İçinde bulunduğumuz yüzyıl akıl ve bilim çağı. Olumlu yanları olduğu gibi bir o kadar da hatta daha fazla olumsuz yanları var. Burada söylemeye dilimizin varmayacağı birçok olumsuzluk; fakat bütün bunların sebebi eğitimsizlik. O zaman asıl problem eğitim! Yani eğitim şart.

 

      Çocuk yetiştirmenin zorluklarını hepimiz biliyoruz. Sadece şu anki zamana göre değil yarınlarını düşünerek planlayarak yetiştirmek gerekli. Bütün iyi niyetimize ve çabamıza rağmen çocuklarımız bazen bizim istemediğimiz davranışlar sergiliyorlar. Bu durum bizi rahatsız ediyor ve telaşlandırıyor değil mi? Ama farkında mıyız bu tedirginliğin temelinde kendi istediğimiz modelleri görememek yatıyor. 

 

      Hâlbuki ne biz onlar olabiliriz. Ne de onlar biz olabilir. Eğrisiyle doğrusuyla başarı ya da başarısızlıklarıyla onlar bizim çocuklarımız ve en önemlisi bizim geleceğimiz. Farkında mıyız değerli hanımefendiler ve beyefendiler her şey değişiyor ya biz? Hala “Biz sizin gibiyken” diye başlayan ya da “Bizim zamanımızda böyle miydi?” cümleleri kurmaktan ne zaman vazgeçeceğiz. Onun için; “Çocuklarınızı, içerisinde yaşadığınız zamana göre değil, onların yaşayacakları zamana göre yetiştirin.”

 Onları eleştirirken kendimizi yeterince sorgulama cesaretini gösterebiliyor muyuz? Onları zararlı alışkanlıklardan şiddetten hayatın risklerinden ne kadar koruyabiliyoruz. En önemlisi onlarla bir o kadar yakın aynı zamanda kırmızıçizgileri belli bir arkadaşlık kurmayı becerebiliyor muyuz? Evet, nihayetinde onlar çocuklarımız ama bizlerde anne babayız bunu da unutmamalıyız!

 

        Kaçımız çocuğumuzla sinemaya, bir maça ya da tiyatroya ve yahut herhangi bir konferansa kol kola gitti? Kaçımız onları bir yetişkin gibi muhatap alıp sorunlarına önyargı oluşturmadan önce dinleyip sonra problemlerine yönelik çareler üretti? Burada şunu söylemek istemiyorum: Sevgi çocuğun her istediğini yapmak onun kölesi olmak değildir. Sevgi dokunmak, paylaşmak ve en önemlisi dinlemektir. Biz bunu yapmazsak, biz sevmezsek onları sevecek ve onlara yardımcı olacak(!) birileri çıkacaktır. Bu da bizim en önemlisi de ülkemizin canını çok yakacaktır. 

Unutmayalım çocuklarımız söylediklerimizi değil yaptıklarımızı örnek alırlar. Anne babanın herhangi bir durumda çelişkili ve uygunsuz davranışları, vurdumduymazlıkları onların kişiliklerini olumsuz etkiler. Onun için çocuklarımıza kulak verelim bakalım onlar bizden ne istiyorlar;

 

Bizi daha iyi tanımak için dikkatle gözlemleyin bizimle konuşun ve bizi dinleyin,

Ağabeyim, ablam, kardeşim ya da arkadaşlarımla beni kıyaslamayın,

Eve gelince hangi dersim olduğunu sormak yerine bana nasıl olduğumu sorun ve beni kucaklayın,

Her zaman ders çalışmak için istekli olmayabilirim. Bunu anlayışla karşılayın ve sebepleri hakkında benimle konuşun, 

Çalışma süresi uzun olursa dikkatim dağılabilir. Bu nedenle kısa molalara ihtiyacım olduğunu bilin,

 

      Sonuç olarak muhterem anne babalar geleceğimizi kendi ellerimizle karartmayalım, onlar bizim çocuklarımız ve geleceğimiz. Ve ne olursa olsun onları koşulsuz sevelim ve bu duyguyu onlara karşılıksız hissettirelim. “Aynı dili konuşanlar değil aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır.” 

Dikkatli Olalım!