Bu millet,  sadece;

Partisi olduğu için;

İdeolojisi için,

İnancı olduğuna inandırıldığı için ,

Aşireti için,

Kavmi için,

Ailesi için,

Hemşerisi için,

Biat edercesine, fikri, düşünceyi, takvayı, millet menfaatini, devlet çıkarını dikkate almadan,  sorgulamadan, seçim yapmaktan çok çekti.

Bazen bir cemaat,

Bazen bir ideoloji,

Bazen de sadece partisi için hiç sorgulamadan yıllarca bir partiyi, bir lideri destekledi.

Bunu bir vefa olarak gördü, farklı düşünmeyi döneklik olarak algıladı ya da döneklik sıfatı ile itham edildiler.

Ama evin danası olmaktan başka bir yere gidemediler.

Ülkenin gelişmesinden  pay alamadılar ama sıkıntılara en çok onlar katlandılar.

Bazen destek verdiği lider ya da parti için bir çok sıkıntıyı, hakareti sineye çektiler.

Neden ? Sadakatten.

Belki partisine liderine sadık oldu ama memleketi ve vatanı hak ettiği gelişmeyi gösteremedi. 

Sadakat ile parti ve siyasi lider kendini güvene aldı ama seçmen olarak kendini hiçbir zaman güvende hissedemedi.

Hatta diyebiliriz ki asıl sadakat üstünlüğü olan değerlerimiz; vatanına, memleketine sadakati göstermeyi aklına bile getiremedi.

Belki de böyle olmaları birilerinin işine geldi.

Eğer bugün İngiltere’de yapılan araştırmada olduğu gibi; en zengin %1’lik kesimin serveti geri kalan %99’un servetine eşitse  bu taraftar oyununun , bu biat oyununun sonucu olsa gerek.

İnsanlar bu servet dağılımının dengesizliğini sorgulayamaz düzeye gelmek üzere.

Bu seçimde ilginç gelişmeler var. Biraz ümitlenmedim desem yalan olur.

Eskiden ülkemizde kararsız oy %15  seviyelerinde, taraf oylar % 85’lerde iken bugün tersi bir durumdayız.

Seçmenler mahalleden, ilçeye, büyükşehirlere kadar hala oylarını netleştirmedi.

Sorgulama,istişare dönemi devam ediyor.

Siyaset biliminde yüzer gezer oy da denen bu oy herkesin mitingine gidiyor, vaatleri projeleri inceliyor, televizyon ve gazetedeki tartışmaları izliyor. 

Sanki eskinin çantada keklik seçmeni yerine memleketin geleceğini her açıdan sorgulayan bir seçmenle karşı karşıyayız.

Kimse için tartışmıyor. Kavga etmiyor.

Seçimi kişinin kendi duygusal varlığından çok iradesi ile ilgili bir tercih olduğu hissi veriyor.

Liderlerin duygusal konuşmalarından çok içeriği, tavrı dikkate alıyor.

Yani bu seçim sürprizleri içinde barındırıyor.

Yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin zorunlu kıldığı seçim öncesi ittifak ve dayanışmalarla çözüm arayışının yoğun yaşandığı bir seçim dönemi yaşıyoruz.

Bu durum uzlaşma kültürünün de toplumda yaygınlaşmasının önünü aştı.

Gelecek seçimlere çok daha ilginç dayanışmalara şahit olacağız.

Seçim öncesi toplumsal istişare ve danışmaya dönüştü.

Rakip parti liderlerini takdir edenler, beğenenler, başka bir ilde olup da beğendiği bir aday bizim ilimizde olsa oy verirdim diyenler, akılcılığın ve estetiğin siyasetimize girdiğini gösteriyor.

Bu tavır siyaset insanlarını  daha ılımlı, akılcı, estetik tavırlara yönlendiriyor.

Elbette bunun toplumun faydasına çok olumlu yansımaları olacak.

Toplumda ortak akıl basamak, basamak bir merdiven misali bizi muasır medeniyet seviyesine götürecektir.

Bu seçimde en çok duygusal hırslı insanlar kaybedecek.

Hakaret kaybedecek.

Bir birine el uzatanlar kazanacak.

Çünkü;

Meşveret, istişare, dayanışma, akılcılık, zarafet bizim hem inancımızın gereği hem de milletimizin töresinin gereği.