Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103. Yıldönümünde Afrin özgürlüğünü kazandı. Düşmanlardan ve teröristlerden arınan Afrin, Afrinlilerin olmaya devam edecek. Bu zafer, her şeyden önce ulusal güvenliğimiz, milli birlik ve bütünlüğümüz açısından büyük bir kazanım sağladı. Afrin’de kazandığımız zafer, özellikle uzun yıllardır ülkemize yönelik yapılan saldırılara verilmiş en iyi cevap oldu. Bu zafer uzun yıllardır içimizde bulunan Çanakkale ve 15 Temmuz ruhu ile kazanıldı. Şehitlerimizin ve gazilerimizin kanları yerde kalmadı. İlk önce şehitlerimizin ruhu şad olsun.

Türkiye'yi bu yoldan alıkoymak için çok çabaladılar. Hani şu 5 yıldır bize dört koldan saldıranlar!
Önce soldan yanaştılar, tehditler ettiler. Güya diplomatik müzakerelerde "Afrin'e girmeye kalkarsanız bunun bedelleri olur" dediler. Eskiden olsa "peki'" deyip kafamızı önümüze eğip çıkardık. Ama şimdi başımız dik! Sadece masadaki temsilcilerimizin değil, sokaktaki vatandaşın da başı dik. Tayyip Erdoğan da işte bu özgüvenin siyasetteki temsilcisi. Tam da bu nedenle Türkiye tehditlere kulak asmadı, yolundan geri dönmedi. Zeytin Dalı Harekâtı başlatıldı.

Harekât başladıktan sonra bu kez sağdan yanaştılar, çeşitli tekliflerle aklımızı çelmeye çalıştılar. "Afrin şehir merkezine girmeyin de..." diye başlayan ve boş vaatlerle devam eden cümleler kurdular.
Eskiden olsa ilk vaatte kanar, operasyondan geri adım atardık. Atmadık, ilerledik.
Biz ilerledikçe kara propaganda makineleri işlemeye başladı. Batı medyasındaki PKK ve FETÖ destekçisi isimler akla hayale gelmeyecek yalanlarla Türkiye'yi, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, Özgür Suriye Ordusu'nu karalamaya çalıştılar.1984 Erzurum depreminden, Hama katliamından görüntüler eşliğinde Afrin'de siviller katlediliyor algısı yaratmak için uğraştılar. Oysa bu süreçte PKK Afrin'de birçok sivili katletti. Şehir merkezinde birçok aracı, pek çok binayı ateşe verdi. Sırf Batı medyası "Türkiye sivil yerleşim birimlerini, hastaneleri vuruyor" haberlerini verebilsin diye. Fakat Türkiye bu kez sadece askeri operasyonu değil, kendisine dönük algı operasyonlarını da başarıyla yönetti. İHA'ların sahadan çektiği görüntüler PKK'yı da onun destekçisi FETÖ'yü de, her iki terör örgütünün Batı'daki hamilerini de ele verdi. Bütün dünya PKK'nın sivil halkı nasıl canlı kalkan olarak kullanamaya çalıştığını, ne denli kalleş bir terör örgütü olduğunu gördü. Afrin zaferi sadece Türkiye'nin ulusal güvenliği için bir imkân oluşturmadı. Aynı zamanda Suriye'deki dengeler de bu zafer sonrasında yeni bir hal aldı. Dahası Türkiye Ortadoğu bölgesinin daha da dikkate alınması gereken bir aktörüne dönüştü. Bunun ne anlama geldiğini önümüzdeki günlerde daha iyi göreceğiz.