Hızla büyüyen bu örgüt sağ ve sol tüm hükümetler ile uyumlu olmasına rağmen 28 Şubat'ın yaşandığı  Erbakan hükümeti ile anlaşamadı ve hükümetin yıkılmasında da  önemli rol oynadı .Örgüt Devletin her kurumuna sinsice sızmıştı .En çok sızdığı yerlerden biri de Diyanet İşleri Başkanlığı olacaktı .Kutlu doğum haftası çıkarılarak peygamberin hayatı ve yaşamı sulandırılacak ,Cuma hutbelerinde okunan “Allah katında tek din İslam’dır” ayeti hutbeden çıkarılacaktı. Bu ayetten AB ve ABD ülkeleri rahatsız oluyordu. Eski ABD Büyükelçisi Eric Edelman’ın, o yıllarda Diyanetten sorumlu Bakan Mehmet Aydın’a bir mektup yazıp, söz konusu ayetin hutbeden çıkarılmasını istemişti . Skandal düzenleme Din İşleri Yüksek Kurulu’nun hazırladığı yeni “Hutbe Değerlendirme Kılavuzu” ile ortaya çıkacaktı . Bütün müftülüklere gönderilen ve hutbe dualarının yeniden düzenlenmesine ilişkin kararları içeren kılavuzda, bugüne kadar her Cuma namazında okunan Ali İmran suresi 19 Ayeti, “Allah Katında tek  Din İslam’dır” ayetine yer verilmedi. Yeni düzenleme doğrultusunda artık imamlar Cuma hutbelerinde söz konusu ayeti okuyamayacak. Kılavuzda bu ayetin yerine “Tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir” Hadis-i Şerif’i okunacaktı .Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın'ın bu gibi hareketleri bir sonraki seçimde Tayyip Erdoğan tarafından yeniden seçilmemesine neden olacaktı .

Mehmet Aydın 23 Nisan 2000'de Samanyolu Televizyonunda yaptığı konuşmada şöyle diyordu ;

''AB ile ilişkilerimizde bazı esneklikler göstermemiz lazım .Avrupa Birliği'ne gireceksek ona göre düzenlemeler yapmamız şart .Mümtehine suresi 10. Ayette geçen '' Bu kadınlar o inkarcılara helal değildir ''diyor . ''Eğer Avrupa Birliğine gireceksek bu ayeti onlara  izah edemeyiz .Mümin kadının Hristiyan erkekle evlenemeyeceğini söyleyen bu ayet batıda sıkıntı doğurur .Bunu gidermek lazım .'' diyecekti .Başka bir konuşmasında ise ;

''Kitap ehli ile diyaloğa giderken onlara ;''Sizin dininiz yanlış ,muharref demeyeceksiniz .Ben batıya gittiğimde onların mabedine giderim ,çok da haz duyarım '' diyecektir.(Harun Çetin ,AkademiDergisi.com)

''Öteki dinler büsbütün batıl dinler değildir .Onlarda da bir gerçeklik payı vardır '' (II. Din Şurası tebliğ ve müzakereleri c.2 s341)

O günlerde Abant'ta ilahiyatçıların da katıldığı toplantılar yapılıyordu .Fethullah Gülen  toplantıya şu mesajı gönderiyordu ;

''Vahye dayalı hayatın her alanını kuşatan İslâmı tehlikeli ve milli birliğe zarar verici buluyorum '' . Daha sonra 10 Şubat 1998 tarihli zaman gazetesinde yer alan mektubun başında şöyle diyecekti ;

''Pek muhterem Papa cenapları ;

Papa 6.Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan dinler arası diyalog için Papalık konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz .Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz .En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazi yardımlarımızı sunmak için size geldik .İslâm yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır  '' diyecektir .

Daha 28 Şubat sürecinde fark etmişti Erdoğan bu sinsi hareketin ne denli tehlikeli olduğunu .Muhtemelen Rahmetli Erbakan hoca ile de danışıklı dövüş kuralını uygulamıştı belkide .Bu derin yapılanmanın devletin iliklerine kadar sızmakta olduğunun farkındaydı  .Her şey karmakarışıktı .Kolay değildi mücadele .Faili meçhul cinayetler ,terör ,hak ve eşitlik ihlalleri gibi çözülmeyi bekleyen bir sürü sorun vardı .En çok içini yakan problemlerden biri olan başörtüsü sorunuydu. Bununla  ile ilgili kendisine mikrofon uzatıldığında ''başörtüsü öncelikli sorunumuz değil '' diyecekti . Dahası BOP eş başkanı olmayı kabul edecekti . Çok zeki bir ve stratejik bir lider Tayyip Erdoğan .Yapacaklarını asla kimseyle paylaşmaz adeta Fatih Sultan Mehmed'in ''yapacaklarımı sakalımdaki kıllardan biri bilse koparır atarım '' anlayışıyla hareket ediyordu .Kimin ne olduğunu bilmediği için stratejik şekilde zemini oluşturuyor ,fazla boş konuşmuyor sonra sorunu zamanı gelince de adeta taşı gediğine koyarcasına  çözüyordu .Nitekim başörtüsü sorununu da öyle yaptı. Zaman ve imkânı oluşturup adeta  tereyağından kıl çeker gibi bu sorunu kurmuş olduğu Ak Parti’nin  sekizinci yılında çözecek ve kimse en ufak itiraz dahi edemeyecekti .

Geçmişte bu harekatın kapı kapı dolaşarak HDP'ye oy devşireceğini ,Fethullah Gülen'in aslında Yahudi ve Hristiyanlık adına çalışacağını söylesek herhalde bize en şiddetli tepkiyi gösterirlerdi .Ama bu gün geldiğimiz noktada hizmet hareketinin HDP veya CHP adına kapı kapı oy devşirdiğine ,onlarla kol kola olduklarına hepimiz şahit oluyoruz  .

Fethullah Gülen 20 ağustos 2016'daki konuşmasında şunları söyleyecekti ;

 "Haçlı'nın ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir. Çünkü sizinle onlar arasında kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar sizin kadınınıza kızınıza ilişmezler. Mabedinize ilişmezler. İlişmemiş Haçlılar." 

Lâkin bu gün geldiğimiz noktada bu konuşmayı es geçtik hepimiz .Sanki birileri bizi başka yönlere yönlendiriyordu .Suriye'li mülteci kardeşlerimiz üzerinden yapılan propagandalar ,adalet yürüyüşleri adı altında yönümüzü başka taraf kaydırıp gerçek düşmanla uğraşmak yerine kendi kendimizle sürekli ettiğimiz kavgalar … Ne dersiniz acaba 15 Temmuz başarılı olmasa bile gerçek  amacına ulaştı mı acaba ? 

Yazımızın devamında yarın buluşmak dileğiyle ..Selâm ve dua ile ...