Ölüm hepimizin başında. "Gelin girmedik ev olur da ölüm girmedik ev olmaz" demiş atalarımız. Önemli olan bize tayin edilen ömür dediğimiz sürede en güzel işleri yapabilmek, ardımızda hayırla yad edilecek ölmez eserler bırakabilmektir.

Ardından mükemmel eserler bırakarak ebediyete intikal etmiş yazar, mütefekkir ve şairlerimizden biri de Mehmet Akif Ersoy'dur. Mehmet Akif, alalede bir şair değil milli şairidir. O, Türk Milletinin nabzını elinde tutan, bayrak gibi dalgalandıran, ırmak gibi coşturan  kalbimizn sesidir, milli vicdanımızdır.

Milli değerlerimize, şahsiyetlerimize sahip çıkmak, onları hatırlamak yâd etmek boynumuzun borcudur. Seksen yıl önce aramızdan ayrılarak Hakk'ın "gel" buyruğuna boyun eğen eşsiz insan, doğruluk ve sadakatin timsali milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u analım, yeni nesillere tanıtalım istedim.

Hayatı

Aralık 1873 yılında İstanbul'da Karagümrükte doğan Mehmet Akit Ersoy, Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi'nin oğludur. Annesi Emine Şerife Hanım'dır.

4 yaşında iken Fatih'teki Emir Buhari mektebine başlayan Mehmet Akif,buraya iki sene devam ettikten sonra 1879 yılı sonlarında Fatih İbtidâisine kayd oldu. İlk hocası babası oldu ve ondan dini bilgileri ve Arapça derslerini tahsil etti. Daha sonra diğer hocalarında Farsça ve Fransızca dersleri talim etti.

1882'de Fatih Rüştiye'sine giren Akif,1885 yılında okulu bitirdikten sonra babası onu meslek seçiminde serbest bıraktı. Bunun üzerine Mülkiye Mektebini tercih eden Akif, bu mektebin hazırlık kısmı olan Mülkiye İdadisine girdi. Burada 1889 yılına kadar okudu. Zamanın en tanınmış edip ve şairlerinden olan Muallim Naci, Edebiyat öğretmeni oldu.

Mehmet Akif'in babası 1888 yılında tutulduğu gırtlak kanserinden kurtulamayarak vefat edince aile maddi sıkıntıya düştü. Mülkiye'den ayrılarak 1889 yılı sonunda açılarak hizmete giren Yüksek Baytar Mektebine girdi. İlk sivil yüksek veerinerlik olan bu okulun mezunlarının iş bulma şansı yüksekti. Dört yıl bu okula devam eden akif ilk iki senesini Mektebi Tıbbıye binasında devam etti. Daha sonra inşaası tamamalanan Halkalı'daki binaya taşındılar ve kalan 2 yılı da burada yatılı olarak tamamladı. 1894'te birincilikle mezun oldu. Osmanlı ve Cumhuriyet tarihimizin İlk veterinerlerimizdendir.

İlk memuriyetine 1894'te Edirne'de başladı. 1894-98 yılları arasında  Edirne  ve Adana olmak üzere Anadolu, Rumeli ve Arabistan'ınçeşitli kasaba ve köylerinde bulaşıcı hayvan hastalıklarıyla ilgili çalışmalar yaptı. Arkadaşı Eşref Ediple Sırat-ı Müstakim, Sebilürreşat dergilerini çıkardı. 1905'ten 1913 yılına kadar Yüksek Ziraat Mektebinde, Edebiat Fakültesinde Müderrislik görevlerinde bulundu. Bu yıllarda ayrıca Fatih, Bayezid ve Süleymaniye Camiilerinde vaazlar verdi. (Acar, İsmail, Mehmet Akif ve Safahat'ta Seyahat,s.13 v.d)

1915 yılında bazı incelemelerde bulunmak üzere Almanya'ya gönderildi. Birinci Dünya Savaşı'nda cihat fikrini yaymak ve İslam birliğini temin etmek gayesiyle Suudi Arabistan'a gitti. Fakat bu görevinde muvaffak olamadı.

1920'de Burdur Mebusu olarak meclise girdi ve 1921'de İstiklal marşını yazdı. 1923'ten sonraki seçimlere katılmadı ve Abbas Halim Paşa'nın davetlisi olarak Mısır'a gitti. 1935'te hastalandı. Haziran 1936 da yurda döndü. Nişantaşı Sağlık Yurdu'na yatırılan Akif 27 Aralık 1936'da vefat etti, Edirnekapı Şehitliğine defnedildi.(Karaalioğlu, Seyit Kemal, Resimli Türk edebiyatçıları Sözlüğü, s.138)

Milli Mücadele'de Mehmet Akif

Mehmet Akif, Balkan savaşlarında ve I. Dünya Savaşı'nda İslam birliği felsefesinin iflas etiğini gördü ve Milletin kurtulması için Türkçülerle birlikte çalıştı. Ama İslam birliği politikasından vazgeçmedi. Milletin selametini birlik ve beraberlikte  gördüğü için  Anadolu'ya geçti. Mustafa Kemal'in davetini kabul ederek önce Balıkesir'e oradan da  Ankara'ya gelmiştir. Onun milliyetçiliği Türk İslam milliyetçiliğidir. İslamiyetsiz bir milliyetçiliği kabul etmez.

Halkı coşturan hutbeler irad etti, vaizler verdi. Balıkesir'deki Zağanos Camii hutbesi ile Kastamonu'daki Nasrullah Camii hutbeleri milli heyecanı, duyguyu galyeana getirdi. Halkı bir mefkure etrafında birleştirdi. 

"Ey müslümanlar  milletler topla tüfekle, zırhlı ordular ve teyyarelerle yıkılmaz. Milletler ancak aralarındaki bağlar çözülerek, herkesin kendi başının derdine , kendi havasına kendi menfaatına temin etmek kaygusuna düştüğü zaman yıkılır..

Ey Müslüman cemati! Düşmanlarımızn bu gün bizden istedikleri ne filan vilayet ne filan sancaktır. Doğrudan doğruya başımızdır,  boynumuzdur, hayatımızdır, devletimizdir... " (tarihgazetesi.net/Nasrullah Camii Vaazı) diyerek halkı Milli Mücadele etrafında kenetlendirmiştir.

Ankara'da Taceddin Dergahına yerleşek halkı coşturan dini ve milli şiirler yazdı. En önemli eseri de Mili Marşımız'dır. "Korkma! Sömez bu şafaklarda yüzen alsancak" diyerek Türk Milletine kendi küllerinden yeniden dirilmesi için ümit aşılamıştır.

DEVAMI YARIN