Farz edelim;

Çok iyi bir eşiz,

Babayız,

Arkadaşız,

Vatandaşız, 

Çalışanız, 

Yöneticiyiz,

Şoförüz,

Doktoruz,

Hakimiz;

Amma, dedim ya farz edelim.   

Bir de öyle olmadığımızı düşünelim.

Ya da biz öyleyiz de , bizden başka herkes öyle değil!

Bizden başka herkesin doğru olmadığını kabul edelim.

Mesela:

Ailede her iki taraf da bencil. Her iki taraf da diğerinin kendine benzemesini istiyor.

Baba, anne evlatlarını potansiyelinden, onun hayallerinden,  düşüncelerinden bağımsız sadece kendi fikirlerini uygulayan bir varlık olarak görüyor.  Sadece onların aklına geldiğinde yaşayan diğer zamanlarda umursanmayan çocuklar düşünelim,

Arkadaşlarımızı seçerken bize  faydalarına göre tespit edelim. Bizim onlara ne katacağımız çok önemli olmasın. Dostluk kelimesi bile arkadaşın bize fayda derecesine göre belirlensin.

Vatandaşlığımız, devletten ne koparabildiğimizle ölçülsün. Devletin malı deniz yemeyen domuz gibi olduğunu var sayalım.
Hatta bal tutan parmağını yalasın, becerebiliyorsa balın çoğunu götürsün,

Çalışan olarak işi ne kadar bildiğimiz önemli olmasın, işimiz mesleğimizle ilgili de olmasın. Alın teri, çalışma  onlar olmasa da olur, olsun.. Nasıl olsa güneşte her yerimiz terliyor diyelim. İşe katkımız  olmasa da olur diyelim . Bir şekilde işimizi yürütelim.

Yöneticilerimiz, işi planlamayı bilmesin, bütçe mi kim yapıyor da o yapsın. Zaten çoğu yönetici biliyor mu ki.   İşin verimliliği, insan kaynaklarının motivasyonu,  iş süreçlerinin düzgün çalışması olmasa da olur diyelim.  Zaten her kes öyle değil mi onlarınki de o hataların arasında kaybolmaz mı?  Mesela sorumlulukları olmasın. Yaptıkları işte hatalar başkasının olsun, başarı kendilerinin.

Yatırımcılarımızı düşünün.. Sadece para kazansınlar. Her şey taklit, her şey kopya olsun. Kazanmak için devleti kullanmak yetsin.  Bir innovatif markası bile olmasın.  

Organize sanayi bölgelerimiz  karma karışık olsun. Uzmanlaşmaya gerek olmasın.  İç çamaşır ile mobilya,   hidrolik sistemle, kozmetik,    gıda iç içe olsun. Önemli değil yatırım olsun.

Çevre önemli olmasın. Bir de ona yatırım mı yapılır. İnsanlar bir şekilde yaşıyor. Bizden sonrası tufan olsun. Kanunlara uydur uydur yap. Zaten devlet görüyor mu adı var kendi yok, olsa da bir şekilde çözeriz.

Teknoparklarımız olsa da iyi olur, tanıdık saygın iş adamlarımıza, Profesörlerimize saygın makamlar olur.

Markamız olsa da olur olmasa da!

 Stratejik markamız?  Onu nerden çıkardık şimdi. Bu ülkede seksen yıl kaymak yemiş önde gelen holdinglerimizin ülkeye hediye ettiği bir stratejik markamız var mı da biz yapalım. Önemli olan para kazanmak!

Güzel arabalar gayrimenkuller , gökdelenler yatlar olsun.   Var desinler.. Öyle yeni  işler bulmak, dünya çapında lokomotif işlere imza atmak ne ki. O zaman  bu yatlara ne gerek var, arabalara ne gerek var.  Gökdelenlerde insanları nasıl ağırlayacağız!

Üniversite gençliğine  yeni işler bulmaya ne  gerek var? Mesela onları daha okulda iken işlerimizde çalıştırsak olur mu!  İşimize burunları sokarlar. Kendimizin bile doğru dürüst saklayamadığımız bilgilerimiz kaybolur! Hem elin yabancısının işimizde ne işi var!

Hakimin adalete ne ihtiyacı var! Tanıdıklar ceza almasın yeter.

Doktorumuza para kazandıralım, bol hastalık olsun. Bol ilaç tüketilsin! Maksat  ticaret olsun! Sağlık yaşamak ne demek.? İnsan sağlıklı yaşarsa o kadar doktora ilaca ne gerek var!

Şoför için yayanın ne önemi var? Yaya yola çıkınca biraz gaza bas yaya korksun. Bir daha yola çıkmaya cesaret edemez!

Bu günlerde insanlar çocuklar katledilsin sesimiz çıkmıyor ,  hayvanlar korumak için neler yapmıyoruz? Belki de daha çok televizyona çıkarıyorlar!

Aklımıza geleni konuşalım,  dinlemeyelim! Aklımızdakini hemen söyleyelim sonra unuturuz!  Ne dediğimizin ne önemi var? Karşımızdakini susturmak önemli bir meziyet! Biraz da konumumuz iyi ise karşımızdaki konuşmasa da olur.

Demokrasi de bizim için değil mi?

Hak, bizim hakkımız yenmediği sürece haktır. Bu aynı zamanda bir kurnazlık meziyetidir.

Güzel yaşamlar isteyelim, hayal edelim projeler yapalım, ama bunu birisi yapsın.  Biz  demiştik deriz. Hatta başkaları kendileri için yaparsa, bak ben önceden düşündüydüm benim projelerimi çalmışlar diye kızma hakkımız olur.

Hatta aklımıza gelen her şeyi doğru yanlış ne olursa söyleyelim.  Hangisi doğru olursa,bak ben demiştim deriz.

İnsanları bolca suçlayalım, hatalar icat edelim.  Bir gün kullanırız. Gerçekleşirse  onu yönetmede, sindirmede  kullanırız.  Gerçekleşirse işimize yarar. Gerçekleşmezse söylemiş oluruz. Sorumluluğumuz mu? Herkes böyle yapıyor.

Böyle bir toplum nasıl olur? Bu toplum nasıl bir medeniyet !üretir. Yaşam üretir!

Farz edelim ki böyle bir toplumuz. Biz düzgünüz! Öyle varsayalım. Zaten kendimizi en doğru yere koyuyoruz. Bizden başkaları böyle..

Bizler  doğru, iyi haklı birisi olarak böyle bir toplumun neresindeyiz?

Bir öz eleştiri yapabilir miyiz?