Bu haftaki yazım genel anlamda çokta detaylara girmeden son dönenmelerdeki dünya ölçeğinde ana başlıklarıyla güncel ekonomi politik kapsamında neler oluyor?  Ve süreç nereye gidiyor? Sorularını,  uluslararası kuruluşlar bağlamında sorup cevabını bulmaya çalışacağım çalışmasına da, yazının bütünü cevaplardan ziyade sorulardan oluşacak. Zaten kim bulmuş ki bu cevapları sen bulacaksın dediğinizi duyar gibiyim ama denemekte yine de fayda var. Dolayısıyla yazımda az da olsa cevap demetleri olabilir. 

OPEC

“ Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü” olarak ifade edilen OPEC geçen hafta yaptığı toplantı sonucunda petrol üretimini,14 OPEC üyesi günde 800 bin varil, OPEC'in üyesi olmayan diğer ülkeler ( Rusya’nın da dahil 10 ortağı da) 400 bin varil azaltacak. Dolayısıyla toplam üretimin 1,2 milyon üretimin yüzde 4 kısılması karar böylelikle alınmış oldu. Sonrasında ise, petrol fiyatları yüzde 5 düzeylerinde artış trendine girdi. Bu arada Katar’da üyesi olduğu OPEC’ten ayrılma kararı aldığını ve 2019’da ayrılacağını ilgili yetkilileri ile belirtti. (Bu kararın üretimdeki kısılma ile alakası yok) Kısa bir hatırlamadan sonra genel anlamda OPEC’in amacı; üye ülkelerin petrol ihraçlarını lehte olacak şekilde gerçekleşmesini amaçlar ve OPEC üyesi ülkeler, dünya petrol rezervinin de % 81’ine hakimdir. (ABD ve Rusya üye değil) Yani isteseler, alacakları kararlarla dünyayı alt üst edebilirler. Ama… Evet, ama dedikten sonra İsterseniz burada ben devreye girip birkaç soru sorayım; 

  • OPEC sekretaryası ve merkezi neden üyesi olmayan bir ülkede yani Avusturya Viyana’da?
  • OPEC, İran’a yapılan ambargo sonrasında en azından Petrol ihracatı kapsamında neden kendi üyesi olan İran için lehte bir karar almamıştır?
  • Katar şu anki konjonktürde neden 57 yıldır üyesi olduğu OPEC’ten ayrılma kararı almıştır? 

G20

Geçtiğimiz haftaların en çok konuşulan konusu ise Arjantin’de düzenlenen G20 zirvesiydi. Bir platform olarak devam eden G20’de ise; ekonomi politik bağlamda birçok konu konuşuldu. Ticaret savaşlarından, Kaşıkçı cinayetine kadar ama sonuç nedir diye sorarsanız sıfır elde var yine sıfır. Zaten uluslararası ticari kuralları koyan üst kuruluş olan “Dünya Ticaret Örgütü”  ticaret savaşlarını çözemiyorken, G20’de mi çözülmesini bekliyoruz.  Peki ya siyasi bir çatı olan Birleşmiş Milletlere ne demeli? 5 daimi üye ülkenin istemediği hiçbir kararının çıkmadığı bir çatı kuruluş! Dolayısıyla G20 zirvesi liderlerin tırnak içinde boy gösterdikleri sahne olma haricinde hiçbir işe yaramıyor. 

PEKİ, YA KANADA’YA NE DEMELİ?

NAFTA (ABD, Meksika ve Kanada arasındaki ticaret anlaşması) silahı ile Amerika’nın tehdit ettiği Kanada. Ticari çaresizlik içerisinde ABD’nin dediklerini yapma kıvamına gelen Kanada. Biliyorsunuz geçen hafta, Çin şirketi olan    Huawe firmasının  CFO’su olan ve firma sahibinin de kızı olan  Meng Wanzhou, ABD’nin İran‘a yönelik olarak uyguladığı yaptırımlarını delmesi nedeniyle tutuklandı. (ABD’nin kendi kararıyla yani uluslararası bir kuruluşun kararı olmaksızın) Peki nerede tutuklandı? ABD’de değil, Kanada da tutuklandı. Biraz evvel bahsettiğim ticari sıkışmışlık içinde NAFTA tehdidine boyun eğen ülke olan Kanada hükümeti tarafından tutuklandı.  Burada Kanada üzerinden ABD’nin verdiği mesaj kime? 

  • Ticaret savaşı içinde olduğu Çin’e mi? 
  • İran ambargosunu uygulamayacak ya da delecek olan ülkelere mi?  Yoksa her ikisine de mi? 

Kanada’nın da çaresizlik içinde ABD’ye verdiği mesajı da göz ardı etmemek lazım. 

DÜNYA’DA NELER OLUYOR/OLACAK? 

Bu başlık altında birçok tespit ve soruyu bir arada kullanmak istiyorum. 

  • 2019’ da AB’den ayrılacak olan İngiltere yani BREXIT süreci 
  • 2019’da OPEC’ten ayrılacak olan Katar 
  • AB ordusu kurulmalı dedikten sonra Fransa’nın son dönemde yaşadığı protestolar 
  • Almanya’da Merkel’in siyasi sahneden çekilme kararı (bir şey mi fısıldandı yoksa olumsuz neleri öngördü ki bu dönemde çekilme kararı aldı) 
  • ABD taşeronlarının sadece Ortadoğu’da değil, yani Kanada gibi ülkelerinde var olduğu gerçeği) 
  • Dünya Ticaret Örgütünün ABD’nin tek taraflı haksız gümrük vergi kararlarını engelleyemediği 
  • Birleşmiş Milletlerin günümüz koşullarında 5 üye ülke ile dünya konularında taraf olduğu gerçeği 
  • Suriye olayı. Suriye’de partner olan Türkiye-Rusya veya Türkiye ABD (sonucunu öngöremediğimiz birliktelikler) Ukrayna olayı ve Rusya ile olabilecek olası problemler veya ABD ile her gün yaşamaya alıştığımız problemler  

ÇOCUK VE ÇOCUKLAR GELİYOR 

Yakın zaman dünya siyasi ve ekonomi tarihine baktığımızda iki dünya savaşı sonrasında 2 temel unsur ardından da yeni bir unsur oluşmuştur. 

  • Birinci Dünya savaşı sonrasında dünya haritası değişmiş ve yeni devletler doğmuştur. 
  • İkinci Dünya savaşından sonrada uluslararası kuruluşlar doğmuştur. Dünya Ticaret Örgütü (GATT), IMF, Dünya Bankası vb.
  • Bu süreçlerden sonra ekonomik /bölgesel entegrasyonlar oluşmuştur. Avrupa Birliği  gibi.. 

Sonuçta bu 3 sistemden oluşan ülke, kuruluş ve entegrasyonlar ihtiyarlamış ve kendi yüklerini bile taşıyamaz hale gelmişlerdir ve yakın zamanda yok olup gideceklerdir. 

Dolayısıyla Dünya, yeni çocuk ve çocuklara gebe ve doğum yakın zamanda gerçekleşecek. Çünkü doğum sancıları oldukça arttı. Yani demem o ki, yeni bir dünya savaşı mı olur mu? Onu bilemem ama “çocuk ha geldi ha gelecek.” 

HAZIR OLMALIYIZ 

Özellikle Ortadoğu’da yeni devletlere ve haritalara hatta AB’ ve ABD’de dahil olmak üzere hazır olmalıyız. Haritalar değişecek gibi gözüküyor. Özellikle Suriye bu konuda kırılma noktası Türkiye bu konuda çok dikkatli olmalı 

Avrupa Birliği artık kendi yükünü taşıyamaz ve tırnak içinde kendi prensiplerini bile çiğner hale gelmiştir. Bazı entelektüel abi ve ablalarımız üzülecekler ama Avrupa Birliğinin sürdürebilir bir durum olmadığı açıktır. Dağılma süreci, Ticari anlamda BREXIT ile başlamış ve Fransa olayları ile de siyasi anlamda devam edecektir.  Dolayısıyla Türkiye’de bu kapsamda uluslararası mecrada yeni doğacak kuruluşlarda lider rol üstlenmelidir. Irkçılığın arttığı, teröristlerin sığınma yeri olduğu ve kendi yükünü taşıyamayan,  AB’nin arkasından giderek değil. 

NEDEN Mİ? 

  • Birleşmiş Milletlerin etkinliğinin olmadığı gerçeği farkındalığını, Dünya 5’ten büyüktür diyen Cumhurbaşkanımız,
  • AB’nin dağılma sürecini İngiltere ile BREXIT süreci 
  • Dünya Ticaret Örgütünün yetersiz kalması ve değişim ihtiyacını ” Ticaret Savaşları” 
  • Arap Ülkeleri arasındaki ayrışmayı Katar
  • ABD’nin siyasi ve ekonomik hegemonyasının düşüş aşamasına geçtiğini Trump politikaları ile Dünyadaki olası değişim süreci çoktan başlatmıştır bile. 

SONUÇ: Mademki çocuk doğacak;  Problem çocuğun doğması değil, İsminin ne olacağıdır.