BAĞDAT HATUN ve TURGUTOĞULLARI TÜRBESİ

                                            ( Tanrı vergisi bir ulviyyet )

       Pir Hüseyin Bey, adıyla nam yapan Emirşahoğlu, Konya için önem arz eden bir şahsiyet olup, Turgutoğulları aşiretinin kurucusu Turgut Paşa'nın da oğludur. Babasından sonra bu aşiretin başına getirilen Hüseyin Bey, hem öncü babası gibi vicdanlı ve adaletli bir hükümdarlık dönemini sürdüregelmiş kahraman ruhlu bir kişi, hem de bugün bahsedeceğimiz Bağdat Hatun'un babasıdır. 

       Babası, Bağdat Hatun doğduğunda ona lütuflarn en güzelini sunarak yazımızın başlığında isminin altında tabir ettiğimiz ve Farsça'da, Tanrı vergisi ( seçilmişlik-yücelik ) manasına gelen Bağdat ismini vermiştir. Bu isimlerin içerisindeki saklı erdemleri yüreğinde maneviyatıyla besleyen Bağdat Hatun, daima büyük hayırların manevî mimarı olmuştur.

      Kendisi daha evvel Turgutoğulları aşiretine bağlı, Konya'ya dârül'huffaz, medrese, türbe, zaviye ve bir çok hayır eserleri yaptırmış olan, değerli hanımlarımızdan Ömer Bey'in kızı Paşa Hondi Hatun, Alaaddin Paşa'nın kızı Paşa Hondi Hatun ve Ahmet Bey'in kızı Hondi Hatun gibi, bu müstesna değerlerin de akrabasıdır.

       Aşiretten ziyade bir hanedanlık vasıflarını taşıyan Turgutoğulları, tam manasıyla ilim üzerine kurulu bir hayat düsturunu benimsemiş ve bunu tamamlayan İslamî bir çerçevede yaşamaya gayret gösterip, yaşadığı topraklarına minnettarlığını ifade edecek bir çok eserler yaptırmışlardır. Bu eserlerin neredeyse tamamı, günümüze kadar gelemese de, yaptırıldıkları dönemden sonrasına değin bir çok alim, ulema, hafız ve bilim adamı yetiştirmiş, sosyal ve kültürel kalkınmaya da destek verecek kurumlar tahsis etmişlerdir.

       Bağdat Hatun doğduğu günden öleceği güne kadar, aşiretinin tabiri caizse temel kurallarından sayılan, bilgiyi paylaşma ve yayma konusunda sürekli bir çaba içerisinde olmuş ve böylesi ulvî değerlerin savunucusu olarak, her şeyden önce bir kadın olmasına rağmen adını, manevî erler listesinde görebileceğimiz fazilet timsal bir hanımefendidir.

      Öyle ki aşiret büyüklerinden babası Pir Hüseyin Bey'den aldığı derin ilimle, ilahi nizama tefekkür etmiş, sadakat göstermiş ulu bir değerdi Bağdat Hatun.

      Dolayısıyla biz de öncelikle babasına yer vererek, Konya'mızın tanıması gerektiğine inandığım bu değeri anlatıp, Bağdat Hatun'un nasıl bir aileye mensup olduğunu sizlere anlatmak istiyorum, değerli dostlar.  

      Çünkü Bağdat Hatun'un babası Pir Hüseyin Bey'de zamanının neredeyse tümünü vakıf işlerine ayırmış ve Konya'ya makbule geçecek eserler yaptırmış hizmetperver bir yapıya sahipti.

       En önemli eserlerin başında gelen Musalla mezarlığı civarındaki Kalender Baba Türbesi' de, o günün mimari değeriyle takdire şayan bir zerafet içerisindedir. Ayrıca Hüseyin Bey, yine türbe yakınlarında bir de Kalenderiye adında bir zaviye kurmuş ve zaviyenin şeyhliğine de Süleyman oğlu Bedrettin Mehmet'i tayin etmiştir. Fakat zaviyesi tahribata uğradığı için, ne yazık ki yok olup gitmiştir.

       Pir Hüseyin Bey'in eserleri bununla da kalmaz ve kendisi için büyük önem arz eden Turgutoğulları aşiretine ithafen yaptırdığı aile kabristanı mahiyetini taşıyan ve günümüzde bile hâlâ sapasağlam bütün vakarıyla ayakta duran  ( 835 h.1432 ) Turgutoğulları Türbesi'ni yaptırmıştır.

       Bunların dışında da Amber Reis Camii'nin onarımını yaptıran Hüseyin Bey, Konya'ya bağlı Ilgın, Kadınhanı Seydişehir, Sarayönü, gibi ilçelerde de pek çok zengin vakıflar tahsis ederek, bu hayır müesseselerine bir köy, büyük bir çiftlik ve Meram'da da bir değirmen bağışlayarak alî-cenablığını göstermiştir.

       Mücadeleci bir insan olan Hüseyin Bey, Osmanlı ve Karamanoğulları arasında yıllara yayılan benliğini kabul ettirme savaşında, her ne kadar uzlaşmacı bir tavır sergilese de, yine de ağırlıkla Karamanoğulları hükümdarı İbrahim Bey II.yi desteklemiş ve onlar için hatırı sayılır mücadeleler vermiştir, fakat bir süre sonra da kendisi de o dönemde hayatını kaybeder.

       Ardından gözyaşı dökenleri elbet çoktu Hüseyin Bey'in, öyle ki bir çok kişi onun ölümünü Konya için bir kayıp olarak değerlendirecektir.

      Ölmeden önce bizzat kendisinin yaptırdığı Turgutoğulları türbesine defnedilmeyi vasiyet eden Pir Hüseyin Bey'in arzusu yerine getirilerek, buraya defnedilir. 

       Babasının ardından Bağdat Hatun çok üzülür fakat, hayra hizmet görevini aynı hissiyatla üstlenen Bağdat Hatun Konya için gelecekte hatırı sayılır eser vakfedecek ve Turgutoğulları namını idame ettirecektir.

      Kendisi hakkında ne yazık ki kayıtlara geçmiş fazla bir bilgi yoktur, fakat babasının bıraktığı yerden bu mirası devralarak her halükarda bu kutsi görevi ifa etmeye çalışmıştır.

      Bu miras ki, tamamıyle insanlığın istifadesine sunulmuş ve topluma hizmet etmeye adanmış mübeccel bir hazine.

       Babasının yaptırdığı vakıflara bir çok ilaveler yaptıran Bağdat Hatun, bu hizmetlerin de muhtevasını genişleterek, hizmet anlayışına pek çok yenilikler katmıştır. 

       Ama en önemli eseri ise Konya vakıf defterlerinde ;

       Vakf-ı Dârül-huffaz'ı Bağdat Hatun bint'i Hüseyin Bey, İbn'i Emirşahbey der Konya. şeklinde kayıtlı olan bir dârül-huffaz'ı yaptırır.

       Neredeyse tüm mal varlığını bu dârül-huffaz'a harcayan bu gönül dostu hanımefendi, daima ilim zincirinde yeni halkalar oluşturabilmenin gayreti içerisinde olmuştur. 

       Lakin ne babasının ne de kendisinin yaptırdığı bu ilim evleri günümüze kadar gelememiş, zaman tahribatından dolayı yok olup gitmiştir.

       Dediğimiz gibi Bağdat Hatun'un evliliği, çocukları ve ne zaman öldüğü hakkında kaynaklarda daha fazla bir bilgi bulunmamaktadır, fakat o da babası ve diğer aşiret üyeleri gibi, öldükten sonra Turgutoğulları Türbesi'ne defnedilmeyi vasiyet etmiştir.

       Bu türbe de bu güzide baba kızın dışında ayrıca, yine aşirete bağlı Paşa Hondi Hatun ve babası Ömer Bey, Ahmet Bey, Nefise Hatun, Sultan Hatun ve diğer aşiret üyeleri yatmaktadır.

       Efendim bizler de, bu gönül incileri ve Konya emekçilerini rahmetle anıyor, mekanları cennet olsun diliyoruz inşaallah.                                        

                                                                 Allah'a emanet olunuz.

--------------------------

Mehmet Önder, Mevlana Şehri Konya s, 218.

İ.H. Konyalı Abideleri ve Kitabeleri ile Konya Tarihi s, 775

M.Ali Uz, Baha Veled'den Günümüze, Konya Alimleri ve Velîleri c,2 s, 62

Nezahat Bekleyiciler, Yolu Konya'dan Geçen Ulu Hatunlar s, 77-80