Adamın biri ömründe ilk defa uçağa biner. Yanında şık giyimli bir beyefendi oturmakta ve kitap okumaktadır. Uçak biraz havalandıktan sonra adam sağına bakar, soluna bakar yapacak bişey bulamaz sıkılmaya başlar. Yanındaki adam ile sohbet etmek için birkaç laf atar lâkin adam oralı olmaz. Adam dayanamaz ve şöyle der: 

“Kitabı bıraksanız da biraz önemli konulardan konuşsak. Hem yolculuk muhabbetle daha güzel geçer der eskiler" der. 

Adam: “Peki ne hakkında konuşacağız?“ deyince “Atom hakkında konuşabiliriz meselâ” cevap verir. 

Adam tabletinden birkaç resim gösterir ve sorar adama; 

“Bunlar nedir?” Adam cevap verir: 

“At b.ku, eşek b.ku ve inek b.ku” Adam tekrar sorar: 

“Peki bunların içinde neler var bilirmisin? Adam “Nereden bileyim ki?" der. Adam yapıştırır cevabı: 

“Sende hiç bi b.ktan anlamıyorsun gelmiş bana atomu konuşalım diyorsun." 

Çağımızın en büyük hastalıklarından biri de herhangi bir konuyla alâkalı bilgi ve deneyime sahip olmaksızın yaptığımız rastgele yorumlardır. Oysa eleştiri yapmak öyle basit değildir. Bilgi ister, deneyim ister, tecrübe ister. Rastgele yorum yaptığımız en önemli konulardan biri de din konusudur. 

Tıp konusunu ele alalım mesela veyahut uzay bilimini. Haydi, bu konularla alâkalı konuşalım eleştiri yapalım desem çoğumuz apışır kalır öylece. Çünkü bu konularla ilgili bildiklerimiz bir kaç kelimeden öteye geçmez. Ama dinimiz İslâmla alakalı bi konu olduğu zaman hunharca fetvalar savurmaktan da geri durmayız. 

Birileri İslâmın kalesi olan bu güzelim ülkeye bizim bu can damarımız üzerinden hep saldırıyor. Bir takım medya organları, yazarlar da onlara maşalık yapıyor sürekli. Eğer biz bu mukaddes dinimizi güzel bir şekilde öğrenmezsek Fetö'nün kandırdığı gibi nice münafık kitleler bizi kandırmaya devam edecek, dilimiz, dinimiz ve tarihimizle zaten yarı yarıya kopmuş bağımızı tamamen koparacaktır. 

Malum yazarları ve televizyonları dikkatle izlersek hemen hemen her gün cımbızla bir dini haber seçerler subliminal bir sunumla bizi dinimizden soğutmaya ve uzaklaştırmaya çalışırlar. 

Yakın zamanda çıkarılan müftülerin nikâh kıymasına nasıl da tepki verdiklerini unuttuk mu? Ortalığı birbirine kattılar müftüler nikâh kıyamaz diye. Ama meşhur işadamı kendi öz yeğeniyle teknede sevişirken görüntülerini aşk diye bize yutturmaya çalışırlar. 16 yaşındaki Aleyna Tilki sahnede yarı çıplak göbek atar, şarkı söyler adı sanatçı olur. Bizde büyük bir zevkle izleriz. 

En son Diyanet İşleri Başkanlığımızın çocukların ergenlik çağı ile ilgili yaptığı açıklamaları çarpıtarak konuyu nerelere getirdiler. 

Ülkemizde erkekler ortalama 12, kızlar 9 yaşında ergenlik çağına giriyor. Ergenlik başladığı andan itibaren kişi artık Allah katında çocuk değildir ve sorumludur. Yani 5 vakit namaz, oruç, zekât ve hac artık farzdır. Günah ve sevapları sağ ve solundaki melekler tarafından amel defterine yazılmaya başlar. Yani onlar artık çocuk değildir. Buna isteyen iman eder isteyen etmez. Birilerinin görmezden gelmesi, başka yöne çekmesi bu gerçeği değiştirmez. Buluğ çağına girdikten sonra evlenebilirler demek illa evlensinler demek de değildir. 

Lütfen bu oyunlara ve tezgâhlara karşı uyanık olalım. Birileri bize iyi niyetliymiş gibi solumuzdan yaklaşır. Lâkin cehennemin yolları iyi niyet taşları ile dolu olduğunu da unutmamalı. 

“Onlara "Yeryüzünde düzeni bozmayın" denildiğinde, "Hayır, biz yalnızca ıslah edenleriz" derler.” (Bakara.11) 

Ve mekeru ve mekerallahi. Selâm ve dua ile