Bayramlar, bir toplumun gelenekselleşmiş özel günleridir.
Toplumda bireysel yaşamların toplumsallaşması, uyumlaşması, bağların kuvvetlenmesidir.
Ramazan ayında olduğu gibi, bir aylık nefis terbiyesinden sonra menzile ulaşmanın verdiği mutluluğun simgeleşmesi, törenleşmesi olduğu gibi, bizzat ramazan ayı süresince gelenekselleşmiş iftar ve sahurlarla da mübarek ramazan ayı boyunca, bir bayram havasında geçirilmektedir!
Bayram kurban bayramında olduğu gibi bir adanmışlığın ödülü, kendi evladını kurban edebilecek bir adanmışlık olduğu gibi,bir evladın, babanın sözü karşısında kendinden vazgeçme erdeminin Allah tarafından ödülü ,bir günü temsilen kutlanan mübarek bir gün olarak da kutlanmaktadır..
Mübarek Cuma namazı da müminin haftalık bayramı gibidir..Her hafta toplanma, istişare kavuşma, dayanışma, danışma günü!
Bunun yanında toplumun varlık ve yokluğunu sınandığı mücadelelerin yapıldığı savaşlar sonrasında ulaşılan zaferler de bir toplumda özel günler, bayramlar olarak yerini alır!.kurtuluş savaşında milletimizin varlığının yeniden teyit edildiği gibi! 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 30 Ağutos, 23 Nisan egemenlik ve çocuk bayramı, 19 Mayıs gençlik Bayramı , 30 Ağustos zafer Bayramı gibi!
Toplum bayramlarla tarihi şifrelerini yeniden kontrol eder, gözden geçirir, toplum olarak kendisi kontrol eder, toplumsal hafızayı tazeler, davranışları geleceğe taşır.
Ama ramazan bayramı farklı!. İçinde her gün, her an yeni bayramlar barındırır.. Toplumu oluşturan bireylerin kendini bir gün boyunca sınayıp, iftarla zirveye çıkan; bir ödül kavuşma, varlıkla yokluğun ince ayar yapıldığı bir gün. Nefis terazisinin yeniden gözden geçirildiği, ince ayar yapıldığı,bu ayarın ruhsal ve bedensel arınma ile bir ay boyunca devam ettiği, bayramla taçlandığı özel bir zaman.
Günde beş vakit namazla, teravih ile , mukabele ve sohbetlerle derinleştiği, şah damarına doğru devam eden bir yolculuğun sağlam rotası!
Yoksullukla fakirliğin aynı kazanda piştiği, toplumsal empatinin zirve yaptığı bir ay..
Kendinden başka insanların, hatta nefsin azdırdığı benliğin örttüğü kalbin de yeniden fark edildiği bir zaman..
Ve bu farkındalığın törensel ödülü, ruhsal ve bedensel rahatlamanın zirve noktası ramazan bayramı..
Kimse yok ki ; ramazan bayramında oruçla geçirdiği bir ay için şikayet etsin, bütün ruhlar ve bedenler zafersel bir coşku, aynı duyguyu paylaşan milyonlarca insanın aynı anda kavuşma heyecanı, doğudan batıya, güneşle beraber başlangıçlar yapan bayram namazlarıyla günü başlatan coşkulu anlar,heyecanlar. Öyle ki ;en son kalmış birkaç ruhsal problem, küskünlük ve dargınlıkların bile bu arada eridiği, unutulduğu, yeni başlangıçların yapıldığı anlar..
Öyle ki; diğer zamanlarda da kişisel ve toplumsal kavuşmalar, sıkıntıların son bulması, coşkular toplumda, bu an bizim bayramımız, bu an benim bayramım diye ;bu zirve günlere benzetilerek kutlanır, sevinilir, heyecanlar dile getirilir..
Bir borçtan kurtulma, acı veren bir ayrılığın son bulması gibi.
Asker dönüşü aile içerisinde ki kavuşma görüntüleri,
Çorak bir toprağın suyla kavuşması,
Kuraklık ertesi rahmetle toprağın ıslanması gibi!
Bir yıl alın teri döken öğrencilerin başarı karneleri,
Çiftçinin bereketle meyveye dönen ürünleri gibi!
Bir balıkçının kırk yılda bir dolan ağı, rast gelen kısmeti gibi..
Sabırla bitirilen zamanın şükrü ,emekle geçen dönemin ürünü, acı üzerine tatlı, stres üzerine başarının gelmesi gibi..
Bayramlar şükrün coşku ile kutlanması, kalplerin kabarması,sevinçlerin yaşamımızı kaplaması,heyecana bürünmesidir!
Bütün İslam aleminin, insanlığın, milletimin dost,arkadaş ve siz okuyucularımın Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum..
Hepimizin bayramı mübarek olsun.. Nice bayramlara,
Bayram tadında, kıvamında bir yaşam diliyorum.