20 Temmuz, Türkiye Cumhuriyeti tarihi içinde ve Türk Milleti’nin hafızalarında önemli bir yeri olan tarihtir.

Kıbrıs’ta, iki toplumun huzur ve mutluluk içinde yaşaması üzerine hiç kafa yormayan uluslararası camia ve dünya üzerinde emperyalist emellerini gerçekleştirmek için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyen güçler, tarih boyunca Kıbrıs Adası üzerinde bir Türk Toplumunun yaşamasını hiç istememişlerdir.

Bunu başaramamaları halinde ise Türklerin Ada’da yaşayan bir başka topluluk olan Rumların boyunduruğu ve emri altında yaşamasını arzu etmişlerdir hep…

Bu emellerini siyasi yollardan gerçekleştiremeyen Rumlar, ağabeyi konumundaki devletlerin tutumlarından da cesaret alarak, terörizme başvurmaya, orada yaşayan masum Türkleri katletmeye başlamışlar ve Kıbrıs’ta Rum Başpiskopos Makaryos’a karşı askeri bir darbe ile Kıbrıs’ın tamamını eline geçirme girişiminde bulunmuşlardı.

 Bunun üzerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 1974 yılındaki koalisyon hükumetinin liderleri; Merhum Bülent Ecevit ve Merhum Necmettin Erbakan aldıkları bir kararla 20 Temmuz 1974’te, zamanın Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in görüşmeler için bulunduğu İngiltere’den verdiği parola ile “Kızım Ayşe Tatile çıkabilir” diyerek harekâtı başlatmışlardır. Bu harekâtın sonucunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adıyla yeni bir Türk Devleti doğmuştur.

Kıbrıs Harekâtında ve vatanımızın sınırlarını korumak için canını veren tüm şehitlerimize rahmet, uzuvlarını veren gazilerimize sağlık diliyorum.

Ben o tarihte 12-13 yaşlarında bir çocuktum. Doğduğum köyde, babamın kıraç topraklara ektiği buğdayı el orakları marifetiyle biçmeye gittiğimiz bir güne denk gelmişti 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı… Pil ile çalışan çantalı radyoyu da babam yanına almış ve havadisleri oradan dinlemeye çalışıyordu. Ben de çocuk aklımla olayları anlamaya, kavramaya gayret ediyordum.

TRT Radyosu, sıklıkla harekâta dair haberleri veriyor ve haber aralarında da kahramanlık türküleri ve marşlar çalıyor, şiirler okuyordu.

Biz Türk Milleti’nin neferleri, marşları, türküleri, şiirleri ve yaşama dair hikâyeleri boşuna sevmeyiz. Sevgimizin bir alt yapısı, temeli, harcı vardır çünkü.

O tarihlerde radyo programlarını yapanlara imrenirdim. O şiirleri yazanların, okuyanların, o türküleri söyleyenlerin yerinde olmayı hayal ederdim hep. Ama o yerlere ulaşılmasının da asla mümkün olmayacağı gibi bir düşünce içerisindeydim. El orağı ile ekin biçip, eşeklerle harmana taşıyıp, öküzlerin çektiği düğenlerle sapı ezip, samanını danesinde ayırmak ve o daneleri un yapıp ekmek üretmek derdinde olanların öylesi hayalleri kurması bile abesle iştigal etmekti hâlbuki…

Geçtiğimiz günlerde telefonum çaldı. Açtığımda karşımda; “ben TYB Konya Şube Başkanı Hayri Erten, nasılsınız Tayyar Bey?” diyen çok naif bir sesle karşılaştım. Kendilerini yıllardır takip etmekte olduğum TYB programları sebebiyle yakından tanıyordum ama ilk kez kendileri tarafından aranmam önemli bir olaydı benim için.

Hal hatır konuşmaları sonrasında; Prof. Dr. Hayri Erten Hocam; “Tayyar Bey, 20 Temmuz 2019, Cumartesi günü Konyalı Şairler ile “Konya’ya Şiirler” isimli bir program yapmak istiyoruz. Sizi de bu programda görmek isteriz” şeklindeki sözleri gerçekten beni heyecanlandıran sözlerdi.

“Hocam beni onurlandırdınız, bu davetinize evet demekten şeref duyarım” diyerek telefonu kapattık.

İnsan, ömrü boyunca nelerle karşılaşıyor meğerse… 1974 yılında yıllardan bakıldığında, her ne kadar o tarihte İlkokul sonu sınav ile kazandığım Devlet Parasız Yatılı Öğretmen Okulunda okuyor olsam dahi, doğduğum köyün sınırları dışına çıkıp şu an hayatıma giren konularla iştigal edebileceğimin gerçekleşmesini hayal etmek bile imkânsız bir şeydi.

20 Temmuz 2019 akşamı Saat 20.30’da Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubemizce hazırlanan, Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığımız ve Selçuklu Belediye Başkanlığımızın katkılarıyla gerçekten çok güzel bir programa imza atıldı.

“Konya’ya Şiirler” isimli şiir programına Konya ve Karaman’dan 23 Şairimiz davet edilmiş… Davette;  “TYB üyeliğinin bulunması” ve “şairin bir kitabının yayınlanmış olması…” şeklinde iki kıstas belirlenmiş ve şairlerde kıstasın birisinin olması yeterli görülmüş.

Program, TYB Konya Şube Başkanımız Prof. Dr. Hayri Erten’in konuşması ile başladı. Ardından TYB Konya Şubesi Onursal Başkanı Sayın Ahmet Köseoğlu, Konya Eski Milletvekillerinden Sayın Mustafa Kabakçı ve Konya Milletvekili Ahmet Sorgun kısa birer konuşma yaptılar. Ardından Programın sunumunu yapan Edebiyatçı, Şair Ruşen Eşref şairleri tek tek kürsüye davet etti.

Program, daha sonra plaket takdimiyle sona erdi.  Abdürrahim Küçük plaketini Konya Milletvekili Ahmet Sorgun’un elinden alırken Ahmet Şener, Atilla Yaramış, Ayşe Karaca’ya plaketlerini eski Konya Milletvekili Mustafa Kabakcı, Demet Esen, Devriş Ahmet Şahin ve Emel Kocaoğlu’na TYB Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Hayri Erten, Galip Ayata, Hasan Ukdem, İbrahim Şaşma’ya Muğla İl Müftüsü İbrahim Öcüt, İsmail Detseli, Kamil Uğurlu ve Kazım Öztürk’e TYB Konya Şubesi Onursal Başkanı Ahmet Köseoğlu, Nevzat Kantarcıoğlu, Osman Uzunkaya, Ruşen Eşref’e Necmettin Erbakan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çaycı, Sait Akdağ, Salih Sedat Ersöz ve Saliha Değirmenci Yavaş’a Selçukya Derneği Başkanı Fatma Şeref Polat, Tayyar Yıldırım, Yakup Çak ve Zeki Oğuz’a ise Cihanbeyli eski Belediye Başkanı Nuri Ünalan tarafından takdim edildi.

Gecede Şair Remzi Samancı’da onur konuğu olarak iki şiir okudu…

Programı organize eden TYB Konya Şube Başkanımız başta olmak üzere,  programı düzenleyen Şair Şener İşleyen’e de aksaksız bir gecenin oluşmasında katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.

TYB’nin bu tür organizasyonlarının emektar kahramanları Yusuf Özdemir ve Süleyman Gençtürk Kardeşlerime de ayrıca teşekkür ediyorum.

Bu tür programlar, Konya’mıza çok yakışıyor.