Ahilik, temelleri 13 yüzyılda Kırşehir’de atılmış olan ve daha sonra tüm Anadolu, Balkanlar ve Kırım’a yayılan; toplumu, birçok yönden etkileyen Türk kültürüne özgü bir oluşumdur. Türk toplumunu yapısında adeta kurumsallaşan ve önemli bir yer edinen, topluma yön veren ve etkileri günümüze kadar ulaşan Ahilik şüphesiz ki incelemeye değer bir konudur.

Asıl adı Mahmud, takma adı ise Nimetullah olan Ahi Evran 1236 yılında Horasan’da doğmuştur. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran ,başlangıçta bir demircinin yanında çalışmaya başlamış, daha sonra ise debbağlık (dericilik)sanatına girmiş ve bu sanat kolunun gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Kayınpederi olan Evhaddin Kirmani ile Anadolu’ya gelerek Kayseri’ye yerleşen Ahi Evran, Moğol saldırısı yüzünden Anadolu’ya gelen esnaf, sanatkâr ve tüccarları, geniş bir teşkilat şeklinde ve fütüvvet name adı verilen tüzüklerde yer alan kurallar çerçevesinde birleştirmiştir.” Osmanlı Devletinin kuruluşunda da önemli hizmetleri olan Ahi Evran, 1329’da 93 yaşında ölmüştür. Kabri Kırşehir’dedir.

Ahiliğin kuruluş amaçları; 

Doğudan, Asya’daki büyük ve uygar Türk şehirlerinden gelen çok sayıdaki sanatkarlara kolayca iş bulmak, yerli Bizans sanatkarları ile rekabet edebilmek , tutunabilmek için yaptıkları malların kalitesini korumak, üretimi ihtiyaca göre ayarlamak, sanatkarlarda sanat ahlakını yerleştirmek, Türk halkını ekonomik yönden bağımsız hale getirmek, ihtiyaç sahibi olanlara her alanda yardım etmek, ülkeye yapılacak yabancı saldırılarında devlet silahlı kuvvetleri yanında savaşmak, Türklük şuurunu; sanatta, dilde edebiyatta, müzikte gelenek ve göreneklerde milli heyecanı yaratıp ayakta tutmak

“İşte Ahi Evran Türk halkının ekonomik durumunu yükseltmek, Türk halkına, başkasına el açmadan, alın teriyle, şerefle yaşamanın yollarını onları, sanat ve meslek sahibi yaparak göstermek aynı zamanda onları, dini hisler sömürücüsü çıkarcıların sarkıntılıklarından da kurtarmak istiyordu. O, işe debbağ, ayakkabıcı ve saraç esnafını toplayıp örgütlemekle başladı.

Üstün becerisi, ahlaki sağlamlığı ve hakseverliği ile büyük bir şöhret ve saygı topladı. Kurduğu örgütün başkanı “Ahi Babası” oldu. Bir süre sonra 32 kola yarılan deri işçiliği, zamanla Anadolu’da, Balkanlar’da ve Kırım’da gelişmiş, geniş bir örgüt haline gelmiştir.

Ahiliğin ortaya çıktığı dönemde Anadolu da, Moğol saldırılarının etkisi ile ortaya çıkan kaos ortamı, birbirleriyle sürekli çatışma halinde olan gruplar söz konusuydu. Anadoludaki bu karışık ortam aslında köklü bir toplumsal değişimin başladığının da göstergesiydi. “Sosyo–ekonomik ve kültürel açıdan toplumda köklü değişimlerin meydana gelmesi karşısında, toplum bireylerinin farklı tepkiler göstermesi doğaldır. Ahi birlikleri de böyle köklü toplumsal değişimin yaşandığı dönemde, çatışma halinde olan grupları uzlaştırmak, zayıflayan aşiret bağlarının yerine yerleşik hayat şekline uygun, koruyucu değerler koymak, Bizanslılara karşı Müslüman –Türk menfaatlerini korumak ve toplumun huzurunun sağlanmasına yardımcı olmak amaçları ile kurulmuştur.

Bir başka açıdan ahiliğin amacı “insanların dünya ve ahrette huzur içinde olmalarını sağlamak ve bunun yanı sıra anayurtlarından kopup gelen Türklerin, yeni yurtları olan Anadolu da farklı dil, din ve geleneklere bağlı yerli halk arasında,sanat ve ticarette etkin faaliyet alanı kazandırmak olmuştur.