En son kimden, ne tavsiye aldınız? Hayatınızın istikametiyle, kişisel gelişiminizle ilgili birilerinin fikrini sorar mısınız? Herkesin bir şeyler önermesi, her kafadan bir ses çıkması yıldırdı mı yoksa sizi? Gençlere bu hususta örnek  olacak bir kitap.   Gazeteci  Yenal Bilgici, tarihçi Prof. İlber Ortaylı’yla meslek seçiminden seyahat tercihine, neleri okumak gerektiğinden hangi yaşı, nasıl tecrübe edeceğimize, hayatta doğru seçimler yapmanın yollarını konuştu. Ortaya, ‘Bir Ömür Nasıl Yaşanır’ çıktı. Bu bir tarih kitabı değil, İnsanların hayatlarını en iyi nasıl değerlendirebileceğini konu alan bir kitap.  Bir Ömür Nasıl Yaşanır ‘Hayatta Doğru Seçimler İçin Öneriler’, Kronik Kitap’tan çıktı.

Bu kitaptan hayata dair güzel alıntılardan bazılarını  sizler ile paylaşmak istiyorum.

Hayatın dönemleri

İlber Ortaylı: “Hayatımız temel olarak dört döneme ayrılır; iyi bir yaşam için, her dönemde tamamlamamız gereken bazı işler vardır.”


12-25 yaş; Zihin, hafıza ve beden sağlığının en yerinde olduğu bu dönemde hem okuyup öğrenmek hem spor yapmak hem de fırsatları kollamak ve etrafı gözlemek lazım.

25-40 yaş; Aşırı alkol, sigara, kötü beslenme sizi çok yıpratır. Sonra acısını çok hissedersiniz. Bunlardan uzak durarak, hiç değilse birinden, ikisinden uzak durarak çok okumanızı, gezmenizi, yeniden öğrenmenizi, dil dâhil eksiklerinizi tamamlamanızı öneriyorum.

"Yabancı dil meselesini 25’inize gelmeden çözmeniz gerekir. Gecikirseniz geçmiş olsun. Elbette sonra da öğrenebilirsiniz ama aynı rahatlıkla ve kavrayışla değil."

40-55 yaş; Bu dönemde yazdıklarınız, çizdikleriniz daha başka olacak. 40’tan sonrası verimlilik açısından hakikaten nefis geçer. Keza olgunluk  bakımından da öyle. Mesela bir insanı 40’ından sonra daha iyi sevebilirsiniz, hatta daha iyi bir âşık olursunuz.

55’ten sonra; En azından 70’ine kadar eserler vermeye devam etmeniz gerekir. Şüphesiz ustalığınızı kullanmalı, derinliğinizi göstermelisiniz. Ama karşınızda bir düşman bulacaksınız. Esas onunla savaşmanız gerekecek. O düşman, hafızadır.”

“Esas olan 25’ine kadar öğrendiklerinizdir. O yaşa dek okuduğunuz kitaplar, seyrettiğiniz filmler, gördükleriniz hayatınız boyunca size kalır. Belli yaşlardan sonra öğrendiklerinizi aynı hızla unutacaksınız.”

Seyahat tavsiyeleri

“Bir şehri en iyi not tutarak hatırlarsınız. Yoksa bilgiler de hatıralar da uçup gider. Benim metodum her seyahat için bir defter tutmaktır.

Türkiye’den çıkınca ilk görülmesi gereken yer İran’dır. Bunun nedeni de çok basittir: İran’ı anlamadan Türkiye’yi anlayamazsınız.

Bir Türk, Avrupa’da en çok iki ülkede rahat eder: İtalya ve İspanya. Özellikle İspanya’nın insanı, rahatlığı ve cana yakınlığıyla bize kendimizi evde hissettirir.


Görmeden ölmemek gereken çok şehir var: Semerkant, Buhara, Kudüs, İsfahan, Kahire, Şam, Roma, Floransa, Londra...

Sırf çarşıları ve mescitleri görmek için bile İsfahan’a gidilir. Sokakları için Yezd’e gidilir. Floransa’nın, Siena’nın, Bologna’nın sokakları neyse, Yezidinkiler de odur hatta daha da orijinaldir.”

Arkadaş tavsiyeleri 

 “Kiminle arkadaşlık yaptığınız mühimdir. Ben kendi arkadaşlarımda da, görüp tanıdığım insanlarda da bunu aradım. Her biri bana bir bakış açısı sunmuştur, bir boyut getirmiştir. Bana bir değer katmıştır. Bu bakış yanlış bir bakış da olabilir; sorun değil, zaman bu yanlışlığı giderecektir. Ayrıca illa aynı değer yargılarına sahip olduğunuz insanlarla arkadaşlık kurmanız da gerekmez. Bilakis, insan herkesten bir şey öğrenir. Yeter ki bu farklılıklardan yararlanın. Yanlışa saplanacağım diye dert etmeyin, sabit kalmayın.”

İş ile ilgili tavsiyeler

“Sevdiğin işi yapacaksın. Meslek severek yapılır. Meslek seçiminde bizde yanlış göstergeler kullanılıyor. Para bunlardan birincisidir. Para getirecek her mesleğin size mutluluk, daha önemlisi verimlilik getirip getirmeyeceği şüphelidir. Yanlış bir meslek seçtiğiniz takdirde verimlilik ve başarı oranını daha başından eksik planladığınızı kabul etmeniz gerekir. İkincisi; bir meslek belki bugün için çok para getiriyordur ama hızla değişen şartlar sonucunda istikbalin nasıl yaşanacağı belli olmaz. Örneğin, bizde bir ara tıp sahasına çok büyük hücum oldu. 1960’ların Türkiye’sinde hekimlik çok verimliydi. Hekimler, yurtiçinde, hele kasabalarda çok para kazanıyorlardı. Yurtdışına gitmek isteyenler için yollar açıktı. Bugün artık bu şart söz konusu değil, hekimlik sıkıntılı bir meslek haline döndü.”

“Kendinizi geliştirmek yetiştirmek istiyorsanız, işinizle gücünüzle ilgili olmayan konularla da ilgileneceksiniz. Mühendis de olsanız örneğin coğrafyayla tarihle uğraşacaksınız, müzikten anlayacaksınız, dans edeceksiniz. Milletin halini dert edineceksiniz.”

“Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.”

 Kitabın ilerleyen sayfalarında gençler için, yetişkinler için çok anlamlı yaşanmış güzel tavsiyeler var…

“Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”, ülkemizin medarıiftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz…

Kariyer planlaması yapmak isteyen gençler için güzel bir eser. Bütün genç kardeşlerime bu kitabı altını çize çize okumalarını tavsiye ediyorum. 

Tarihi sevdiren adam, İlber Ortaylı hocamıza sağlıklar diliyorum. Cenabı Allah ömrüne bereket versin.

Baki selamlar.