Aylardır İngiliz medyası yazıyordu.2015 yılı Türkiye için zor yıl olacak diye. Ne zaman yazdılar bunu 2014 yılında. Yani bir yıl öncesinden başladılar operasyona. Yılın başında IŞİD tehlikesi yüzünden Süleyman Şah türbesi ve oradaki askerlerimizin taşınma operasyonunu, taviz verme diye yansıtıp fırtına kopartmaya çalıştılar. Arkasından ülke genelinde elektrik kesintisi ile Türkiye'yi karanlığa boğdular, aynı gün Çağlayan Adliyesinde Berkin Elvan davasına bakan Savcıyı makamında şehit ettiler, döviz operasyonu ile dövmeye çalışılıyor. Sonrasında “Ermeni soykırımı”  ile ülkeyi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar.

Bu gün Lüksemburg, Danimarka, Finlandiya, Hollanda, Belçika gibi kıytırık ülkelere Rusya gibi ülkelerinde katılması ülkemize yapılmak istenen operasyonun seçimle ilintili olduğunu görmemek saflıktır. Ne zamanki siz Kuzey Irak Bölgesel Yönetimle enerji anlaşmaları imzaladınız,35 yıldır süren Kürt Türk kavgasını kesin çözümle bitirme yolunu seçtiniz, Afrika'ya uzanıp oradaki mazlum halklara sahip çıktınız, bölgenizde en güçlü devlet konumuna geldiniz, üçüncü hava limanı ile Avrupa'nın en büyüğü olma iddianızı sürdürdünüz, THY ile dünyanın dört bir bucağını yakın ettiniz, nükleer santral, füze ihalesi ve bilgi transferini gerçekleştirdiniz, hülasa kendi göbek bağınızı kendiniz kestiniz işte o zaman ortaya çıktı “Vehbi'nin kerrakesi” yani pastaya ortak oldunuz. Rahatsızlıkları bundan.

Tüm bunların arkasında İngiltere, Almanya, İsrail ve ABD çıkmaktadır. İngiliz ve Alman medyası sürekli olarak ülkede mali krizin olduğunu, güvenin kaybolduğunu, yatırım yapılamaz bir ülke olduğunu yazıp çiziyorlar. Bunları yaparken halkımızın yabancısı olmadığı yakinen tanıdığı bir ismi de parlatmaktan da geri durmuyorlar. Dahası operasyonun önemli figürü Kemal Derviş. O da çıkmış “Türkiye'de güven bunalımı vardır. Güvenin olmadığı yerde yatırım olmaz. Yatırımın olmadığı yerde ekonomik kriz vardır. Güveni sağladığınızda ekonomik krizi de aşarsınız” diyor.

Peki, bu; Kemal Derviş değil miydi? “Derviş Kanunları” diye bir gecede 15 kanun çıkarttırıp ülkeyi küresel sermaye ve İMF nin kucağına oturtan.(Merkez bankasının özerkleştirilmesi ve bankacılık yasası,tütün ve şeker yasaları,Telekom'un satışı! Gibi bir gecede çıkarttığı yasalardan bazıları)

Şimdi aynı Derviş kalkmış İngiliz ağzı ile ülkede ekonomik kriz var diyor.

CHP Sayın  Derviş'e milletvekilliği ve peşinen de Ekonomi Bakanlığını teklif etti. Ancak Sayın Derviş “siz bir seçimi kazanın sonrasında ben dışarıdan kurtarıcı bakan olarak gelirim”minvalinde şimdilik o teklifi reddetmiş oldu.

Ülkede ekonomik kriz var algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu muhalefetin seçim kampanyalarında da görülüyor. Vaatlerin hemen hepsi daha önce popülist politikalar diye eleştirdikleri söylemler.

Aslında İngiliz pili ile hareket eden CHP ve HDP haksızda sayılmazlar. Asgari ücretin hala 950 TL olduğu dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 3600 TL olduğu açlık sınırının 1500 TL de olduğu günümüzde pekte müreffeh bir hayat sürdüğümüz söylenemez. Ülkenin kıt kaynaklarının yerel yöneticiler tarafından hoyratça çiçeğe böceğe kelebeğe yatırıldığı günümüzde bu vaatler bize cazip gelmektedir.

Daha öncede yazdım CHP ve HDP nin üst akıl tarafından yönlendirildiğini. Dün akşam bir TV programın da CHP, MHP, HDP adaylarının, partilerinin programları üzerine konuştuklarını izledim. HDP sanki barajı geçmek istemiyormuşçasına bir tavırla karşımızdaydı. Anlattıkları başlıklar halinde soyut şeylerdi. Bundan önceki, CHP sözcüleri gibiydi. Ama CHP ve MHP sözcüleri doyurucu cevaplar verdiler. Ben MHP nin bu üst akılın yönettiği oyunun içinde olup olmadığını bilmiyorum. Ancak kullanılan dil CHP ve İngiliz alman medyasının dili ile aynıydı.

Vaatlerin kaynağı konusunda doğrusu tatmin edici cevap şuydu: İşleyen, çarkı dönen bir ekonomide kaynak problemi olmaz. Üreten ekonomi kendi kaynağını kendi içinde üretir”

Ancak bu söylenenler doğruda, söyleyen ağızlar aynı doğrulukta mı?

Hoca efendiye bir gün birisi gitmiş demiş ki “hocam eskiden başımız ağrısa bir hocaya gider o bizi okur, ağrımız biiznillah geçerdi, şimdi geçmiyor. Acaba eski hocaların bilip te sizin bilmediğiniz dualar mı var? Nedeni nedir? Diye sorar. Hoca cevap verir; Evladım dualar aynı duada ağızlar değişti” der.

Yani tespitler doğru ancak uygulayacak kişiler önemli. Birde şu var; Kemal Kılıçtaroğlu bir TV programında hükümetin başarısının aslında Kemal Derviş'in programı olduğunu, Kemal Derviş'in programını uyguladıklarını söyledi. Anladığım şu; İktidara gelirsek, bizde bunu uygulayacağız demeye getiriyor.Hem ülkede ekonomik kriz var diyeceksin hem de bu birikim ve başarı bizim Derviş'in programı diye sahipleneceksin. Bu tenakuz değimlidir?

Ülkeyi kurtarmak için umut gösterilen CHP aslında hep aynı CHP! Huylu huyundan vazgeçmez derler ya, tamda öyle. Asıl hedefinin İmam Hatipler ve dindarlar olduğunu vaatlerin arasına sıkıştırıveriyor. Yani, başımızdaki nahoşlukların tek müsebbibi İmam Hatiplerdir diyor.

Meşhur hikâyedir; Kurbağa ile akrep yol arkadaşı olmuşlar. Önlerine dere çıkınca kurbağa suya atladığı gibi yüzmeye başlamış. Akrep seslenmiş; İyi ama ben yüzme bilmem, karşıya geçmek için beni sırtına alman lazım der. Kurbağa; Sen akrepsin ya beni sokarsan. Der. Akrep; Olur mu öyle şey, seni sokarsam ikimizde boğuluruz, hem biz arkadaşız. Der. Zavallı kurbağa inanır ve alır akrebi sırtına. Tam derenin ortasına gelince akrep dayanamaz ve kurbağayı sokar. Kusura bakma arkadaş! benim huyum bu! Der. İşte CHP nin huyu böyle. O yüzden söyledikleriniz ne kadar doğru ise de güvenilmez olduğunuz için halk sizden uzak duruyor.

Son sözüm AK partili yöneticilere;Ülkede ekonomik bir kriz var. Kimse bunun üzerini örtemez. Diyorsunuz ki “on iki yılda biriktirdik.” Ama şimdi dağıtma zamanı. Yoksa dağıtacak zamanınız olmayacak! Kibir kulelerini yıkma zamanı! Halkla kucaklaşma zamanı! Belediye Saraylarındaki kibirli, bunundan kıl aldırmayan, ulaşılmaz zümrüdü Anka sultanlarınızı sahaya sürme zamanı! Bu sultanların kibirli, çokbilmişlik, ben yaptım oldu, halktan kopuk ve ulaşılamaz olması,halka rağmenciliği, bunlara; “Seçmen olarak ders verme” algısına dönüşmüştür. HALK YÜZDE 70-80 OYU saraya vermiştir! Bu gerçeği görün!Yoksa hakikaten 11000 feet'ten düşeceksiniz!!

Bu seçimlerde ilk defa muhalefet, iktidarla uğraşmak yerine yapacaklarını anlatmaktadır. İktidar sanki muhalefete talip gibi onun programını eleştirmektedir. Yani muhalefet sizi eleştireceğine siz muhalefeti eleştiriyorsunuz. Bu bile sizin gündeme hâkim olamadığınızı göstermiyor mu?

Sağlık, ulaşım, enerji, savunma sanayi, kısmen dış politikada başarılarınız yadsınamaz. Ama eğitim ve tarım politikalarınız maalesef başarısız. Onca teşvike rağmen etin sütün, yumurtanın fiyatını düşüremediğiniz gibi daha da çıkarttınız. Hâlbuki köy inekçiliği, köy tavukçuluğu, bahçe sebzeciliği gibi vatandaşı birebir ilgilendiren konularda destek olsaydınız, yani büyük çiftliklere sağladığınız imkânları dar gelirli vatandaşa da sağlamış olsaydınız tarımda hamle yapmış olacaktınız.

Son on yılda beton siyaseti yüzünden şehirlerimiz beton yığınlarına döndü. Ekonominin lokomotifi olan sanayicilerimiz birikimlerini, bilgi ve teknolojiye yatırıp üretimi ve istihdamı artırmak yerine ucuz işgücü ve eski teknoloji ile devam edip, kolay kazanç olan inşaata yatırmışlardır. Gelirlerinin büyük bölümü inşaatlardan oluşmaktadır. Aynı zamanda bu beton siyaseti, şehirleri taşlaştırarak trafik dede çözümsüzlüğü getirmiştir. Yurt dışından alınan krediler ucuz diye halkımıza konut ve otomobil kredisi olarak sunulmuş vatandaşın on yılı ipotek altına alınmıştır. Şimdi geldiğimiz nokta; DENİZ, BİTTİ!!!

Bu memlekette pilav üstü dönere yüzde 6,5 oy çıktı. Sanmayın ki bu vaatlere kimse inanmaz! Artık çöple böcekle uğraşmak yerine halkın gerçek gündemiyle ilgilenme zamanı gelmedi mi? BU HALK SİZİ SEVİYOR ve size inanıyor. Size güveniyor. Lütfen daha duyarlı olup halkın yükselen çığlığına kulak verin

YARIN VAKTİNİZ OLMAYABİLİR