Her yıl yılbaşı gelince aynı manzaralar ortaya çıkar. Aynı tartışmalar yaşanır.

Dinimizde, tarihimizde, kültürümüzde yeri olmayan yılbaşı kutlamayı kendimize görev edinmişçesine, bir telaş sarar insanları! Dükkanlar, alışveriş merkezleri çam ağaçları diker, camlara noel ve yılbaşı temennileri yazılır... Eğlence merkezleri o gece dolup taşmak için birbirleriyle yarışa girerler. 

Bu yıl da aynı manzaralar yaşanıyor!

Bakıyoruz sosyal medyalardan yılbaşında şuradayım, burada eğleneceğim, şurada şunu yapacağım diye paylaşımlar 1 haftadır sürüyor. Etkinlikler oluşturuluyor.

Bu şu demektir: Yılbaşında yine olmaması gereken manzaralarla karşılaşacağız...

Yahu Hristiyan dünyasının dünyaya empoze ettiği bir günü, bir kutlamayı İslam dünyası olarak nasıl kabullenebiliyoruz? Özellikle yeni nesile, yılbaşının bizim dinimizde ve kültürümüzde yerinin olmadığını anlatamıyoruz. Diyoruz ki Türkiye son yıllarda atağa geçti. Yollar yaptı, köprüler yaptı, ekonomik atılımlar gerçekleştirildi, ihracat arttı... Hadi diyelim bunların hepsini yaşadık Türkiye olarak. Ancak eğitim sistemimiz hala olması gereken yerlerde değil. Milli ve manevi eğitim konusunda maalesef hala yerimizde sayıyoruz. Ülkenin dört bir tarafına İmam Hatipler açtık diye övünüyoruz. Ama İmam Hatibe yakışır bir eğitim veremiyoruz. Doğal olarak, içi boşalan bir eğitimle yeni nesilleri emperyalistlerin kucağına itiyoruz. 

Gençlerimiz, çocuklarımız tarih bilincinden, İslam ahlakından mahrum kalıyor. Türkiye'de teknik olarak bir şeyler sürekli gelişirken; manevi olarak sürekli bir yanımız da eksiliyor. 

Aslında bu durum da en önemli nokta. Çünkü bir milleti millet yapan temel değerleridir. Eğer biz bu değerlerimizi yeni nesillere aşılayamıyorsak, geleceğimiz de o denli karanlık olacaktır. Görünüşe göre biz bu değerlerimizi unutuyoruz, yeni nesillere veremiyoruz. 

Toplumun temel direği olan ailenin altı dinamitlenmiş.

Aile, akrabalık, komşuluk, arkadaşlık bir kenara itilmiş, menfaat ilişkileri ön plana çıkmış.

Toplum televizyonlara, internete, teknolojiye bağımlı hale gelmiş. Sömürü düzeni bize ne dayatıyorsa, onu tüketmeye mahkum olmuşuz. 

Bu yolla, kendi değerlerimizi de unutmuşuz. Yok Noel Baba'ymış, yok yılbaşı kutlamasıymış yok bilmem neymiş... Bırakalım artık başkalarına benzemeyi. Şanlı tarihi, kültürü, manevi birikimiyle bugünlere gelen bir milletin mensubu olduğumuzu unutmayalım. Ne Noel Baba'dan bize 'Baba' olur, ne de yılbaşı kutlaması bize eğlence olur! Özümüzü bilerek hareket edersek, babamızı da, atamızı da daha iyi anlamış oluruz.  Sevgi, saygı ve dua ile...