Var oluş ile yok oluş arasında, ince eleyip sık dokuyan bir varlıktan bahsediyorum. Bir zamanların en zeki varlığı...

Hayatı daha kolay hale getirmek için birbirinden türlü fikirler yürüten... İcraatları ile göz ve gönül dolduran... 

Ne mi oldu onlara? Kim bilir!

Düşünceler diz boyu...

Küçük bir yazı okumuştum orada şöyle der; “Nasıl ki doktorlar yere yığılan bir insan gördüklerinde ‘açılın ben doktorum’ deyip müdahale ediyorsa, öğretmenler de cahil bir insan gördüklerinde anında müdahale etmeli. Öğretmenlik mesleği bunu gerektirir.” 

Bu küçük yazıyı okuyup da düşününce, öylesine kutsal bir mesleğin; “açılın ben düşünce doktoruyum” diye müdahale etmesi ne hoş ve yerinde olurdu. Belki de bu sayede herkes ağzından çıkan her kelimeye dikkat eder ve haddini bilirdi. 

Eğitim bir toplum için kutsal şeylerin en başında gelir. (Bence) Ki bizim iman ettiğimiz dinin ilk emri de bu doğrultudadır. Bu konuya yollarımız sürekli çıktığı halde; nedendir bilinmez öğrenmekten ve okumaktan hep kaçmaktayız. Daha doğrusu, her şeyi öğrendiğimiz zannından kurtulamıyoruz. 

İnsanoğlu her daim yolda olan bir varlıktır. Bunu belirten bir hadiste şöyle buyurulmuştur; “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış.” Sürekli icraat halinde ol ve her daim öğren.

Eğitim sistemimiz süper bir durumda olsa da!!!

Tabii başrolde öğretmenler bulunmakta. Öğretmen yani öğreten, zihninden güzellikleri sunan kişi... Minik bedenlerin, hayatın çakıllı sokaklarında yavaş yavaş apalarken, ellerinden tutan ve onlara düzgünce yürümeyi öğreten... 

Bir kelamın koca bir ömre yansımasını sadece bu meslekte görebiliriz. Su akar yolunu bulur da onun akacağı yerin oluğunu açmak da muazzam bir hadise... Öğretmen bile öğreten kişi olduğu halde başka hayatlara dokundukça kendisinin birçok şeyi atladığını ve yeniliklerin farkına vardığını anlar. 

Hayat şaşılacak hadiseler silsilesidir. Oldum dersin de bir de bakarsın minicik bir olay üst üste diktiğin legolarını alt üst eder. Sil baştan yeniden inşa etmek zorunda kalırsın. Hayallerin, umutların hiçbir zaman olduğu yerde kalmaz. Birini bitirip, diğerine yolculuk etmekle bir ömür miktarı devam eder durur insanoğlu. Ya vazgeçer ya da hedefine ulaşabileceği şeyler hayatına dahil olduğu için o hayal serüveni biter.

Hayatın düşünce doktorunun kitaplar olduğunu düşünüyorum. Sadece onların karşısında medet umar gibi sus pus olup dinliyoruz çünkü. Diğer türlü bir kişiye müdahale edecek olunsa, bazılarının tepkisi hoş olmayacaktır haliyle... 

Herkesin ömrü boyunca düzenli aralıklarda düşünce doktoruna gidip muayene olmasını şiddetle tavsiye ederim! En kötü hastalık insanın beyninde başlayıp, diline dökülendir. Bir süre sonra bunun tedavisi yalnızca kişinin kendisi ile olur. Kitaplardaki cümleler ise en iyi organik antibiyotiklerdir. 

Oku, okut, okuyalım. 

Oku ki filizlensin zihnindeki hayallerin,

Oku ki, dallanıp budaklansın umutların, 

Oku ki çiçek açsın düşüncelerin,

Oku ki meyvelerini versin; kurduğun her cümlende, kelimelerin.

Selam ve dua ile... Kitaplarla kalın yazı dostlarım.