Ülkemizde yaşanan ve özellikle bir dönem azarak insanların üzerine korku püskürten terör olaylarının kaybettirdiklerine baktığımızda, çok yönlü bir kaybın yaşandığından söz edebiliriz. 

Aklı selim insanlar ne terör olaylarının yaşanmasını, ne de teröre bağlı kayıpları ister...

Ancak koynumuzda beslediğimiz yılanlar, kafaları irileştikçe zehirlerini daha çok kusma çabasına giriyorlar.

Onlar kustukça milletin birlik ve beraberliğe olan inancı perçinleşiyor, onlar vurdukça millet olma bilinci daha kavileşiyor. 

Acımızı içimize bastırıyor ve diyoruz ki, bir balon şişmeden patlamaz. Önce şişecek, hacmi iyice dolacak, sonra patlama noktasına gelecek ve puff...

Ancak yine de terör belasının etkilerini uzaktan yakından hissediyoruz. 

İlkokul sıralarında 'bacasız fabrika' diye öğretilen turizm, belki de ticari olarak düşünüldüğünde en büyük yarayı en ağır darbeyi aldı bu dönemde.

4 mevsimi tüm güzellikleriyle yaşayan Türkiye, her mevsim farklı hobileri olan turistlere hitap edebilecek bir altyapıya sahip. Bu nedenle de her mevsim turist çeken bir ülkeyiz. 

Bu yıl ise turistik gezilere bir ara verilmiş gibi...

Bacasız fabrikanın dumanı tütmüyor...

Sahip olduğu kültürel ve tarihi değerleri ile özellikle inanç turizminin önemli duraklarından biri olan Konya, geçtiğimiz yıla kadar Uzakdoğu ülkelerinden çok sayıda turisti misafir ediyordu.

Mevlana Müzesi'nin önünde, Karatay Medresesi'nde, İnce Minareli Medrese'de, herhangi bir restorantta, Sille'de, Çatalhöyük'te, Meram Bağları'nda, Akyokuş'ta, tarihi hanlarda, kısacası Konya'da tarih ve kültür namına ne varsa orada görmeye alışık olduğumuz ve hatta burada sabit olduklarını bile düşündüğümüz çekik gözlü insanlara artık pek rastlayamıyoruz. 

Yaza doğru yürüyen bahar mevsiminde ülkemizin sahil kesimi de pek hareketli olur normalde. Dünyanın pek çok bölgesinden Akdeniz ve Ege sahillerine gelen turistler, yaz tatilini burada geçirirler normalde. 

Otellerde boş yer kalmaz. Sezon biter ama turist yine gitmez...

Sadece oteller değil, turistlerin ilgisini çekecek birçok organizasyonu düzenleyen organizatörler bir sezon biter bitmez yeni bir sezona hazırlanırlar. Bu yıl bir hazırlık yapmalarına gerek kalmadığını anlatıyorlar.

Turist yok!

Yatıyoruz diyorlar... O çok yıldızlı oteller bomboş... Yabancı turisti almak için yerli turiste dirsek gösteren oteller şimdi yerliyi kapabilmek için iç piyasaya akın ediyorlar. Konya'da bile Antalya'daki otellerin reklamlarını dev reklam panolarında görüyoruz. 

Bütün bunların sorumlusu olarak da terör ve ülkemiz üzerinde hain emelleri olan teröristler gösteriliyor.

Antalya'da turizm işi ile uğraşan bir dostum, Avrupa'dakilerin Türkiye'ye bakış açısını şu sözlerle özetliyor: “Avrupa'dan Türkiye'ye bakan, biz buradan bakıp Ortadoğu'da ya da Suriye'de ne görüyorsak onu görüyor. Onların gözünde Türkiye şu an çok karışık. Her yerinde terör var. Bilmiyorlar ki terör sadece terörist lanetinin kendisine mesken edindiği yerde. Biz ne kadar anlatsak da laf anlamıyorlar. Bize Suriye'yi anlattıklarında bizim anlamadığımız gibi...”

Sonuç itibariyle terörün kanlı eli ülkemizin gencecik evlatlarının, vatan bekçilerinin üzerindeyken, masum insanlarının canını alırken belki bunlar en son söylenecek sözler ama ortada bir gerçeklik var ki, terör bizi çok yönlü vuruyor.