Gencin Gözünden

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

Peygamber (s.a.v.)'e salât ve selamla...

Derdim karşısındaki acziyetimi fark ederek, kalemi ve kağıdı yoldaş ettim yoluma.

Gönlümün penceresinden havalanan kuşların samimi çırpınışlarıyla...Seher vaktidir; tefekkür etsin rüzgâr, sözleri uçurmanın derin heyecanıyla... O'na ulaşsın kuşlar, yalnız O'na, seherin de rüzgârın da mimarına. Gökyüzü sadece maviyi paylaşmaz okyanusla, O'nun aşkını da paylaşır; buna şahittir rüzgâr, anlatsın kuşlarıma ve müstakbel satırlarıma. Ufuktaki dağların zikrini, penceremin önündeki çimlerin zikriyle buluşturan rüzgâr, O'nun davasını dimdik taşımayı da O'na boyun eğmeyi de öğretsin kalemime, kağıdıma. Deniz O'nun sevdasını vursun kumsala. Essin rüzgâr, kumsalın bir sırrı saklar gibi sakladığı deniz kabuğunu çıkarsın ortaya. Deniz kabuğu içini döksün kulaklarıma, döksün de bir adım daha yaklaşayım O'na. Kaynasın heybetli çınarın yaprakları; mürekkep doyursun kağıdı deniz kabuğunun sırlarıyla. Essin de gıpta etsin rüzgâr, O'nun sırrını aktaran çınar yaprağının fedakârlığına. Gezsin rüzgâr buğday tarlalarını, O'nun eşsizliğini bulsun başak başak sanatta. Bulsun ki anlasın rüzgâr, O var her nakışta, her detayda. Kalem işleyecekse O'nu işlesin ilmek ilmek satırlara. Zihnimi esir alan aziz rüzgâr, hep uyanık kal ki şahit ol O'nun geceyi gündüze, gündüzü geceye bağışlayışına. Şahit ol ki karanlığı da bilesin, aydınlığı da; korkular da sarsın içini, sen ümidi kovala.

Kuşlarımı emanet ettiğim gönül, tâbi olsun rüzgâra. Rüzgâr ancak O'nu getirdiğinde, af çıksın kuşlarıma. Seher vakti, bir ağaç dalına dizilir gibi dizilsinler de kağıda, O'nu anlatsınlar sesin en ahenkli tonuyla. Yolu O'ndan gayrısına çıkmasın rüzgârın, kuşlar yalnız O'na uçar, gönül ancak O'nunla huzurda. Derdin en güzeline düçâr olmuş gönül, özenle büyüt kuşlarımı, büyüt ki sağlam çırpsınlar kanatlarını. Korku salsınlar zalime, umut olsunlar mazluma.

Rüzgârım, gönlüm ve kuşlarım O'na feda...

Derdimi dinleyen dostlara selamla...!