16 -17 Mart'ta bir projenin fizibilitesi için Çanakkale'de idim.

Çalışmam dolayısıyla Çanakkale'yi daha yakından tanıma fırsatım oldu. Çok sevdiğim bir şehir Çanakkale, her seferinde beni farklı duygularla etkileyerek ülkeme ve hayata farklı açılardan bakmamı sağlıyor.

Bir kere 102'nci yılında Çanakkale'de olmam ülkem adına çok önemli duyguları yaşamama vesile oldu.

Binlerce şehidimizin ve yakınlarının milletimiz adına ne kadar büyük, ne kadar ulvi fedakârlık ile yaşamlarını feda ederek bir millete can vererek, bir istiklal ve istikbal emanet ettiklerini bütün benliğimle hissettim.

Şehitlerimizin Ruhları şad olsun.

Elbette Çanakkale gazisi; başta Mustafa Kemal ve askerlerini minnetle anmamız gerek.

Günümüzde yaşadıklarımıza bakarsak Çanakkale'de 102 yıl önce yaşananların çok daha önemli olduğunu anladım.

Belki de Osmanlı ve Cumhuriyeti kuran kuvvettin ortak cephesi olarak Çanakkale Anadolu'nun hem tarihsel hem de millet olarak var olmanın birleşme noktası olarak yaşamımızda hiç unutmamız gereken bir an

Emperyalizmin, Çanakkale'ye gelişi, aslında ilk gelişleri  olmadığını, Haçlı seferlerinin bir devamı olduğunu görüyoruz.
Elbette Çanakkale geçilmedi. Geçilmezdi de.

15 Temmuz'dan günümüze kadar dünyadaki gelişmelere bakarsak, Başka bir haçlı seferinin, değişik bir versiyonu olduğunu, Çanakkale'yi ziyaret ederken farklı bir açıdan düşünmeye başladım.

Neden? 

15 Temmuz'dan sonra Batıya bakıyorum da;  ülkemiz içinden kalkışmayı yapanların,  taşeronlarının başarısızlıklarına ne kadar üzüldüklerini görüyoruz.
Çünkü bu kalkışmanın başarısızlığından en çok Avrupa'nın morali bozuldu. En çok onlar hırçınlaştı.

Amerika, özellikle Obama dönemi Amerika'sı en az batı kadar bozuldu.

Başarısızlığın ruh haletini hala da üzerilerinden atamadılar.
Belki de son zamanlardaki hırçınlıklar, biraz da bu gelişmelerin bir sonucu.

Çanakkale'de böyle bir anma döneminde, üstelik bir yatırım analizi için bulunmam ayrıca beni gururlandırdı.

Çanakkale emperyalizm ve onların örgütlediği düşmanlar açısından geçilmezdi ama  temeli atılan 2023 metrelik 1915 Çanakkale köprüsü ile  dostlara geçişi kolaylaştıracak bir yatırıma imza atılıyordu.

Balkanlar'dan, Avrupa'dan Ülkemizin Orta, Güney, Batı Anadolu'ya araçları ile gelecek gurbetçilerimizin, turistlerin  kolayca seyahat etmesini sağlayacak.

Yine aynı bölgelerimizin Avrupa'ya yapacağı  ihracatın taşınması ile çok önemli bir geçiş noktası olacak.

Yine Köprünün devamı otoyolla  Balya, Balıkesir,İzmir otoyoluna bağlanması ile  Çanakkale şehrimiz de Anadolu'ya yakınlaşmış olacak.

Bu köprü İstanbul'u Batıya yaklaştırırken,  İstanbul'un da trafiğine katkı yapacak.

Köprü ve yoların tamamlanması ile Marmara'nın çevresi otoyollarla bir ring olacak, köprülerle boğazlarımız her iki  girişindeki, gerdanlığı ile kıtalar arası bir güç merkezi olacak.

Çanakkale'de şehitlerimizin torunlarına hizmet edecek bu yatırımlar  belki de ecdadımıza layık olduğumuzu gösterecek bir hediye olacak.

Fizibilite etüdü sırasında sunum yapan arkadaşlarımız Çanakkale'nin hinterlandını  Trakya, İstanbul,Bursa, Balıkesir, İzmir, Manisa olarak anlatırken, bu proje ile Çanakkale'yi sadece bu bölgenin değil,Anadolu'nun  kuvvetli bir çekim alanı olarak gördüm.

Artık Anadolu insanı olarak da  çok daha kolay Çanakkale'ye ulaşacağız.

Çok daha kolay varlık noktamıza ulaşacağız.
Milletimizin Hiçlik noktasından, küllerimizden yeniden doğduğumuz alana ve olaylara, duygusal köklerimizin topraklarına daha kolay ulaşacağız. 

Ulaşmalıyız da .Bu bizim millet olarak hiç unutmamamız gereken önemli bir  anımız . Bu ortamı, o anların  milletimiz üzerindeki etkisini yaşatmalı, nesilden nesile de aktarmalıyız.

İşte böyle bir yerde, böyle bir tarihte böyle bir yatırımın başlangıç anında bir yatırımla bölgede tuz biber olmak elbette beni ayrıca duygulandırdı.

Çanakkale'miz, hem  Ege hem Marmara denizine  kıyısı olan, oksijen deposu Kaz Dağları'nın  eteğinde boğaz şehrimiz.

Turizm'de gelişme potansiyeli yüksek, sanayi konusunda önemli gelişmelere imza atmış bir şehrimiz.

Tarım olarak ülkemizin en verimli topraklarına sahip.

İşte bu yatımlarla farklı bir şehir olamaya aday bir şehrimiz.

Bu gelişmeler gösteriyor ki Çanakkale'nin  ülkemizin hızlı gelişmeye aday bir şehrimiz olması çok güçlü bir olasılık .

Anadolu'nun gözü kulağı Çanakkale'de olacağa beziyor.

Muhteşem bir lojistik merkezi olacak.

*******

Bu arada Çanakkale'de sohbet etme imkanı bulduğumuz bir çok insanda hissettiğim bir farklı boyut; bu durumu Balıkesir,Sakarya'da ve Trakya'da da  hissettiğim bir duyguydu. Sanki bu bölge Anadolu'dan çok faklı.

Alışkanlıkları, konuşmaları, töreleri, yaşama bakışları çok daha farklı.

İşlerini Anadolu insanına göre daha bir projelendirerek yapıyor.

Biraz daha batı tarzı işleri var.
Tarımı bilinçli yapıyorlar.

Yaşama karşı daha duyarlı, kurallara daha çok uyuyorlar.

Göçmen ağırlıklı. Pomak, manav, muhacir, Yörük  karışımı bir halk
Tamamı yerleşik.

Üniversitede okuma oranı çok yüksek. Kitap okuma oranı yüksek.

Anadolu'nun şehirleri hakkında kültürel anlamda bilgileri var.  Coğrafi olarak bilgileri çok az.

Konya'yı, Mersin, Gaziantep'i çok uzak diyarlar olarak bakıyorlar.

Belki de bu proje Çanakkalelileri de Anadolu'ya yaklaştıracak.

******

ÇAN

Çanakkale'nin güzel bir ilçesi.30 000 nüfuslu.

Verimli topraklara sahip.

Bu gelişmelerden payını alacak çok önemli bir ilçe. Yatırım sonrası İstanbul ve Çanakkale'ye daha yakın olacak.

Kale grubun Büyük bir seramik fabrikası var.

Termal suya sahip. Suyu mineral zengini. 4 yıldızlı bir otel var. Turizm olarak gelişmeye açık.

Kaz Dağları'nın başlangıç noktası.

Otoban çok yakınından geçiyor.

Baharın geliş arifesinde Çanakkale'de, Çan'da olmak çok güzeldi.

Ecdadımızın canlarını vermek için geldikleri bu  şehrimize bir yatırım arayışımız ile gelmek ayrı bir güzellik.

Güzel anılarla ayrıldım. Güzel dostluklarla.