17 Aralık'ta yolsuzluk yapmakla itham edildiği için partisinden ve milletvekilliğinden istifa ettiğini açıklayan Bakan Erdoğan Bayraktar, Başbakan Erdoğan ile yaptığı görüşmeden sonra AK Parti ile yola devam etme kararı almış. Bize böylesine değerli bir bakanın partisi ile devam kararı alması sonrası hayırlı olsun demek düşer. Sayın Bayraktar'a bu kararı aldığı için bütün Türkiye adına teşekkür etmek istiyorum.

Erdoğan Bayraktar, istifasını açıklarken yolsuzluk olarak ileriye sürülen bütün projeleri Başbakan Erdoğan'ın isteği doğrultusunda yaptığını belirtip, Başbakan Erdoğan'ın da istifa etmesini istemişti. Sayın Erdoğan Bayraktar'ın bu sert çıkışı üzerine Başbakan da adı yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna karışan diğer bakanların istifalarını Cumhurbaşkanına sunarken, Erdoğan Bayraktar'ın karşısına “görevden alındı” yani azledildi, ibaresini yazdırmıştı.

Başbakan ve azlettiği bakanı Erdoğan Bayraktar dün bir araya gelip bir buçuk saat süren bir görüşme yaptılar. Bu görüşme sonunda tahmin ediyorum her iki taraf da itidalli davranmanın ülke geleceği adına daha mantıklı olacağı kararına vardılar ve yola devam dediler. Biz de bu önemli karar için vatana millete hayırlı olsun diyoruz.

Diyoruz da aklımız bir türlü ikilinin bir birlerine karşı yaptığı hareketi nasıl içlerine sindireceklerini çözmeye yetmiyor. Bu konunun nasıl çözülebileceğini düşünürken aklıma bir hikâye geldi. Bu hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hikâye şöyle;

“Zamanın birinde fakir bir oduncu varmış! (Ne hikmetse hikâyelerimizde yer alan oduncular hep fakir oluyor. Demek ki o zaman oduncular, sattıkları odunu ıslatmayı akıl edemiyorlarmış.) Bu oduncu sattığı odunlarla zar zor geçiniyormuş. Bir gün ormanda odun keserken bir yılan görmüş. Yılanı öldürmek için harekete geçen oduncu birden hayretle yerinde çakılı kalmış. Çünkü karşısında bulunan yılan insan gibi konuşuyor ve oduncuya kendisini öldürmemesi karşılığında her gün bir altın vermeyi teklif ediyormuş.

Bu teklifi duyan önce inanmasa da nasıl olsa kaybedecek bir şeyim yok diyerek teklifi kabul etmiş. Bunun üzerine yılan oduncudan kendisini takip etmesini istemiş. Oduncu, yılanı takip ederek bir kuyunun başına varmış. Yılan oduncuya her gün bu kuyunun başına gelmesini ve bir altınını almasını söylemiş ve orada bulunan bir deliğin içerisine girerek kaybolmuş.

Oduncu ertesi gün kuyunun başına gittiğinde gerçekten de orada bir altın bulmuş. Bu hal yıllarca bu minval üzere devam etmiş. Oduncu belli bir refah seviyesine ulaşmış. Bir gün oduncu rahatsızlanmış ve kuyunun başına gidememiş. Bu durum birkaç gün devam edince evde yokluk baş göstermiş. Rahata alışan ev halkı da homurdanmaya başlamış. Bunun üzerine oduncu oğlunu çağırarak durumu anlatmış ve kuyu başına göndermiş.

Oduncunun oğlu kuyunun başına gidince gerçekten de babasının söylediği gibi bir yılanla karşılaşmış, durumu yılana anlatmış. Yılan da peki o zaman diyerek oduncu için vermesi gereken altını çocuğa vermeye başlamış. Aradan bir süre geçince oduncunun oğlu bunu her gün tek tek almaktansa yılanı öldürüp bütün altınlara sahip olma isteğine kapılmış. Elinde bulunan kürekle yılana vurmuş. Oğlanın niyetini sezen yılan kenara sıçramış ancak kuyruğunun kopmasına engel olamamış. Can acısı ile oğlana hücum edip onu sokmuş, ölümüne sebep olmuş.

Oduncu oğlunun eve gelmediğini görünce kendisini zorlayarak kalkıp kuyunun başına gitmiş. Kuyunun başında oğlunun cesedi ile karşılaşınca çok üzülmüş; ama “madem oğlum öldü hiç olmazsa yılanla konuşup olayın eskisi gibi devam etmesini sağlayayım” diye düşünmüş. Yılana seslenerek ortaya çıkmasını istemiş. Yılan ortaya çıkınca oduncu yılanın kuyruğunun olmadığını görmüş. Ama yine de teklifini yenileyerek her şeyin eskisi gibi devam etmesi gerektiğini kabul edeceğini söylemiş.

Bunun üzerine önce yılan kuyruğunu göstermiş ve sonra oduncunun yerde cansız yatan oğlunu işaret ederek.'Bende bu kuyruk acısı, sende de evlat acısı olduktan sonra her şeyin eskisi gibi olması zor' demiş.”

Bu hikâyeyi niçin anlatma gereği duyduğumu ben de bilmiyorum ancak ortada başbakanı istifaya davet etmiş bir bakan ve bu davete bakanı azlederek karşılık vermiş bir başbakan var. Belki de bazıları akıllarınca bundan bir sonuç çıkarırlar, diye düşünmüş olabilirim.

Tekrar hem partisinden hem de milletvekilliğinden istifa ettiğini açıklayan Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'a yuvana hoş geldin diyor, bu dönüşün paralel devlete korku salmasını temenni ediyorum.