Ayn el Arap- Arap Pınarı- Kurbanlı- Kobani

IŞİD karşısında bozgun yaşayan PKK terör örgütü, kurtuluşu Türkiye'de aramaya başladı. PKK'nın aradığı destek şu anda verilmeyecek gibi görünse de ilerleyen zamanlarda Türkiye'nin devreye girmesi için bir yerlerden düğmeye basıldı. Bu iş sanki PKK küçümseniyormuş gibi yapılmaya çalışılıyor. 

Türk Milletinin yanında olmayı iktidarın yağdanlığı olmaya tercih eden iri(nli) basın, içinde biriktirdiği irini yine milletin iyiliğini istiyormuşçasına dışa salmaya başladı. Ayn el Arap veya Osmanlı döneminde kullanılan adı ile Arap Pınarı bölgesinde sıkışan PKK'nın uzantısı PYD için Türkiye'nin devreye girmesini açıktan dillendirmeseler dahi bunu bir şekilde gündemde tutmaya çalışıyorlar. 

Televizyon ekranlarında ve bazı gazetelerin köşelerinde yer alan bazı büyük! adamlar (gölgeleri boylarını geçmiş. Biz gölgelerini görerek hüküm veriyoruz.) Türkiye'nin Ayn el Arap'a girmesi gerektiğini, bu bölgenin düşmesi ile Ankara'nın da büyük gailelerle karşı karşıya kalacağını millete anlatmaya çalışıyorlar. Bunları anlatırken IŞİD tarafından Telafer'de katledilen Türkmenleri hiç hatırlamamış olmanın utancı bir nebze dahi olsun vicdanlarına yansımıyor. IŞİD tarafından katledilen Kürtler de onların umurunda değil. Onlar için acınılması gereken tek varlık PKK militanları. Şayet onlar yok edilirse Türkiye 35 yıllık sevgilisinden! uzak kalacak. Güney Doğu Anadolu Bölgemizde ayrı bir devlet kurmak isteyen Türkler! karşılarında kendilerini engelleyecek bir güç bulamayacak. 

Bunlar propaganda yaparken çaktırmadan Kürt Milliyetçiliği de yaparlar. Ayn el Arap veya Arap Pınarı ya da Kurbanlı olarak bilinen bölgeye Kobani derler. Sanki burada binlerce yıl yaşamış bir Kürt devleti varmış da bu isim ta o zamandan günümüze miras kalmış gibi. 

Veya bu zevat Şırnak Uludere'ye bağlı Ortasu köyünün ismini kendilerince değiştirip Kürtçe bir isim verirler ve Roboski derler. Bütün medya ve siyasiler hep bir ağızdan bu ismi telaffuz etmeye başlar. Hiç birisi merak edip bu yerlerin asıl ismi nedir diye haritaya bakmayı akıl edemez veya etmez. Böylece yerleşim yerlerimizin Türkçe isimleri, yerlerini yavaş yavaş Kürtçeleri ile değiştirirler. Bu isimleri devletin en tepesinde bulunan Cumhurbaşkanı ve Başbakan dahi çok rahat bir şekilde kullanır!

***

Geçen hafta PKK için sokağa dökülen ve ortalığı yakıp yıkan Vandallar için ciddi tedbirler alınıp en azından Gezi Olayları sırasında uygulanan tedbirler kadar yoğun bir direnç gösterileceğini düşündük. Asker ve Polis bu konuda yeterli hazırlığı yapmış olmasına rağmen beklediği emri “açılım süreci etkilenmesin” korkusu çeken bürokratlardan ve siyasilerden alamadı. 

Bu olaylar sırasında 40'a yakın vatandaşımız hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı. İş yerleri tahrip edildi ve yağmalandı. Vatandaşının can ve mal emniyetini sağlamakla yükümlü olan ve bunu sağlamak için vatandaştan vergi alan devlet bu görevini yerine getiremedi. Bunu, devletin bir acziyeti olarak görmek yanlış olur. Eylemlerin engellenememesinin tek sorumlusu hükümettir. Çünkü bütün devlet mekanizması hükümetin denetimi ve yönetimi altındadır. 

Bu eylemler sonucunda varılmak istenen hedef, Türk ve Kürt arasındaki uçurumu büyütmek ve her iki topluluğun yoğun olduğu bölgelerde bir katliam gerçekleşmesini sağlayarak iç göçü gündeme getirmektir. Böylece doğuda bulunan Türkler can güvenliği endişesi ile batıya göçerken üzerlerinde baskı hisseden ve can güvenliği olmadığını düşünen Kürtler de doğuya taşınmaya zorlanacak ve böylece toplum net sınırlarla bölünecektir. Böylece ileride yapılması planlanan referandumda bölge halkının yoğunlukla Kürtlerden olması sağlanacaktır. Bu oyuna gelinmemelidir.

***

IŞİD terör örgütüne gelecek olursak, savaşçı grubunun saf ve cahil Müslümanlardan oluştuğuna inandığım bu kuruluşun başında bulunanların ve videolar önünde kelle keserek tekbirler getirenlerin Müslümanlığına bir türlü inanamıyorum. Bence bu katliamları gerçekleştirip videoya alarak tüm dünyaya Müslümanların ne kadar vahşi olduğunu gösterme gayreti olanlar batılı lejyonerlerden oluşmaktadır. Bunlar, boşalan kiliselerini kurtarmak için mücadele veren ve gençlerinin İslam'a geçmesini önlemeye çalışan bir nevi haçlı ordusudur. 

İslam adına yaptıkları katliamları video filmleri aracılığı ile bütün dünyaya yayarak Hıristiyanlık dışı arayışlara giren batılı gençlerin önünü kesmek istemektedirler. Bunun için en iyi ortam da bir devlet erkinin olmadığı Irak ve Suriye'dir. 

***

HSKY seçimleri yapıldı. Paralel yapılanmanın seçim yapılan binayı basmasından korkan! iktidar askeri dönemlerde yapılan sıkı önlemlere benzer önlemler aldı. Kendi istediği sonuçtan başka bir sonuç çıkmasını önlemek için Askeri dönemlerde tankların gölgesinde seçimlere gidilirdi, şimdi de TOMA'ların gölgesinde verilen gözdağı ile Hâkim ve Savcılarımız özgürce kendi adaylarına oy verdiler. Sonunda kazanan Hükümet tarafından desteklenen adaylar oldu. Hayırlı olsun!

***

Uyanmak yok, uyumaya devam!