Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, önceki akşam Konya'da yayın yapan gazete ve televizyonların sahipleri ve yöneticilerini ağırladı. 

Köyceğiz Mahallesi'nde bulunan eski bir konak daha önce Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınıp restore edilmiş ve harap olup gitmekten kurtarılmıştı. 

Bu binanın Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınıp restore edildiğini biliyor ancak sadece dış yüzeyini görebiliyorduk. 

İçini de merak etmiyor değildik hani...

Toplantının Köyceğiz'de yapılacağını söylemişti belediyeden ilgili büyüklerimiz. Ancak bu binada yapılacağını da bilmiyorduk.

Hatta Konya'da bu binayı Tahir Akyürek'in kendisi için yaptırdığı, içinde özel çalışma ofisinin olduğu, özellikle haftanın belli günlerinde ve bazen akşamları gelip burada çalıştığı konuşuluyordu. 

Evet, burası Büyükşehir Belediyesi'ne aitmiş ama anlatılan, kulaktan kulağa fısıltı şeklinde yayılan 'Tahir Akyürek'in özel çalışma ofisi' tabirine de pek uymayan bir yer.

Yazıyı Tahir başkanın misafirperverliğine, Konya'daki birlik ve beraberliği her alanda olduğu gibi medyada da sağlamaya çalıştığına, özellikle 15 Temmuz sonrasında bu birlikteliğin en üst seviyede tutulması için özen gösterildiğine getirmeye çalışıyorum ama o tarihi binanın büyüsü beni halen etkisi altında tutuyor. 

Daha kapıdan içeri adım atar atmaz bu büyüye kapılıyor insan. 

Meram'ın akşam serinliği ile birlikte içeride doğa harikası diyebileceğimiz bir yeşillik karşılıyor bizi.

Bizim köyün eskileri bahçeye hayat der...

Hakikaten bu bahçede hayat var.

Çevremize dikkatle bakarken küçük adımlarla ilerliyoruz. Nasıl girdiğimi, hayatın toplantı yapılacağımız alanına ne zaman ulaştığımı hatırlamıyorum. 

Daha küçük adımlar atmaya çalıştıkça o büyü beni bir an evvel gideceğim yere götürmeye zorladı. 

Hani öncesinde de duvarın arka yüzüne duyduğum merak var ya, ne kadar yavaş ilerlemek istesem de gözüm daha fazlasını görmek istiyor. 

Bahçenin hemen girişinde bir pelit ağacı dikkatimi çekmişti. Tahir başkan binaya ilişkin ayrıntıları sohbet esnasında anlatırken, bu pelit ağacının yaklaşık 400 yıllık olduğunu söyledi. 

400 yıl, dile kolay...

Bahçedeki hayatı özetleyen bu pelit ağacının ortalama 400 yıllık ömrüne kim bilir neler neler sığmıştır. 

400 yıl öncesi 1600'lü yıllara tekabül ediyor. Osmanlı'nın en şanlı dönemlerini de, son dönemlerini de, yeniden dirilişi de, Cumhuriyetli yıllarda yaşananları darbeleri, muhtıraları görmüş de dile getiremiyordur bahçeye hayat veren bu pelit...

Allah pelite hayat vermiş, Allah'ın lütfu ile pelit de diğer canlıların yaşamasına vesile oluyor. Kovuğunda onlarca sincap yuvasının olduğunu, burada tam bir doğal hayatın olduğunu duyduğumda hayretim biraz daha arttı. 

Afrika'nın balta girmemiş ormanlarından, Torosların insan görmeyen zirvesinden bahsetmiyorum bakın. Bu bahsettiğim yer şehrin hemen orta yerinde. 

Saklı bir bahçeymiş burası. Restorasyon yapılırken de bu doğallığın bozulmamasına özen gösterilmiş. 

Binanın içine girmeyi de çok istedim ama bana nasip olmadı. Bulduğum ilk fırsatta burayı tekrar gezi ayrıntılı bir şekilde incelemek isterim açıkçası. 

Doğasıyla, doğallığıyla, havasıyla, mimarisiyle, dizaynıyla hayal edilen Konya'nın adeta bir motifini ortaya koyan bu binanın yukarıda da bahsettiğim gibi Tahir başkanın özel çalışma ofisi olmadığını anladık. Dahası, Tahir bey, burayı mevcut yapısının korunması ve zarar görmemesi kaydıyla halka açacaklarını da söyledi. 

İsabet olur. Her ne kadar girdiğimiz o kapının arkasında hayat bulmuş olsak da, insan nefesiyle beslenmeyen binaların kendiliğinden çürüyüp gittiğini de biliyoruz.