Yaklaşık 10  yıl önce meydana gelen helikopter kazasında Büyük Birlik Partisi  Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun da aralarında olduğu 5 kişiyle birlikte hayatını kaybetti. Kaza ile ilgili yaklaşık 10 yıl geçti ancak kaza ile ilgili kesin bir karar çıkmadı.  Muhsin Yazıcıoğlu on binlerce insanın yüreklerini kavuran hüzün, acı ve gözyaşlarıyla, dualarla, tekbirlerle ebedi âleme uğurlandı. O her nefsin tadacağı işaret buyrulan ölümle, karlı dağların tepelerinde bir helikopterin içinde buluşmuştu. Başka bir yerde mesela sıcak yatağında yatarken yahut masasında çalışırken değil de evinden barkından yüzlerce km. ötelerde, seferi durumda, garip bir dağ başında, hizmetlerini sürdürmeye çalışırken bu vuslatın oluşması, onu şehitlik mertebesine ulaştırdı.  Muhsin Yazıcıoğlu İnandığı gibi yaşadı ve hep dik durdu.

12 Eylül’de askerî darbe yapıldı. Dostları ikaz ettiler. Yurt dışına çıkması için yol ve yöntem gösterdiler. Ancak sorumluluğunun bilincinde olan, inançlı ve yürekli bir dava adamının verebileceği anlamlı bir cevapla karşılaştılar. “Ben” diyordu ülkücülerin genç lideri, “Yurt dışına çıkarsam, burada kalan, hapishaneye tıkılan arkadaşlarımın moralleri bozulur, dayanma güçleri kalmaz, yıkılırlar. Bırakalım beni de yakalasınlar onların arasına koysunlar; birlikte aynı kaderi paylaşalım. Böylece birbirimize güvenip dayanarak kaderimizi yaşayalım.”Nitekim çok geçmeden verilen talimatı marazî haz duyarak icra eden ekibin pençesi ona da uzandı; yakalanıp Mamak’a götürüldü. Beş yılı tecrit hücresinde olmak üzere yedi buçuk yıl zindanlarda tutuldu. İddianamede ön görülen en ağır hüküm verilse bile, özgürlüğünden bu kadar uzun süre mahkûm bırakılamayacak olan Muhsin Yazıcıoğlu sonuçta kin ve intikam duygularından kaynaklanan hukuksuz bir infaza tabi tutulmuş oldu. Zindanda geçirdiği 7.5 yıl onun için okuma, düşünme ve kendini yetiştirme dönemi oldu. Fizikî şartları son derece elverişsiz olmasına rağmen büyük bir irade örneği sergileyerek hücresini verimli bir mekân haline getirmeyi başardı. Çoğu kere su bulamadığından taşlarda teyemmüm yaparak namazını hiç aksatmadı.

Siyasî çalışmalarında fikir ve inanç yapısından, temel ilkelerinden kesinlikle taviz vermedi. Türk siyasetinde parti liderleri arasında ender görülen nezih bir üsluba sahipti. Görüşlerini, düşüncelerini sözünü esirgemeden açıklamaktan, bunların mücadelesini vermekten hiçbir zaman geri kalmadı. Ancak bunu yaparken her zaman seviyeli oldu. Hiçbir siyasî karşıtı ondan incinmedi, hakaret görmedi. Siyasî parti yetkilileri birbirleriyle tartışırken ölçüyü sıkça kaçırıp mahkemelik olurken, tazminat davaları havada uçuşurken Muhsin Yazıcıoğlu bu ortamın daima dışında kaldı. En yoğun tartışmalar sırasında bile muhataplarını kırmamaya özen gösterdi.,

Çocuk yaşlarda tanıdığım ve ölümüne kadar tanıdığım Muhsin Başkan vatan, millet ve ülke sevdalısı bir insandı. Helikopterin düştüğü zaman lise yıllarında dershaneden eve gelmiş ve ekranda yazan son dakika ile şok olmuştum. Muhsin Başkan ve yol arkadaşları helikopterin düşmesinin ardından 3 gün sonra köylüler tarafından bulunmuştu. Muhsin Başkanı Türk milleti ve dava arkadaşları bulunma sürecinde Yasinler okuyarak dualar etti. Milyonlar Ankara’nın dar sokaklarından doldu taştı. Hey be Muhsin Başkan; nasibinde her yıl Akif’in ve İstiklâl Marşı’nın yazılmasının anma törenlerine büyük bir coşkuyla koşup geldiğin Tacettin Dergâhı’nda metfun olmak, evliyanın maneviyatıyla komşuluk yapmak varmış. Mekânın Cennet olsun, Ruhun şad olsun, Muhsin Başkanım…..

Ben Milletim uğruna adamışım kendimi 

Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir. 

Zulüm Azrail olsa, hep Hakk'ı tutacağım 

Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir. 

ABDURRAHİM KARAKOÇ