İnsanlık dramının yaşandığı Arakan’ın haritada ki yerini kaçımız biliyoruz? Aslında Arakan’a Arakan demek bile yasak. Bu kayıp memleketin ismi aslında ‘rükn’ gibi İslami bir kelimeden geliyor. 1947 yılından sonra Pakistan ve Bangladeş’in Hindistan Müslümanlarından ayrışarak ulus devletlerini kurmalarıyla birlikte Keşmir ve Arakan gibi yurtlarda sahipsiz kalan Müslümanlar, ya eyalet ya özerk statü çerçevesinde bir türlü toplanamadılar. Şimdi ki adıyla Myanmar, eski ismiyle Birmanya ve Burma 1825’ten 1947’ye kadar İngiliz sömürgesi altında kaldı. Her askeri darbenin ardından adı değişen Myanmar’da Arakan, son cunta darbesinden sonra yedi eyaletten birisidir. Batı sahil şeridinde ince uzun bir eyalet şeklinde uzanan Arakan topraklarında yaşan Müslüman halka Rohingya’lar denir. Sistematik soykırımlar ve zorunlu tenkil, tehcir politikalarıyla bugün sayıları, bir milyon civarına kadar düşmüştür. 4 milyon Arakanlı çevre ülkelerde mülteci, göçmen veya vatansız statüsünde ölüm ve yaşam arasında ki ince çizgide mücadele vermektedir. Bilindiği gibi Myanmar hükümetince Rohingyaların vatandaşlık hakları, Myanmar hükümetince iptal edilmiştir. Seyahat hürriyeti, eğitim hakkı, sağlık hizmetlerinden yararlanma, mülkiyet edinme, aile kurma, çocuk sahibi olma gibi temel hakları ellerinden alınmıştır.

2016 Aralık ayında Budist rahiplerin öncülüğünde başlayan şiddet olayları artarak devam etmektedir. 26 Ağustos 2017’den itibarense Maungdaw bölgesinde köylerde yaşan ekseriyeti kadın ve çocuk olan 850 Rohingalı öldürüldü, 1000’in üzerinde yararlı var ve son iki haftada artan acımasız şiddet olaylarından dolayı 20 bin Rohingyalı Bangladeş sınırlarını geçmiş, 60 bin kişi ise giremediği hududa yakın dağlık bölgesine sığınmıştır. Buthidaung ve Rathedaung da ki köyler yerle bir edilmiş, 700’den fazla ev, camii, Kuran Kursu, medrese, okul ve dükkân sorgusuz sualsiz yakılmıştır. Myanmar hükümeti, insanlık suçunun en büyüğünü işlemeye devam ediyor. Amerika’nın öncülüğünde güya dünyayı ‘özgürleştirici misyon’ çerçevesinde desteklenen Nobelli lider Aung Sui Kyu, sözde bir barış perisi olarak ifade edilmektedir. Bu sözde peri, her nasılda Rohingya çocuklarının kolları palalarla doğranırken, cesetler nehirler boyu akarken, hala terörizmden bahsediyor.  

İşte Arakan’ın yaşadığı bu insanlık dışı durum gerçekten içler acısı. Türkiye olarak elimizden geleni fazlasıyla yapmaya hazır olduğumuzu herkes biliyor. Zulme uğrayan herkesin yanında olduğumuzu hissettirdik hissettirmeye de devam edeceğiz. Ancak isyan ederken ne olduğunu nerede olduğunu çok iyi bilmemiz onların acısına kökünden ortak olmamız gerekliliğini anlamamız gerekiyor. Sözde herkesin yaşam seviyesinin üst seviyelere çıktığı bu dönemlerde bazı ülkelerin bu insanlık suçuna sessiz kalarak müdahale etmemesi Müslüman coğrafyasının nasıl bir baskı altında olduğunun göstergesidir. Bu baskında her türlü gür ve dik bir şekilde zafere çıkacağız ancak Müslümanlar olarak birbirimize sahip çıkmalıyız.