BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI SAYIN TAHİR  AKYÜREK'E AÇIK MEKTUP

Pazartesi sendromu ile sabah kalkıp tarihi bedesten çarşısındaki iş yerime gittim. Bedestenin o halini görünce içim burkuldu, bir garip duyguya kapıldım. Kolay değil tam tamına 50 yıl. 9 yaşından buyana bedestenin havasını solurum. Babam görmedi bu halini bedestenin! Görse, ne derdi bilemiyorum. Sağ olmuş olsa idi 80 yıl alacaktı bedestendeki varlığı, kısaca biz Altunel olarak 80 yıllık bedesten esnafıyız. Çocukluğumda daha renkliydi bedesten. Bayram önceleri, babam dükkânın önüne küçük bir tezgah açardı. Balon, çıtır pıtı, mantar satardık, okul mevsiminde ise defter kalem silgi iletki cetvel ve defter kabı için naylon satardık. Böylece okul ve bayram harçlıklarımız çıkardı. Çok renkli bir bedesten vardı. Tenekeciler, aktarlar, radyo teyp tamircileri ve satanlar, manifaturacılar, örgücüler, ip urgancılar, bir tarafta ayakkabıcılar, sarraflar ve seyyar satıcılar. Kimler yoktu ki! Bütün bunlar birer birer yok olurken tarihi canlandıralım diyen Belediye Başkanı tarihin dibine kezzap suyu döküyordu.

Halbuki tarihi Mısır çarşısı içi ve dışa bakan taraflarıyla üstelikte gıda maddesi satılan yerler olarak dışarıya tezgah açmışlar, yan tarafında çiçek ve canlı ev hayvanları satılan iş yerleri bütün renkliliği ile hizmete devam ediyor. Yine kapalı çarşı, tarihi Eminönü, Cağaloğlu, Babıali, Mercan, Sultanhamam, Çakmakçılar yokuşu sahaflar çarşısı bakırcılar çarşısı hep yüz yılların çarşıları buralar, Bursa'da kapalı çarşı ve etrafı, Gaziantep'te elmacı pazarı diye anılan, Konya'nın bedesten çarşısının kopyası gibi olan bu çarşılarda hep esnaf malının bir kısmını dükkanlarının önünde teşhir ederek satışlarına devam ederken Konya'da birden bire bir el suyu dikine akıtmaya çalışıyordu.

Sabah sabah neydi bu!  Aman yarabbim!! Yüzlerce zabıta, polis, sivil polis cadı avına çıkmış asık suratlarla, bedesten sokaklarında adeta terör estiriyor ve gövde gösterisi yapıyordu. Buraları biz yarattık edası ile sokaklarda, bir esnaf, küçük bir mal koysa da gününü göstersek. Bu ruh hali aslında belediye başkanın ruh halinin sokağa yansıyış biçimiydi. Seçim öncesi  paralel yapıyla dirsek temasında olanlar  onlara inanılmaz imarlarla rant kazandırırken Tayyip beye yapılan operasyonlara sessiz kalanlar, bugün güçlerini, bedesten esnafında denemeye kalktılar.

Meram yeni yol üzerinde ki kafe, restoran ve içkili mekânlar açılmasına müsaade ederken, imarlarının dışında kalan yerleri şeffaf örtü ile kapatıp kullanılmasına göz yumdular. Zaferde türkü barların onca ses kirliği ve kaldırım işgalinin arkasında dağ durdular ve hala da duruyorlar. O yerlerin bir haftalık cirosu bedestende ki üç metrekarelik dükkânın bir yıllık cirosuna denk gelir Sayın Başkan. Benim on santimlik, dükkânıma ait balkonuma koyduğum malı toplayıp götürmeye kalktı zabıta ekipleriniz. Hem de sakil ve hoyratça, meydan okurcasına. Bu neyin kini ve öfkesi Sayın Başkan. Senin zabıtanın, onlara gücü yetmeyince gariban insanlarda mı egosunu tatmin ediyor.

Siz de bizim gibi küçük esnaf çocuğusunuz. Yakıştı mı o muhterem insanın yetiştirdiği çocuğunun belediyesine. Olmadı sayın başkan, olmadı. Sizin gibi birinin başkanlık ettiği belediyeye bu hiç yakışmadı.

Tarihin akışını ara rejim belediyeleri bile değiştirmeye yeltenmemişti. Siz ki demokrasi havarisi bir partinin müntesibisiniz. O bedestenin, neredeyse tamamı sizin partinize oy verdi. Askeri vesayetin bile cesaret edemediği bu uygulamadan vazgeçin Sayın Başkan henüz vakit varken. Bırakın Bedesten böyle kalsın. Çiçekçisiyle, böcekçisiyle güzel! Oradaki oluşmuş renk cümbüşünü, soğuk hapishane duvarları gibi taş yığınına çevirmeyelim. Dışarıdan gelen turist sizin yaptığınız çok kaliteli olmayan taşlarınızın resmini çekecek değil. Oradaki renk cümbüşündeki ahengi ve renkliliği görüntüleyecektir. Bedestende ki  renk cümbüşü insanımızın içindeki, hayattan aldığı zevkin dışa yansımasıdır. Bu sizden önce de böyle idi, sizden sonrada böyle kalacak inşallah.

 Sizden önceleri de burada çok güçlü adamlar vardı. Onlar da sizin gibi esip gürlediler ama esamesi  okunmuyor şimdi. Konyalıya  sorun bakalım geçmişte kaç valinin kaç belediye başkanının, kaç garnizon komutanının ismini bilir. Ben iddia ediyorum, hele yeni nesil iki tanesinin bile ismini bilmez. Ama Mevlana, Şems, Hacıveyiszade'yi beş yaşındaki çocuklar bile biliyor. Neden onlar gönül yapıyor, siz ise gönülleri yıkıyorsunuz. Bırakın yüzlerce yıllık tarihi değiştirmeyi, pekiştirmek size düşsün.

Ahmet öksüz Konya'nın alt yapısını yaptı. Onu öyle anıyoruz.

Halil Ürün, tatlı suyu şebeke haline getirip,  Konya'nın bütün mahallerine dağıtıp su medeniyetimizi yaşattı. Onu da su gibi aziz ol diye anıyoruz.

Mustafa Özkafa, sanayii bölgeleri yollar  çözülemeyen kaçak yapılaşmayı imarlı hale getirdi onu da böyle anıyoruz.

Peki; Ya siz Başkan, onca yaptığınız yollar, kavşaklar, yeni imar alanları tarihi eserler ve camii restorasyonları ve bedesten tamiri. Bütün bunlarla anmaya hazırlanırken, “yaptıklarım gözükmüyor'' diye insanların iş yerlerini başlarına yıkan, yaptığı hizmetleri insanların başına kakan, Başkan diye mi anacağız.

Doğrusu sizi seven bir dostunuz olarak gönlüm razı olmuyor bu muameleye. Gelin bu hatadan dönün. Bu Tükürdüğünüzü yalamak değil, erdemli  bir davranıştır. Bu uygulamanızdan dolayı işlerimiz  durma noktasındadır. Böyle devam ederse birçok esnaf itibarını kaybedecektir. Bütün bunların müsebbibinin sizin olmanız beni  ne kadar kahrettiğini tahmin edersinizdir. Şayet bir nebze tanıyorsanız!   

MUSTAFA ALTUNEL