olarak düşülecek kadar kıymetli. 

Birçok STK’nın hemen bölgeye intikalinin yanında Konya’nın birlik içinde hareket ederek ilk andan itibaren yaptıkları da göz ardı edilemez. Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın ilk andan itibaren ekipleri yönlendirdiğini ve gereken her türlü çalışmayı yürüttüğüne şahit olduk. Sonrasında ise bizzat bölgeye giderek her anlamda desteğini göstermiş oldu. 

KTO Başkanı Selçuk Öztürk’te anında bölgenin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde bir çalışmayı başlattı. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ile birlikte bölgeye yardımları götürüp, ihtiyaçları yerinden tespit etmesi de oldukça kıymetliydi. 

Yine TORKU’nun bölgeye gönderdiği tırlar o aşamada çok önem arz ediyordu.

                              

                                     ****                  ***                       ***

Bütün bu yaşananların yanında böylesi bir meselede bile insanlıktan nasibini almamışların olduğunu görmek insanın asabını bozuyor. Edepsizliğin dibinde debelenenlerin bu türlü insani konularda bile kendilerine bir alan açma girişimlerine verilebilecek bir cevap var mıdır bilemiyorum. 

Bir afet sonrasında siyaseten bir şeyler devşirme girişiminin ne kadar ahlaksızca olduğunu söylemek istiyorum. Birileri kayak merkezlerinde poz verirken birilerinin de sosyal medya üzerinden 17 Ağustos ile bir kıyasta bulunuyor olması aynı ahlak seviyesine denk düşüyor. Bir felaketin hemen ardından yıllar önce yaşanan çok daha büyük kayıplara sebep olmuş bir felaketi kıyas ederek siyasi bir çıkar elde edeceğini düşünen bir kafanın olması sahiden üzücü. 

Ama yaşanan afet sonrasında Türkiye’nin genel tablosuna bakınca böyle zamanlarda nasıl beraberce hareket edebildiğimizi görüyoruz. 

Bunun yanında Türkiye’nin her an gündemini meşgul edebilecek olan ‘’deprem’’ konusunun çok daha fazla üzerinde durulması gerekmektedir. Şehirlerin imarından, deprem anında yapılabileceklere ve sonrasına dair çok daha ciddi ve geniş çaplı çalışmalara ülkemizin ihtiyacı vardır. 

Depremde canlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilerim.