“Arap Baharı”nda Kanda Boğulduk

Mübarek Ramazan ayında siyaset yazmak zorunda kalmak insanı hem ruhen hem de zihnen yoruyor.

Ramazan ayının getirdiği güzelliklerden bahsetmek yerine, İslam âleminin bu güzelliklerden nasibini alamadığını görmek, her gün değişik İslam ülkelerinde yapılan katliamlara şahit olmak, patlayan canlı bombalar ve patlatılan uzaktan kumandalı araçlar sonrasında hayatlarını kaybeden masum insanların ölüm haberlerini duymak inanın beni kahrediyor. Sanıyorum sizler de üzülüyor ve bunun sebebini düşünüyorsunuzdur.

Sınırımızda meydana gelen olaylara tanık olmak, orada alenen bir Kürt Devleti kuruluyor olmasını görmek ve buna çanak tutanların, bugün bu işte hiçbir katkıları yokmuşçasına “Kandili vururuz” gibi demeçler vermeleri, insanı şaşkınlığa düşürüyor.

Sezgisine ve ferasetine güvendiğim Türk Milleti, bu gün üzerine bir ölü toprağı serpilmiş gibi olayları uzaktan seyretmek ve kendisine sunulan dolmaları yutmakla meşgul. Olayların hemen başından itibaren gelişim seyrini izlemek yerine, yandaş medya ve iri medyanın yaptıkları danışıklı dövüşe inanıp bir tarafta yer almaları, kendi akıllarını kullanmak yerine kendilerine dayatılan doğruları kabul edip bu yönde düşünce! geliştirmeleri hayra alamet şeyler gibi gelmiyor bana!

Kasım 2002'den bu yana gelişen olaylara bir göz atalım.

2003 yılında ABD'nin Irak'a müdahalesi için gelen teskere önce reddedildi. Ancak Başbakan'ın değişmesi ile birlikte teskere kabul edildi ve Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız ABD askerlerinin sağ salim ülkelerine dönebilmeleri için dua ettiklerini açıkladılar.

O dönemden bu güne milyonlarca Iraklı Müslüman ülkesini terk etti, yüz binlerce Iraklı Müslüman genç kıza tecavüz edildi ve yüz binlerce insan işkence gördü veya hayatını kaybetti. Irak'ın kuzeyinde bir Kürt Devleti kuruldu ve biz bunu sırf ticaret yapabilmek adına kabul ettik. Ve Irak'ın bölünmesi ile İsrail güçlü bir düşmandan kurtuldu, Barzani gibi bir dosta sahip oldu.

Tunus ve Libya'da Arap Baharı başlatıldı. Biz bu baharın en büyük destekçisi olduk. 40 yıldır Türkiye'nin dostu olan Kaddafi bir anda ABD çıkarları için dışlanıp düşman haline geldi. Bu gün Libya ikiye bölünmüş halde ve İsrail güçlü bir düşmandan kurtulmuş oldu.

Mısır'da başlatılan iç savaş ile birlikte bu bölge karıştı ve İsrail karşısında yer alan güçlü bir Mısır kendi içişleri ile uğraşmak zorunda kalan bir ülke haline getirildi.

Hatırlarsanız, Suriye sınırında bulunan mayınların temizlenmesi gündeme gelmişti bir aralar. Temizlik işleri yap işlet devret modeli ile İsrailli bir firmaya verilmişti. İsrailliler temizledikleri bu mayınlı alanı 49 yıllığına kullanacaklardı. Aslında Kuzey Irak petrollerini İsrail'e akıtma projesinin bir bölümü olan bu proje CHP'nin Anayasa Mahkemesine başvurusu sonucu akim kaldı. Bu hezimet üzerine oyunun ikinci ayağı sahneye konuldu. O güne kadar kardeş hitabına mazhar olan Esad birden düşman oldu ve Esed ismini alıverdi.

Mayınlı araziyi temizleyip kullanma hakkını alamayan İsrail, başrol oyuncusu BOB başkanı ABD'yi ve diğer eş başkanı devreye sokarak Suriye'de bir isyan hareketi başlattılar. Bu isyan hareketi Rusya'nın çomak sokması yüzünden beklenen süre içerisinde neticelenemedi. Ve halen Müslümanların hayatlarını kaybetmelerine ve ülkelerini terk etmelerine sebep oluyor.

Muhalifler yetersiz kalınca devreye Kürtler sokuldu. Türkiye'de başlatılan çözüm süreci ile birlikte asker alandan çekildi ve meydan PKK'ye bırakıldı. Çok küçük bir kuvvetle bölgede kontrolü ele geçiren PKK, asıl gücünü Suriye'ye kaydırdı. Kâh Esad'ın yanında kâh muhaliflerin safında yer alarak Suriye- Türkiye sınırında özerk bir Kürt bölgesi kurmaya muvaffak oldu. Burada kurulacak bir Kürt Devletinin Kuzey Irak'ta kurulan Kürt Devleti ile birleşmesi sonucu Irak petrolü hiçbir engelleme ile karşılaşmadan İsrail'e ulaşacak. Suriye'nin Karışması ile İsrail bölgedeki en amansız düşmanından kurtulmuş oldu.

Kısacası Arap Baharı İslam Âleminin Sonbaharı olurken İsrail için hakiki bir bahar oldu. Bütün bu gelişmelerin tıkır tıkır işlemesinde de en büyük destek de Türkiye'den geldi.

***

Siyasetin ana konusu olan koalisyon konusuna gelince!

Türkiye'nin bölünme sürecinde rol almaktan kaçınmayan her parti bu koalisyon içinde yer alır.

***

Uyanmak yok, uyumaya devam!