Ülkemiz insanı, yapay gündemleri tartışırken asıl tartışılması gerekenler unutuluyor.

Son dönemde yine Başkanlık Sistemi tartışmaya açıldı. Tartışmayı başlatan kişi ise yürütmenin başı değil, ülkenin en üst makamında bulunan ve sistemi korumak için ant içen Cumhurbaşkanı.

Aslında tartışılan, tartışmacılar tarafından Başkanlık Sistemi imiş gibi gösteriliyor olsa da TEK ADAM'lığın tartışıldığını hepimiz biliyoruz. Ancak bunu bilmezden ve görmezden gelmek işimize geliyor. Çünkü yükselme ve daha fazla kazanma hırsı gözümüzü karartmış. Olaylara sağlıklı bir şekilde bakamıyoruz. Bütün görüşlerimiz çıkar endeksli. Hangi tarafta olursam ne kazanırımın hesabı içerisindeyiz.

Kasım 2002 yılından bu yana ülkeyi yöneten AKP, bu dönemde kutsal bilinen her şeyi tasfiye etmesine rağmen halen iştahı bitmemiş bir vaziyette öğütülecek değerler arıyor.

Ordu, darbeci denilerek tamamen tasfiye edildi. Suçlamalara o kadar zirve yaptırıldı ki, bütün olumsuzluklara rağmen hâlâ halkın gözünde en güvenilir kurum durumunda olan Silahlı Kuvvetler yerlerde sürünmeye başladı. İş bittikten sonra olayın bir komplo olduğu,yürütmenin başı tarafından açıklandı.

Mahkemelerin verdiği aleyhte her karar eleştirildi ve tanınmadığı beyan edildi. Yargıya güven sıfırlandı. Bu gün hiçbir vatandaşımız Türk Yargısının vereceği hükme inanmıyor.

Kendisini dindar tanıtan AKP Milletvekilleri tarafından dini terminoloji o kadar hor kullanıldı ki insanların kafasında birçok acaba soruları oluştu. (Bakara- makara konusu, Kendisini HZ. İbrahim, kardeşini HZ. Muhammed sanan milletvekili, liderinin çıktığı tv'yi kutsal sayma anlayışı, liderinin Allah'a ait bütün vasıfları taşıdığına inananlar, rüşvetin ve yolsuzluğun haram olmadığı yolundaki fetva, Mekke'nin fethi sırasında Peygamber gurura kapıldı ama biz kapılmadık diyen büyük beyinler! Allah akrabaya yardımı emrediyor diyerek adam kayırmayı dini bir temele oturtanlar vs. vs.)

Şimdi de bütün bunlarla yetinmeyip Başkanlık Sistemine geçelim, kalkınmanın temel şartı bu diyerek vatandaşı kandırmaya çalışıyorlar. Halbuki daha önce aynı kişiler, Cumhuriyet'in ilk dönemi ve İnönü devrini, tek adamlık ve diktatörlüğün acımasız yüzü olarak lanse etmişlerdi.

Bütün bunların temelinde idealizm değil hırs yatmaktadır. Kendisinden başka bir akıl, kendisinden üstün bir şahıs veya kendisinden üstün her hangi bir şey olmasına tahammülsüzlüğün göstergesidir bu!

Çünkü geride kalan yıllarda yapılan bir yatırımın arkasından sürekli duyduğumuz şey “bu güne kadar yapılanın en büyüğü” cümlesi idi. Bundan sonra da bu güne kadar yapılanın en büyüğünü yapmak şart olmuştur.

Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına yükselen Özal ve Demirel dönemlerinde de Başkanlık Sistemi gündeme gelmiş fakat kabul görmemişti. Başkanlık Sistemi tekrar gündemimizde! Bakalım bu sefer bu güne kadar olanların bir üstüne çıkılıp ülkeye başkanlık gelecek mi? Geldiğini farz edersek bunun bir üst makamı ne olur? TEK ADAMLIĞA giden yolu 7 Haziran seçimlerinde attığımız oylarla açıp, demokrasiden vaz geçecek miyiz?

*

Kısa bir tarihi olay anlatmak istiyorum;

Türkler Balkanları fethettikten sonra Romanya'da bir toprak reformu yapıyor. Bölge halkına Feodal Beylerin topraklarını dağıtıyor ve işlemelerini istiyor. İşlem bittikten sonra Türk görevliler bölgeden ayrılıyor. Türklerin bölgeden ayrıldığını gören vatandaşlar hemen Feodal Beylerin yanına koşup ellerinde bulunan tapuları bunlara veriyor ve “Türkler de kim oluyor ki bizim beylerimizin topraklarını bize dağıtıyor” diyorlar.

*

MİT Müsteşarı Hakan Fidan beklenildiği gibi 7 Şubat'ta görevinden istifa edip milletvekili aday adayı olacağını açıkladı. İstifanın kendisini mahkemeye çıkarmak için düzenlenen komplo! tarihine, yani 7 Şubat'a denk gelmesine sadece tesadüf diyoruz!

Ancak, bu istifa AKP'yi karıştıracak gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı istifayı kendisine rağmen alınmış bir karar gibi göstermeye çalışıyor. Başbakan'ın istediğini belirten söylemler kullanıyor. Başbakan'ın ise böyle bir istifaya onay vermesi mümkün görünmüyor. Çünkü bu işten biraz anlayanlar dahi 7 Haziran seçimlerinden sonra yeni bir başbakanla yola devam edileceğini düşünüyor ve bu yeni başbakanlık için ismi geçenlerden birisi de Hakan Fidan. Sizce başbakan ileride kendisine rakip olabilecek birisinin siyasete girmesini ister mi?

Uyanmak yok, uyumaya devam!