Hayatta bazı anlar vardır; bazen üzüntünün bazen ise sevincin daha yoğun yaşanıldığı. Ama dün gece tüm bunların dışında belki de tüm bunların karması olarak üzüntünün, sevincin,kızgınlığın,kırgınlığın ve gururun  bir arada yaşandığı  bir gece oldu. Diyeceksiniz ki tüm bunlar nasıl bir arada yaşanabiliyor. Evet, tüm bunları bir arada yaşıyorum. Çünkü duygularımı ifade ederken ilk defa bu kadar zorlanıyorum. Dün böyle bir maç oldu işte. Hani ülkelerin en kötü ve olağanüstü durumları hesap ederek oluşturduğu savaş/afet  senaryoları olur da ona göre aksiyon almaları gerekir ya, işte tam olarak böyle bir maç oldu. Olabilecek en kötü senaryolardan biri ile başladık maça. Hani bu senaryoyu birisi yazsa ve bir yapımcıya götürse, muhtemelen yapımcı ‘’bu kadar da biraz fazla olmuş’’ diye reddederdi. Senaryonun sonu ise epik bir film tadında bitti.

MAÇIN ANALİZİ

Bu maçın analizini yapmak çok kolay değil.Aslında manalı da değil. Maç sonunda Sergen Yalçın’ın ‘’Bu maçı unutacağız,Konyaspor da unutsun’’ dediği kadar var.Değişkeni çok,psikolojisi farklı… Ama elimden geldiğince teknik,taktik konulara değineyim biraz. Buna değinmek için maç öncesi oluşan atmosfere de değinmek gerekiyor.Her yer Türk bayrakları ile donatılmış,yaklaşık 25-30 bin civarında bir seyirci topluluğu vardı.Bunların 10-15 bin civarı taraftar,geri kalan seyirciydi desek daha doğru olur aslında! Maç öncesi çoşku üst düzeydeydi.Derken maç başladı. Ama o da ne! Maçın 20.saniyesinde Malatyaspor uzun bir top atıyor,Jahovic koşu yapıyor ama topa çok da yakın değil.Serkan ceza alanı dışına çıkıyor,zamanlama hatası yaparak,rahat bir şekilde, topu eline alıyor.Rahat bir şekilde diyorum.Çünkü herkes,ya ofsayt ya da faul olduğunu düşündü ilk fırsatta,inanamadı.Topu nerede aldığını fark ettiğinde ise iş işten geçmişti.Hakem kararını bile beklemeden eldivenlerini çıkarmaya başladı Serkan. Hepimiz ‘’Bu kadar da şanssızlık olmaz,Ahh be Serkan!’’ derken daha da kötüsü oldu.Kullanılan serbest vuruşta Guilherme kalecinin tuttuğu köşeden(!) attığı golle takımını öne geçiriyor ve Malatya hem golü hem de 1 kişi fazla oynamayı kutluyordu adeta.Herkes alabora olmuştu; takım,seyirci,hoca,teknik ekip… Hocadan Zorunlu Alper-Ertuğrul değişikliği geldi.Skubic sol beke,Ömer Ali sağ beke geçti.Takım hala psikolojiden çıkmaya çalışırken Guilherme’nin vuruşu sol üst çataldan dönüyor umutlar ve beklentiler azalmaya başlıyordu.Ama bu anlardan sonra  takım öyle bir toparlandı ki.Taraftarın da yoğun desteği ile maçın kontrolünü hemen ele aldık.İlk yarı sonuna kadar yoğun bir baskı kurduk rakip üzerinde.Sanki biz değil onlar 10 kişiymiş muamelesi yaptık.Dışarıdan,olaylardan haberi olmayan biri izlese bizim değil onların eksik kaldığını düşünürdü.Topa sahip olma oranımız 69’a 31’di ilk yarı.Evet,biz 10 kişiydik!Pozisyonlar da bulduk ama dedim ya şans bugün yanımızda değildi. O kadar çok efor sarf ettik ki ilk yarı bütün enerjimizi harcayıp bitrdik adeta.İkinci yarıya da enerji ile başlamışken Skubic’in yeri olmayan sol bekte yaptığı hata ile yenilen 2. gol ile resmen bitmeyen maç psikolojik olarak bitmiş oldu bizim için.Ömer Ali ve Erdon ile pozisyonlarımız olsa da bizim günümüz değildi,atamadık.Sahada mücadele eden herkesin emeğine sağlık.Ne yazık ki 1 kişi eksik oynamak bu ligde çok zor.Hele ki 90 dakika oynamak zorunda olmak daha da zor.

SERKAN KIRINTILI VE ELEŞTİRİLER

Bazı oyuncular vardır,bir takım için bir oyuncudan çok daha fazlası olan.Serkan öyle oyunculardan birisi.Kasımpaşa maçındaki 2 hatasından biri gol oldu.Bu hafta ise çok ciddi bir hata yaptı.2 haftadır konsantrasyon sıkıntısı yaşadığı aşikar.Ama bu hataları yapmak için o kadar çok kredisi var ki.Çok değil, sadece düşmekten son anda kurtulduğumuz seneye bir göz gezdirirseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız.Umarım bu hatalar son olur.Olmazsa da canın sağolsun Serkan!

KÜÇÜK BİR ELEŞTİRİ

Aykut Kocaman’ı en çok seven ve saygı duyan kişilerin başında gelirim hep.Onun taktik bilgisini sorgulamak elbette bana düşmez.Ama nacizane bir eleştiride bulunmak istiyorum hocama.Hocam işler kötü gittiğinde sol bekin çıkması,sol beke Skubic’in,sağ beke ise Ömer Ali’nin geçmesi olayını bir türlü anlayamıyorum ben.Elbette ki Skubic’in ve Ömer Ali’nin temposunu kullanmak istiyorsunuz ama olmuyor hocam.Hem Skubic’in verimi hem de Ömer Ali’nin verimi düşüyor.Ligin en iyi birkaç sağ bekinden birisi olan Skubic’in sıradan bir sol bek olarak oynamasını doğru bulmuyorum.Yerini yadırgıyor,hamle hataları yapıyor ve hücum gücümüz sekteye uğruyor.Umarım bu denemeden tez zamanda vazgeçeriz.

TAKIMIN ÜST AKLI NALÇACILILAR!

Hayatta bazı anlar vardır.Her şey üst üste gelir.Kimsenin dayanacak bir gücü kalmaz,umutsuzluk bütün ruhumuzu sarmıştır hani. İşte böyle anlarda birisi/birileri çıkar bir fitili ateşler ve her şey tersine dönmeye başlar ya. Dün maç içi ve özellikle de maç sonu yaşananlar tüm bunların tezahürüydü adeta. Konyaspor’u tutanların ‘’İyi ki Konyasporluyum’’ diyeceği, tutmayanların gıpta ile bakacağı anlardan biriydi.Maç içinde takımı ayakta tutmak için elinden gelenin fazlasını yapan Nalçacılılar,maç sonu ise adeta tüm futbol camiasına,tüm ülkeye ve hatta dünyaya  ‘’Takıma nasıl sahip çıkılır? İyi gün taraftarı olmamak nasıldır? Camialar nasıl ayakta kalır?’’ sorularının cevabını göstere göstere,gururlandırarak öyle bir verdi ki! Helal olsun büyük taraftar!