Acıya dost olunur mu?

Adı üstünde acı işte!

Acı veriyor, canımızı acıtıyor!

Acıyı yaşamamış olanımız yoktur her halde!

Acır! Acır. Acırız!

Üzülürüz, gözyaşları dökeriz! 

Acıyı paylaşırız! Paylaştıkça azaldığına inanırız! Toplumca birbirimizi rehabilite ederiz! 

Acıyı, yaşayanın gönlü alır, Acı veren konuyu konuşuruz... Suçluları buluruz... Nedenleri tespit ederiz!

En analitik düşündüğümüz anlar, acılı anlarımızdır, aslında! İlk anda olmasa da hemen akabinde o acının tarihi ile beraber masaya yatırırız! Her kesin anıları vardır, o acılarla!

Elimiz kesilir acır,

Yüzümüz yanar acır! Benim de yüzüm yanmıştı! Çok acımıştı... Tedbirsizlik;  içinde önceden benzin bidonuna mazot çekerken yanımdaki arkadaş çakmakla kontrol etmişti, bidonu! 1970'li yıllar akaryakıt kıtlığında...

Mesela evimiz yanar! Ailemiz yanar... Ailecek canımızı acıtır.

Depremler acıtır, mesela... Toplumun milyonlarcasını sarsar..Toplumun top yekun canı acır..Şehirler, meskenler, aileler yok olur!

Yetimler bırakır... Öksüzler bırakır! 

Bir uçak düşer! Bir dünya üzülür acı duyar!

Ya madenler, her yıl yüzlerce insan yerin altında kalır! Hepimiz üzülürüz de, en çok aileleri üzülür... Onlar biz sıradaki acıyla ilgilenirken acıyı yaşamaya devam ederler!

4 Aralık dünya madenciler gününde hepimiz madencilerin gününü kutladık! Dün 4 Aralık'tı bugün 5 Aralık! Sıradaki kutlama gelsin! Kutlayınca acı bitti mi? Acı dillenmedi bile!

3 Aralık da Dünya engelliler günü! 1993 'ten beri etkinliler yapılıyor, farkındalık meydana getirilmeye çalışılıyor da biz ruhumuzdaki engeli kaldırabilsek daha hızlı fark edilecek!

Hele ülkemizin yaşadığı terör acısı! On yıllardır ülkemizin baş belası! Sadece bedenimizi, cebimiz acıtmıyor... Sadece vücudumuzda iz bırakmıyor!  Ruhumuzun en derin köşelerine çöreklenen bir yılan gibi! Toplumsal genleri değiştiriyor!  Kin nefret tohumları ile geleceğin büyük nifaklarının tohumunu ekiyor!

Veya göçler! Milyonlarca insanın yerinden olması! Göçerken yolda, denizde telef olması!

Onlar telef olurken medeni dünyanın davranış şekli! İstanbul'da lüks mağaza açılışında lüks mal alacağım diye birbirini ezen onursuzlardan ne farkları var! Bölge enerjisini ele geçirmek işçin birbirinin çiğniyorlar... Neredeyse her gün menfaatler el değiştiriyor! İnsanlık ayaklar altında.

Telef olması derken, Bir Ahıskalılarımız var ki; 15 Kasım 1944'te Ahıskalılar Ahıska sürgünü ve soykırımını yaşamış, 6260 kilometrekare büyüklüğündeki Türk yurdu Ahıska'dan mallarına mülklerine el konularak, 120 bine yakını hayvan trenlerinde Orta Asya ve Kazakistan çöllerine sürülmüştü. 17 bini çocuk olmak üzere 30 bininin ölümü ile sonuçlanan Stalin soykırımını unutmak mümkün olmayacaktır. Bu gün sayıları 500 bine yakın Ahıskalı'nın sorunu millî bir dava haline gelmiştir. Tarihimizde bilinmesi gereken unutulmaması lazım olan önemli acılarımız.

Özbekistan'da dostum Ahıska Türkleri liderlerinden Cesim Eke'den dinlemiştim! Kazakistan'da Türk mahallerinde dostlarımdan dinlemiştim! Bir hikâye ama acısı bitmeyen bir hikâye!

Trende sürgüne gönderilen Türkleri; bir koyun gibi, ölen kim varsa, kim hastalanırsa, trenden aşağı atıyorlarmış! Telef olmuş hayvan gibi!

Şimdi bakıyorum da Putin ve ekibi Stalin gibi olmasa da, Türkler mevzu bahis olunca! Gözü döndü! Ne yapacağını şaşırdı!

Çanakkale'de, Bize yapılmaya çalışılanlar şimdi orta doğuya yapılıyor! 

Anadolu'yu işgal şekli şu anki Suriye'de yapılanlardan fakı var mı?

Acı, bir insanın, toplumun, insanlığın yara yapan iz bırakan, kırıcı, yakıcı, yıkıcı üzüntü verici olayı!

Acı, hayatımızda ne kadar içimizde, ne kadar bize yakın! Ne kadar biz değil mi?
Onu ne kadar tanırsak, ne kadar iyi analiz edersek, ne kadar yakın olursak onu ne kadar derse çevirebilirsek acı o kadar bize yol gösterici olur!

Onu kanıksarsak, çabuk unutursak, tekrar tekrar başımıza gelmekten bıkmaz! Her defasında yeni izler bırakarak ayrılır!

Nasıl bir çocuk eli yanınca sobaya elini bir daha değmez; belki de bir çocuk saflığında ve dikkatinde ders alırsak acı yaşamımızdan o kadar uzak olur!

Ders alınmamış, depremlerimiz, ders çıkarılmamış maden kazalarımız, ders çıkarmadığımız trafik kazaları, 

Acıya dost olalım! Tanıyalım bir daha karşılaşmamak için... Bütün gelişmiş ülkeler acıları tecrübeye, tedbire dönüştürmüş! Almanya kömürden, Amerika petrolden ulusal iş güvenliği kurallarını, yasalarını oluşturmuş.

Acıyı bize gibi dost kabul edip tekrar tekrar yaşamayalım!

Acıyı çabuk unutup, onu tedbire çevirememe, dersler çıkaramama engelini aştığımız gün;

Yaşamımızdaki acıları hafifletmiş olacağız.

Sadece birey mi, biz mi? Hayır...

Bütün insanlık çekilen acılarla samimi şekilde yüzleşmeli, ikiyüzlülükten vazgeçmeli...