Oldum olası sevemedim şu özel günleri.  Neredeyse 365 günün tamamına bir ad verecekler.  Hatta 365 gün bile az gelecek, bazen de aynı güne iki isim birden verecekler. 

Ben hiç doğum günümü kutlamadım. Kutlamak için de özel bir gayretin içinde hiç olmadım. 

Çocuklarımda da böyle bir merakın olmadığına şahit oluyorum.  

Demek ki onlar da "hık demişim de burnumdan düşmüşler.." 

Ya da şöyle derler: 

 "Armut, dibine düşermiş." 

Sadece "doğum günü" mü, kutlamadığım özel günler? Elbette hayır. 

Ben, "Anneler Gününde" annemi aramam hiç. Dolayısıyla, "Babalar Gününde" de babamı aramam.  Anlayacağınız, bu özel günlerde anne ve babamı; "bu günlerin yüzü suyu hürmetine olsun" diye aramam. Eğer ararsam da bundan önceki ve bundan sonraki günlerde ne için arıyorsam, o günlerde de aynı nedenlerle ararım. "Babacığım, anacığım, gününüz kutlu olsun" diye özel bir gayretin içine hiç girmedim. Onlar da; "bugün bizim günümüz hâlbuki oğlumuz bizi niye aramıyor ki?" diyerek bir serzenişte bulunmazlar…  Ama babamı da anamı da sık sık ziyaret ederim. Seslerini duymadığım günlerde de sonsuz ağırlıklar çöker omuzlarıma. 

"Dünya Kadınlar Günü", "Dünya Erkekler Günü", "Dünya Çocuklar Günü", "Dünya Yaşlılar Günü",   gibi günler bana zorlama olarak verilen gün adları gibi geliyor. Bir bakarsınız bundan sonra da; "Bir Yaşındaki Çocuklar Günü", "On Beşine Yeni Girenler Günü", "On Sekizinden Gün Alanlar Günü", "Yetmişine Merdiven Dayayanlar Günü", "Gözleri Toprağa Bakanlar günü" gibi daha nicelerine kapılar açılır da, şöyle ağzımızın tadıyla ömrümüz boyunca her Allah'ın günü doya doya bayramlar ederiz. 

Bir derneğin kuruluş çalışmaları ile ilgili mevzuatı incelerken çalışmalarım esnasında; Konya Valiliği, İl Dernekler Müdürlüğü web sitesinde, karşıma bir hayli ilginç sayılabilecek dernek isimleri çıkmıştı. 

"Sille'den Gelen Atları Sulama Derneği" 

"Güz Yapraklarını Toplama Derneği" 

“Rahvan Atları, Binicilik, Yetiştiricilik ve Yarıştırıcılık İhtisas Kulübü Derneği" gibi... 

Kim bilir bu dernekler de hangi amaçlarla hangi işlevleri yerine getirebilmek maksatlarıyla kurulmuşlardı! 

Yukarıda bahsettiğim özel günler  birkaç yıldır bana, bu ilginç dernek isimlerini çağrıştırıyor hep.

"Sevgililer Günü" diye kutlanan bir günün asıl amacının, sevgiden ziyade, ekonomik kaygılarla ilan edildiği söylenir halk arasında. 

Özellikle  "Sevgililer Günün'de, gazete ve diğer iletişim araçlarında rastladığımız haberler de çok manidar oluyor. Kimi sevgilisinin başını kesip gövdesiyle birlikte farklı ortamlara bırakıyor kimi eşini balta ile kovalayıp kafasını yarıyor kimi anasının sırtında odun sopası kırıyor v.s. Hatta birkaç gün önce anasını sopayla öldürenine bile rastladık. Elbette bu olayları da bu özel günlerde, "tasarlanarak yapılan olaylarmış" gibi sunan medyamızın, halk adına ne gibi faydalar kazandırdıklarını da iyice bir düşünmeleri gerekiyor. 

"Dünya Kadınlar Gününde"  her yıl; memleketimin "Misak-ı Milli" hudutları içerisinde kargaşalıklar çıkartıp, topraklarımızın bir kısmını; canımızdan, kanımızdan ayırıp, başka amaçlar uğruna, başkalarının hizmetine sunma gayreti içinde olanların eylemlerine bile şahit olmaktayız. 

Zaman zaman, istisnasız hepsinde bazı tatsızlıklar yaşansa da, içerisinde; mutluluğu, mutsuzluğundan daha fazla yer tutan aile kurumunun kutsallığına halel getirecek eylemlere de zemin hazırlama günleri olarak kullanılıyor bu özel günler. Boşanmalar teşvik edilip, aile kurumu içinde başkaldırılara, isyanlara  neden oluyor diye düşünüyorum ben.

Beni, bu düşüncelerimden dolayı, "geri kafalı olmakla, "çağın gerisinde kalmakla", "medeniyetin nimetlerine uzak durmakla suçlayanlar" da çıkabilir elbette.

Hem onlara, hem de benim gibi düşünenlerin hepsine birden selam olsun. 

Ayrıca; "Benim Gibi Düşünenler Gününüz" de kutlu olsun.