Bir virüs çıktı hayatımız değişti. Hep bir kitap okuyup hayatımız değişecek değil ya.  

Milyonlarca insan savaşlarda ölüyordu, göçe zorlanıyor, insanlar telef oluyor hayat sürüp gidiyordu.

Araba kazalarında, terörde binlerce insan ölüyordu ve biz bu ölümleri yaşamın normal bir akışı olarak algılıyorduk.

Ne virüsler geldi geçti, sars, domuz gribi, kuş gribi bana mısın demedik.  Hatta kuş gribi ile evlerimizdeki bütün tavukları öldürdüler, hepimiz endüstriyel hormonlu tavuğa alıştırıldık gıkımız çıkmadı. Olur, öyle şeyler der gibi unuttuk gittik.

İnsanlık öldü bana mısın demedik. Ölürse ölsün. Para, makam, çıkar fayda bize yeter dedik.  

Zengin fakir borç batağının içine saplandık. Hatta koca koca devletlerin iflasına şahit olduk. Ülkemiz bile son kırk yılda, iflasların eşiğinden döndü oralı bile olmadık. Hatta kriz fırsata çevirenlerimiz yeni zenginler oldu. Yine de uyanmadık.

Tüketim çılgınlığı ile arzularımızın peşine düştük tüketeceğiz derken tükenen bir toplum olduk yine de oralı olmadık. 

Binlerce hektar yanan ormanlar, katledilen binerce deve, ölen binlerce hayvan,  hava kirliliği, ozon tabakası bana mısın demedik.

Akdeniz’de göç yolunda telef olan insanlara zararlı mahlûkların ölümüne üzüldüğümüz kadar üzülmedik. Hatta botlarını şişlediler ölsünler diye. Gemilerini batırdılar. İnsanlık ölürken, insanız diye gezmekten utanmadık. 

Ama Korona19 diye ismi 2019’da konmuş bir virüs hepimizi tek bir düdük komutu ile hazır ola duran orduya çevirdi.

Dünyada etkilenmedik ülke bırakmadı. Etkilenmedik insan kalmadı.  Ülkemiz olarak da bütün önlemleri aldık ama dünya bankasının virüs olan ülkelere elli milyar dolar yardım yapılacak açıklamasının ertesi gün,  virüs bizi teğet geçecek dediğimiz anda biz de etkilenmeye başladık. Tedbirler yoğunlaştı. 

Aslında krizin başından beri belki de olayı en ciddiye alan ülke bizdik. Sağlık Bakanlığımız, Milli Eğitim Bakanlığımız olayı çok ciddiye almışlardı.  Ama yoğunluk çok detaylı bir hale getirildi.

Ülke ve dünyaca çok büyük bir etkisi oldu. Dedim ya düdüklü bir komut ile bütün dünya virüsün korkusu ile hazır ola geçti.

En ücra köşedeki insanlar bile küresel düzeyde hareketin bir parçası haline geldiler. Köydeki Ayşe Teyze, Dağdaki çoban Mehmet bile küresel düşünmeye başladı. Bakış açımız dünyadaki gelişmelere göre oluşur oldu. Kulaklarımız, ağız tadımız bile küresel seviyedeki komutlara göre hareket etmeye başladı.

Özellikle gençlerin duyarlılıkları çok fazlaydı. Sanal dünyada kaybolan gençlik virüsle gerçek dünyaya döndü. Kaygıları, korkuları davranışları toplumsal hareket ile paralel hale geldi

Alışkanlıklarımız değişti. Sarılmak öpüşmek, kucaklaşmak korkulan davranışlar oldu. Temizlik konusunda hassas bir toplum olmamıza rağmen daha da hassaslaştık.  Modern olacağız diye unuttuğumuz taharet alışkanlığı ve el yıkama çok ama çok önemli hale geldi.  

Unutulmaya yüz tutan kolonya baş tacımız oldu. Sabun binlerce yıllık tahtına geri döndü.
Sosyal davranışlarımız değişti.  Yeni kazandığımız alışveriş davranışları ertelendi.  AVM’ler öcü ilan edildi. 

İnsanlar evlerine yönlendirildi. Ailenin birbirini rahat görebileceği bir zaman dilimi oluştu. Gezmeler ertelendi.  Yaşam kültürü olarak çoğunluğu dışarıya kayan, hatta yemeklerimizi bile dışarıda yemeye başladığımız hayatımız eve döndü. Evimizde gerçekten annemizin yemekleri ile yeniden buluştuk.

Okullar da kapandı. Son yıllarda hızla yaygınlaşmaya başlayan, uzaktan eğitim sistemi gerçekten eğitim ve öğretim biçimimiz haline geldi. Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda çok hızlı hazırlandı. Belki de uzaktan eğitim, klasik sınıf eğitiminin yerini kalıcı olarak alacak. Bir tatbikat de sayılabilir.  Bu deneyim eğitim sistemimizde köklü ve kalıcı değişimlere vesile olabilir.

Birçok firma evden iş yapma yoluna gitti. Çalışma sistemi açısından da geleceğin evde çalışma, iş bitirme kültürü sanırım toplumda daha yaygın hale gelecek. Bizim toplumda görerek yapmaya alışan iş adamları bunun maliyet avantajını keşfedip birçok işini evde çalışanlarına verecekler, diye düşünüyorum.

Küresel ekonomi de çok etkilendi.  Büyük alıcı ve satıcı Çin durdu. Dünya ticaretin ve üretimin dengeleri değişti. Güvenli ticaret için güvenli denge ucuz dengenin önüne geçecek.

Modern yaşam ve kent bu olaydan sonra köyünü daha çok hatırlayacak. Doğal olana talep çok daha fazla olacak. Bu durum sosyal, psikolojik, sağlık ve ekonomik olarak çok daha çok talep edilebilir bir yaşam biçimi olacak.

Ulaşım durdu. Turizm durdu. Ülkeler arası seyahatler durdu. 

İnanç dünyamız bile etkilendi. Hac ve Umre belirli bir süre yasaklandı. Cumalar bile evde kılınabilir dendi. Henüz açıklanmadı ama bu hafta açıklanır gibi.

Bir düdük çaldı insanlık ordusu hazır ola geçti.
Garip,  ölü sayısı ve oranı;  savaş, göç, hatta normal grip, sigara, kansere göre az olmasına rağmen etkisi çok büyük bir tatbikat oldu.

Virüs insan olarak içimizdeki virüsü de ortaya çıkardı. Fırsatçılar kazanmanın ve faydanın peşine düştü. Zamanlar, yokluklar oluştu. Özellikle dezenfektan ve temizlik ürünlerinde büyük zamlar vardı.  Gıdada zamlar olmasına rağmen korkulan olmadı.

Belki de en büyük virüs,  diğer bütün olayların sebep olduğu ölümler bizden uzaktı. Bana dokunmadığı için yılana bin yaşa diyorduk. Bize gelme ihtimali bile hepimizi ölüm konusunda hassaslaştırdı. Ölmeyecek gibi olan yaşamımızı biz de ölebiliriz duygusuna döndü.

Ve bütün insanlığın bir konuda korku endişe ve bütün yoğunluğu ile ilgilenirken, bazı güçlerin yeni düzenleme yaptığını düşünmeden edemiyorum. Yeni dengeler kapıda gibime geliyor.
Göçler, savaş, hatta 30 dolara düşen petrol bile ikinci planda kaldı.
Hepimiz ülkece uyanık olmalıyız. Projelerimiz devam etmeli. Gelişme yolundaki adımlarımız artarak kuvvetlenmeli. Diye düşünüyorum