BİLİM İNSANLARIMIZ BAŞARIYI TEMSİL ETMELİ

 

Dünya hızlı gelişiyor,ülkemiz  de, buna paralel gelişiyor, gelişmeli, gelişmek zorunda...

Ama ülkemizin geleceğini şekillendiren, karar mercilerinde bulunanlar daha da çok başarılı, olmalı.

En çok da bilim insanlarımız!

Başarı deyince, sadece çevremizde değil, ülkemizde ve  insanlık adına evrensel değerler üretme adına başarıyı kast ediyorum.

Başarılı olabilecekler önemli mevkilere gelmeliler. Vatandaşlar olarak  bizler de, başarılı insanları tercih etmeli, önemli görevlerdeki  başarı vaat eden, başarılı olan, insanları yüreklendirmeliyiz.

Kendimiz de kendi işlerimizde başarılı olduğumuz kadar, yazılan yazıları, bulunan buluşları, kitap dergi gazeteyi okumalı; bu  kıymetli çalışmaların değer bulmasını sağlamalıyız. Ne kadar ilgili olursa o kadar gelişmeleri teşvik ederiz. Bizim ilgi kalitemiz, sorduğumuz soruların kalitesi yaşamın da kaliteli olmasını sağlayacaktır.

Aslında insan layık olduğu ile yönetilir denirken, cüz-i irademizi ve aklımızı iyi kullanırsa doğruyu bulur, hakkı seçer, adaleti uygularız demek isteniyor. Başımıza bir şey geldiğinde, bu bizim tembelliğimiz, aklımızı kullanmamamız, irademizi yeterince harekete geçiremememiz, de demektir.

Başarılı olmak derken bir de , başarıyı,  mevkilerinde yükselirken,  makamı özümsemiş, topluma rol model olan, insanların taktirini kazanan üstelik de mütevaziliğini hal diline yansıtabilen bilim insanını da demek istiyorum..

Özellikle, devletin önemli kurumları; Yargı, üniversite, bakanlıklar, siyasi parti temsilcileri, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı gibi makamlarla, şirket temsilcileri, Sivil toplum örgütü temsilcileri gibi önemli mevkilerde bulunan bilim insanları ve hizmet insanları hem görev olarak, hem de hal olarak örnek insanlar olmalı.. Meslek-i kamil olduğu kadar İnsan-ı kamil olmalı... Tevazuyu temsil etmeli.

Bu önemli görevlere , bilimin, mesleklerin en üst en olgun seviyesindeki insanları getirmeliyiz. Liyakati ön planda tutarak tabii.

Çünkü onların çalışmaları davranışları, yaşama bakışları, ürettikleri  işler, algıları, ufukları; vatandaşları çizdikleri rotaya ikna etmelerini top yekün milletin gönüllü olarak işe koyulacakları ortamları hazırlaması demek.

Onların, kendi aralarında manalarla değil ,sözlerle tartışmaları, iletişimlerini gürültülü hale getirmeleri toplumumuzun ufkunu sislerle kaplamaktadır.

Bu millet belki gürültüye pirim veriyor gibi olabilir en çok manayı izah edebilenleri uzun dönemde kalplerine nakşettiğini iyi bilmemiz lazım.

Özellikle bilim insanlarımız, toplumda eserleri ile, fikirleri ile, buluşları ile konuşmalılar. Yaşamın her alanında, evrensel referanslarımız olmalı.

Uluslararası arenada daha çok makaleleri olmalı.

Farklılık meydana getiren yenilikler daha çok bilim insanlarımızın arsından çıkmalı..

Şehir üniversitelerimizde görevli  bilim insanlarımız  sosyal, ekonomi , tarım, sanayi gibi alanlarında halkımızın yanı başında olmalı..Özellikle günümüzde her şehirde olan Organize sanayi Bölgelerini bilimin laboratuvarı olmalı, ya da uygulama alanı haline getirilmeli..

Onların anlayabileceği dili bilmeli.Onlara empati yapabilme becerisine sahip olmalılar..

Bugün, sanayicimizin şimdiye kadar üniversiteye uzak kalmasının, en büyük sebeplerinden birisi anlaşılmaz bilim dili ile halka yaklaşılmasıdır.Ya da yaklaşılmaması, uzaklaşılmasıdır.

Bilim insanımız halkla bilim arasındaki trafo gibi olmalı.Bilimin engin bilgisi, yüksek değerlerini halkın kullanımına sunabilmeli, onların anlayabileceği  sadeliğe çevirebilmeli Halkın basit dilini bilimin diline çevirip projeye aktarabilmeli.

Bilim insanlarımız başarıyı temsil etmeli..Halkın  güvenini kazanmalı. Halkla üniversite her alanda iç içe olmalı..Hatta toplumu yaşam boyu öğrenen ve gelişen toplumsal bir harekete yönlendirmek, top yekün halkın muasır medeniyetin peşinden giden bir amaçla yürümesini sağlamak bilim insanlarımızın önderliği ile olacaktır. Daha ilerisi uygarlığı temsil eden bir halk, yaşam ile bilimi bağdaştırabilmiş halktır.

Bunun için sayın Başbakanımız,, değerli bilim insanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu bu konudaki en iyi temsilci olabilir.

Sözlerinin gücü insanlığın kalbinin derinliklerinde, Hak ettiği yeri alır. Bunun için çok bağırmasına hiç gerek yok. O zaten sadeliği ile gelmişti, geldiği yere... Bir de son zamanlarda özgünlüğünden uzaklaşmaya başladı, biz onu özgün haliyle seviyoruz... Milletimizin derin tarihini, halkının analitik olarak değerlendirebileceği şekilde  bizlere sundu. Dünya toplumunun derin stratejilerinin arasında, kendi haline bırakılmış bir halkımıza ben de varım, benim de derin stratejilerinin olduğu, ufuklar var, ümidini aşıladı. Hiç olmazsa hayalini kurdurdu.