Türkler tarih boyunca bulundukları coğrafyaya sığmamışlar ve devletsiz de yaşamamışlardır. Dün olduğu gibi bugünde BÜYÜK TÜRKİYE  ülküsü ile hareket etmektedir.Her ne kadar içimizdeki beyinsiz etkili (?) tayfa yapılan yardımların ne anlama geldiğini anlamakta zorlansa da Türkiye hedefine emin adımlarla ilerlemektedir.

Balkanlar,Kafkaslar,Karadeniz,Ortadoğu ve Afrika hep ilgi alanımızda olmuştur.Bu dünde böyleydi bugünde böyle.

Türkiye salgın sonrası ,birliklerin,paktların hatta sınırların bile değişeceğinin hesabını yapmak durumundadır.O yüzden muhalefetin tüm eleştiri,hakaret ve provokasyonuna rağmen kendinden yardım isteyen herkese gücü nispetinde yardım etmektedir.Salgından istifade etmenin emperyalist düşünce olduğu bilinci ile hareket etmektedir.Bu hareket Türkiye’ye bakış açısını olumlu etkilemektedir.Türkiye uzun zaman önce kaybettiği dostlarını kazanma çabası içindedir.

AB’nin dağılma ihtimalinde 13 ülkenin doğrudan ticaretini geliştirmeyi istediği tek ülke Türkiye’dir. Bu, ekonomiye 165 milyar dolar ilave demektir.Petrolün 18 dolara düştüğü düşünülürse “YERLİ VE MİLLİ” sanayimizle,dinamik ekonomimizle,dış ticaret açığımızı kapatacak yenilenebilen enerji yatırımlarımızla,savunma sanayimizle,Dünyanın her yerinde aynı anda birkaç operasyon yapma kabiliyetine sahip ordusu ile,Dünyaya ders veren sağlık sistemi,sağlık yatırımları,fedakar sağlık personeli ile,Çeşitlendirilen tarımı ile,Petrolün gözden düşüp,suyun stratejik önem kazandığı bu günde akarsularımız ve barajlarımızla; Bir buçuk kutuplu dünyada yeni bir kutup olarak yerini alacaktır.

COVİD-19 Pandemisine  rağmen Büyük Amerika,Büyük Almanya,Büyük Rusya,Büyük Çin ve Büyük İsrail söylemlerinin daha bir yüksek sesle dillendirilmesinin nedeni nedir?

CORONO salgını göstermiş ki Tarihte üçü İmparatorluk 16 devlet kurmuş bu milletin 800 bin kilometre kareye sığamayacağını ,mazlum insanların umudu olduğunu, Türkiyesiz hiçbir sorunun çözülemeyeceği,ve hiçbir masanın toplanamayacağı..

Cumhurbaşkanının, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Keneşi-Türk Konseyi) ile virüs münasebeti ile telekonferans yöntemi ile toplayarak , "Allah'ın izni ile bu savaşı elbette kazanacağız.

Ardından da yeni bir dünya gerçeği ile karşı karşıya kalacağız. Salgın sonrası için de hazırlık yapmalıyız. Sağlıktan ticarete, ekonomiden toplumsa psikolojiye, gelişmelere bütüncül şekilde yaklaşmalı, iş birliği alanlarını tespit ederek gerekli adımları atmalıyız "diyerek ön alması BÜYÜK TÜRKİYE idealinin pratiğidir.

“EMPERYALİST İNGİLİZ VE FRANSIZ'LARIN TÜRKİYE'Yİ PARÇALAYAN SEVR PAÇAVRASINI YIRTIP ATTIK. İSLAM COĞRAFYASINI PARSELLEYEN SYKES-PICOT TARİHE GÖMÜLDÜ. CORONA SONRASI İNŞALLAH BÜYÜK TÜRKİYE HAREKETE GEÇECEK.TARİHE BAKALIM. GELECEĞİ BİZE GÖSTERİYOR..”

*****************     

Cumhurbaşkanı ve ekibi salgın sonrasının planlamasını yaparken bizim evlere şenlik muhalefetimiz ise komiklik yaparak bir nebzede olsun güldürmeyi başarıyorlar. Şehrindeki Avrupa’nın en büyüğü olan şehir hastanesini görmezden gelip fuar için yapılmış hangarı paravanlarla bölerek “SAHRA HASTANESİ” yaptım diye “KABİLE DEVLETLERİNİ” bile kendine güldürmüştür.

Devletin; Kardeş olmanın,millet olmanın,devlet olmanın temelini oluşturan yardımlaşma kampanyasını önce,  “DEVLETİ SOYDUNUZ,TALAN ETTİNİZ,ÜLKEYİ MUHTAÇ HALE GETİRDİNİZ!” Diye çıkıştılar.Kimse ciddiye almayınca,rol çalma yarışına giriştiler. 

Belediyeler marifetiyle alternatif  yardım kampanyası düzenlemeye kalktılar. Din ve dindarlık kelimelerini duyduklarında tüyleri ürperenler,Okullarda zorunlu din dersi veriliyor diye tepinenler, Yasaya toslayınca da hakkımda soruşturma açıldı diye istismara başladılar. HAYIR,ZEKAT FİTRE  dilenmeye başladılar.

Alıştılar;

Mütedeyyin insanların manevi duygularına baskı yapıp gemilerini yürütmeye..

 Alıştılar;

“Memlekette bu kadar aç varken niye Hacca gidiyorsunuz Arapları zengin edeceğinize fakirlere verin” diye sözde siyaset yapıp insanları sindirmeye.

 Alıştılar;

Fakir fukaranın parasını iç edip ,Jenifer Lopez'in Antalya Konserinin bilet fiyatları için

Ayakta izlemek: 4 Bin TL

Locada izlemek: 135 Bin TL verip eğlenmeye.

.Hac parasından fazla parayı Bodrum  tatilinde harcamaya ve  bu ülkedeki fakirleri hiç akıllarına getirmemeye

Alıştılar;

Bizim zekatımızın, fitremizin ve kurban derisinin ve kurban etinin üzerinde kendilerinde hak iddia ederler.Yıllarca toplama yetkisinin tek yetkilisi kendilerinin olması içinde bu milletin oylarına rağmen kanun çıkartıp “gasp”larına meşruiyet kazandırmaya. Topladıkları ile de,  balo tertip edip kokonalarla dans edip geyik muhabbeti ile “KAZ” etine kadeh kaldırmaya ..

Bu alışkanlıklarının hilafına bir durum yaşadıkları içinde deliriyorlar!

Yahu adama sormazlar mı “o kadar malın mülkün var paran pulun var! Sen ne kadar zekat veriyorsun?”  diye.

Cevap hazır! “ibadette, kabahatte gizli” diye. Halbuki ,farz ibadetin, gizlisi olmaz!

Sonra belediyeler marifetiyle alternatif  yardım kampanyası düzenlemeye kalktılar. Yasaya toslayınca da “hakkımda soruşturma açıldı” diye istismara başladılar.

Siz açmasanız bile onlar kendilerine soruşturma açılması için her kapıyı zorlayacaklardı.

Demem şu ki; Beceremediler! Kaçacaklar da,mağduru oynayarak kaçacaklar.

Hükümete önerim İstifa etseler bile istifalarını kabul etmeyin. Gitmek isteseler bile kolluk marifeti ile görev sürelerini tamamlatın!

u;profili düşük,iş bilmez, kifayetsiz muhterislerin, umut diye yutturulmasının önüne geçin!

Yüreklerinin karasını,içlerindeki kötülüğün ve beceriksizliklerinin ortaya çıkmasını sağlayın!