Oğuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler (BM) Bilim, Eğitim ve Kültür Teşkilatının (UNESCO), başlangıçta devletler arası bir etkileşimin enstrümanı gibi görüldüğünü söyledi.

Teşkilatın, çalışma yöntemlerinde özel sektör, sivil toplum ve özellikle yerel yönetimleri fazlaca merkeze çekmek isteyen bir katılımcılık anlayışı olduğunu belirten Oğuz, "Temel kuruluş amacı eğitimle insanların aydınlanmasını sağlayarak, bu aydınlanmanın refah ve kalkınmaya destek olmasını sağlamaktır. Bu hedef için de bütün toplum kesimleriyle entegre olmak ve diyalog kurmak istiyor." diye konuştu.

Özel sektörün, sağladığı artı değerler, fonlar ve kaynaklarla insanlığın hayrına işler yapabildiğini dile getiren Oğuz, "Dolayısıyla Türkiye'deki özel sektörü çalışmalarımıza entegre etmeyi, hayır kurumları gibi fonlarla, vakıflarla, vakıf kültürünü biraz da UNESCO üzerinden düşünmelerini, tartmalarını, değerlendirmelerini istiyoruz. Öte yandan sivil toplum kuruluşları, toplumun sivil inisiyatifidir. Çok farklı alanlarda, küçük gruplaşmalarla farklı konular üzerinde çok önemli çalışmalar yapabilir. UNESCO onları akreditasyon dediğimiz bir sistemle her türlü programına entegre etmek istiyor, programlarda onların da sesinin yükselmesini sağlıyor." ifadelerini kullandı.

Oğuz, yerel yönetimlerin de bu süreçlerde aktif rol oynamasının hedeflendiğini vurguladı.

Belediyeler UNESCO programlarına dahil oluyor

Yerel yönetimlerde UNESCO farkındalığının arttığının altını çizen Oğuz, şöyle devam etti:

"Örneğin 'Yaratıcı Şehirler Ağı' ya da 'Öğrenen Şehirler Ağı' programları şehirlerin dünyayla buluşmasını sağlamak amacıyla yapılıyor. Öğrenen Şehirler Ağı'na Türkiye'den 2 şehrimiz, Eskişehir ve Konya dahil. Yaratıcı Şehirler Ağı'nda da 4 şehrimiz var. Şimdi Konya'nın 'Kitap Başkenti Şehir' olma hedefi var. Bu çalışmalar yerel yönetimlerin UNESCO'da daha görünür olmasını sağlıyor. Gaziantep'in Gastronomi Şehri olması, Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin değerli çalışmalarıyla, Türkiye'de önemli bir farkındalık yarattı. Bu farkındalık çok fazla şehrimizin Yaratıcı Şehir Ağı'na girmesine destek oldu. Şimdi Öğrenen Şehir farkındalığı gittikçe güçleniyor. Şehirlerimiz de uluslararası toplumla bir noktada buluşmak üzere yeni imkanlar, fırsatlar, kaynaklar, yollar ve yöntemler bulmaya çalışıyor." 

Oğuz, ülke olarak teşkilattaki etkinliklerinin her geçen gün arttığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Türkiye olarak UNESCO'nun bütün programlarına, çalışmalarına, akademik, entelektüel, devlet kaynakları, devlet yönetimi anlamında çok etkin katılıyoruz. Bu etkin katılımın sonucunda da UNESCO'da Türkiye çok daha görünür hale geldi. 2017 yılında yapılan Genel Konferans'ta 1. Grubu temsilen Almanya'yı da geçerek Yürütme Kurulu'na seçildik. Bunların arkasında Türkiye'nin bütün kurumlarıyla, sivil toplumla, özel sektörle, yerel yönetimle bu süreçlere dahil olması var. Görünürlüğümüz arttıkça, bazı konularda UNESCO'ya heyecan verdikçe, Türkiye'den gelen dosyalar daha titizlikle inceleniyor, dosyalar da daha titiz gönderiliyor. Bunların sonucunda da karşılıklı ilgi eşzamanlı olarak gelişiyor. Bu durumun, Türkiye'ye kültür ve doğa turizmi, ekoturizm, ülkeler arası diyalog ve tanıtım anlamında büyük katkısı olacaktır."


AA

Editör: TE Bilişim