Öyle bir motivasyonla oturduk ki televizyonlarımızın başına, son iki haftadır sanki şampiyonluğun en büyük adaylarından biri bizmişiz gibi kilitlendik. Motivasyon iyidir, ama fazlası “KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR”  atasözünde olduğu gibi hatalar yapmamıza neden olabilirdi.

Fatih Hoca son milli maçların tersine Burak'ın yerine Cenk'i tercih etmiş, bana göre sürpriz değil ideal olanı yapmıştı.  Hatası son iki milli maçta toplam 45 dk. süre verdiği Cenk'in temposunu düşürmesi oldu. 

Milli Takım 4+1+4+1 gibi yerleşti sahaya. Her milli maçtan sonra söylediğim şeyi bugünde söyleyeceğim. İyi bir oyuncunuz varsa onu mevkisinde kullanırsanız verim alırsınız. Aynı mevkiinin alternatifi çakma olursa sıkıntı yaşarsınız. Bizim milli takımda 4'lü savunmanın önünde Türkiye Cumhuriyeti'nde oynayacak tek oyuncu Mehmet Topal'dır. Mehmet Topal'ı stoper oynatıyorsanız 1 kişi eksiksiniz, Selçuk İnan'ı ön libero oynatıyorsanız bir kişi daha eksiliyorsunuz vesaire vesaire. Dama gibi yani bir taraftan çözülmeye başladınız mı geçmiş olsun. 

Günlerdir Hırvatistan maçını düşünüyoruz, konuşuyoruz yeniyoruz, fark atıyoruz, berabere bile kalmıyoruz. Sanal alemde bir üst tura çıkıp diğer gruplardan rakip beğeniyoruz.  

Rakip takımın 11 açıklandığında kadroya bakıyorum. İş bizimkilerin konuştuğu kadar kolay olmayacak,  Hırvatlarda orta sahanın merkezi İspanyol liginde oynuyor hem de Real Madrid, Barcelona, kanatlar ve forvet İtalyan liginde top koşturuyor.  Gözüm korkmadı değil hani. Ama bir oyuna başlayalım bakalım diyoruz.

Maç başlıyor birbirini tartan iki takım ama 15. Dakikadan sonra ibre biraz daha Hırvatlardan yana kayıyor!  Sahayı hem enine hem boyuna bizden daha iyi kullanıyorlar! Pas trafiğinde bizden daha hızlı ve organizeler! 

İlginç olan şu ki maçın ilk ciddi ve tehlikeli atağını biz yakalıyoruz, G.Gönül sağdan ilk defa bindirip kesiyor, Ozan ikinci forvet oluyor ve kafa vuruşu kalecide kalıyor. İlk yarının bütün hikayesi bizim için bu kadar. Aslında maçın sonunda maçın hikayesi oluyor.

Yediğimiz gole gelince duran toplarda alan savunması yaptığımız için sadece altı pas ve çevresine gelen topları savuşturuyoruz,  dönen topları almakta ve oyuna sokmakta sıkıntılar yaşıyoruz. İlkini kaleci Volkan yumrukladı, dönen topu şutladılar kalecimizin üstüne gelen top gol olmadı. Ama yediğimiz gol bunun bir benzerinden geldi ki dönen topta yine sıkıntı yaşadık. Çalhanoğlu bir adım atıp topa ayağını uzatsa Modriç bu kadar rahat vuramayacaktı.  

Milli takımın aslında yapısal bir problemi ve dolayısıyla tercih hatalarını yaşıyor. Stoper yok, dolayısıyla ön libero yok. Hakan Çalhanoğlu ve Arda orijinal kanat oyuncuları değil, ama kanat oynuyorlar. Kanat oynayacaklar, Volkan Şen, Emre Mor yedek, Gökhan Töre cezalı yani hemen her mevkide orijinal parçalar mevcutken çakmalar ile idare ediyoruz. Buda hazırlık pasları da dahil öne çıkışlarda ve oyun kurmada, rakip kaleye yaklaşmada akıcı oyunu engelliyor.

Oyunda baskı kurup rakip kaleye yakın oynamamız gerektiği 20 dakikalık bölümde Fatih Hoca doğru hamleler yaptı aslında, ama Hırvatlar sahayı o kadar iyi parselledi ki topun bizde olduğu bölümlerde çabuk çoğaldılar ve alan daralttılar, top kendilerine geldiğinde de öne çabuk oynayıp savunmalarını kalelerinden uzaklaştırdılar. Aslına bakarsanız Hırvatlar bizden daha iyi hazırlanmış ve bizi çözmüşler, bizse sadece birbirimizi gazlamışız o kadar. Biz ne kadar çabuk unutuyoruz, buraya 8 ihtimal gerçekleştikten sonra gelebilen son takımız, tamam Milli Takımımı küçümsemek istemiyorum ama nasıl bir antrenman programı ile hazırlandıksa bugün Arda, Oğuzhan, Hakan Çalhanoğlu, Volkan Şen, Selçuk İnan, Ozan sahada yürüdü adeta!  Biz kötü oynasak da koşan ve rakibi bozan bir takım hüviyetindeyiz aslında. Yani BİZ BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ.

90 Dakikayı düşündüğümde bu yıl yerden yere vurulan Pereira Fenerbahçe'si geldi gözümün önüne, ben Gökhan Gönül ile Caner'in hücuma katkısının bu kadar az olduğu başka milli maç hatırlamıyorum. Eğer ofansif anlamda rakip ceza alanında çoğalamıyorsanız ve kanatlardan topları götüremiyorsanız işiniz duran toplara kalır, ki o da bu maçta bizim adımıza hiç olmadı.

Sırada İspanya maçı var zorluk derecesi daha fazla, yarın Çekler İspanyollara çelme takarsa grupta işler karışır ama İspanyollar Çekleri yenerse biz o zaman İspanyollarla ölüm kalım maçı oynarız, onlarda bizim maçta çıkmayı garantileyip son maçlarında Hırvatistan'a karşı dinlenmeyi tercih edebilir. Anlayacağınız Matematik karışık, ancak; şu görüntüyle ve önceki oynanmış maçlara baktığımda en zayıf halka biz gözüküyoruz.