Bana doğru olmamı söyleme dedi çocuk…

Önce sen iyi, doğru, güzel ol. Söz gırtlaktan içeri girmezse buhar olur. Buharın sesi yoktur ki duyulsun. 

Ben yalan söylersem “hayat bir deneme yanılmadır”; “hayat yaşayarak öğrenilir”, “hayat biriktirdiğin tecrübeler bütünüdür” sözlerini doğrulamış olurum. Önce hata yapar öğrenir sonra kendimi düzeltme yoluna giderim. Fakat sen, hem de gözlerimin içine baka baka yalan söylersen, kaybedeceklerin çok olur. Önce benim gözümdeki itibarını kaybedersin sonra kendininkini; bu emri verenin (cc) ve dahi ilk uygulayanın (sav) nezdindeki değerinden ve heybende biriktirdiğin nirandan bahsetmiyorum bile…

Öteden beri en etkili nasihat yaşayarak, hayata geçirerek, “model” olarak verilendir. Bilmez misin? Elinde tütün çubuğuyla çocuğuna ondan uzak durmasını söyleyen bir babaya “sen latife yapmayı gerçekten seviyorsun” denir ancak. Bu, “dediğimi yap, gittiğim yoldan gitme” diyenin hali gibidir. 

Hani o sözlerine çok değer verdiğin, uymaya azami gayret!  sarf ettiğin Kainatın Güneşi var ya misal;

-Şaka da olsa yalan söylemeyiniz. Sözünü sadece zikretmekle kalmamış, birçok kez kendi latifelerinde uygulamak suretiyle somutlaştırmıştır.

 Sense her vesile ile onu zikretmekten çekinmezsin ancak iş yaptığını uygulamaya gelince…

Büyüyünce hatalar hata olmaktan çıkmıyor azizim. Özellikle de sen bir çocuktan değil birçok çocuktan mesulsen; hocayım, öğretmenim, önderim diye geziyorsan ortalıkta; vebalin daha ağır bilesin. Öyle “dayarım sırtımı devlete; nasıl olsa adımın başına konmuş bir öğretmen ibaresi var; istediğim gibi at koştururum, kimse de bana karışamaz” diyemezsin. Dedirtmezler! Çekirge gibi sıçraya hoplaya kendini ele verirsin.

Sen öğretmen olarak toplumdaki başıbozukluğu giderme çabasında olmaz, üstüne bir de bozuk algıyı doğruymuş gibi destekler görünürsen bilinçsiz yığın neler yapmaz? Hey hat ki canım ülkem bugüne kadar ehil olmayan makam sahiplerinden çektiğini kimseden çekmemiştir!

Mevzu dönüp dolaşıp eğitim sistemindeki aksaklıklara geliyor. İnsanı eğitmek en başta gelen derdimiz olmazsa adım başı İHL açsan ne fayda!

Mesele okul açmak değil ki. Mesele kaliteli öğretmen yetiştirmek; mesele adam gibi adam yetiştirmek… Mesele o okulları ilim irfan yuvası haline getirebilmek.

Zannımca toplumun geneline hâkim şekilcilik, dış ile uğraşma –kabuğa takılma- ve ufak tefek, önemsiz birkaç ayrıntıdan öte gitmeyen din bilgisi…  En önemlisi de “kendini yeter görme”, bilgisinden emin olma ve kendini yeni bilgilere kapatma gafletine düşmek en büyük yanlışımız. 

Hoşgörüsüzlük, bana necilik, boş vermişlik, neme lazımcılık; adına ne dersek diyelim memleketi fersah fersah geriye götüren hadiselerdir. Hâlbuki Koca Akif bir şiirinde bakın nasıl sesleniyor:

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! 
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Bu memleket geçmişte olduğu gibi günümüzde de nice Akifler yetiştirecek kudrete sahiptir. Ne diyelim yazarın işi yazmak ve geleceğe dair umut beslemek. Umutların kırlarda açan çiçeklere dönüşmesi dileği ile…

Ayrıca bu vesile ile Milli şairimiz, üstat Mehmet Akif Ersoy’u ölüm yıl dönümü olması hasebiyle derin saygı, hürmet ve rahmetle anıyorum…