Türk Milleti olarak bıkıp usanmadığımız bir yanımız var; Mucize beklemek. 

 “Şu olursa şöyle oluruz” düşüncesinden bir türlü kurtulamadık. 

Ne zaman bir sıkıntıya düşsek, zor durumda kalsak kurtuluşu kendimiz bulmak yerine mucize beklentisi içinde kurtuluşa erdirecek kimseler aradık. 

Ülkeyi kurtuluşa götüreceklerine gözlerimiz kör olmuş derecesinde o kadar inandık ki, kutsallaştırdık, haşa ilahi bir varlık görenler dahi oldu.

Özellikle seçim dönemleri yeni bir mucizeydi. 

Anadolu insanı olarak o kadar saf yürekliyiz ki kurtuluşa ulaştıracağına inandığımız her siyasi parti liderine onu yüceltecek bir unvan verdik.

Atatürk’ten sonra ülkeyi yönetenlerden;

Kimi Milli Şef 

Kimi Demirkırat

Kimi Baba

Kimi Karaoğlan

Kimi Mücahit 

İsmini aldı. 

Peki, mucize gördük mü?

Hayır?

‘Refaha, huzura kavuşturur mu?’ diye başbakan, cumhurbaşkanı yaptığımız şahıslar kendi menfaatlerine, çıkarlarına düşünce sonuç hüsran oldu.

Orhan Veli’nin, ‘Delikli’ şiirinde dediği gibi yine; 

‘Cep delik cepken delik…’ kaldık…

Ama buna rağmen mucizeden vazgeçmedik. 

Şimdi de ona buna 'şu' diyenler Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da “Uzun Adam” unvanını yakıştırdı.

Onlara göre yeni mucize “Uzun Adam”dı artık.

Ne yapılıp edilip “Uzun Adam” Cumhurbaşkanı olmalı ve olacaktı! 

Kendilerini o kadar kaptırdılar ki;

“Uzun Adam”  Cumhurbaşkanı olacak Türkiye kurtulacak, Yeni Türkiye kurulacak, refah, huzur gelecek, bırakın Türkiye’yi Filistin bağımsız olacak, Irak bölünmeyecek, Suriye’den Esat gidecek, Doğu Türkistan’da zulüm bitecek… hevesindeler.

Hevese kapılmakla kalmadılar;

Konya’nın en yüksek binalarına ‘Milletin Adamı’ posterlerini astılar,

Gazetelerde şahıs reklamları ile‘Sayın Başbakan ben seninleyim’ gösterisine girdiler,  

İşadamları, oda başkanları, ismi dahi bilinmeyen dernek başkanları çıktılar “Uzun Adam’dan başkası olmaz” tribine girdiler,

Adı ‘Sivil İrade’ olan platformun şahsiyetleri “Erdoğan’ı destekliyoruz” dediler,

Uzun yıllar bir davanın peşinden gidip “Erdoğan’a oy vereceğim” diyenler camialarına rezil olmamak için ifadelerinde kırk takla attılar…

Hani izlenme rekorları kıran ‘Vermeyeceğim vermeyeceğim’ diyen bir kadın vardı.

İşte mucize bekleyenler aynı o kadın gibi; 

“Vereceğim vereceğim, ne olursa olsun Erdoğan’a vereceğim” 

Edasıyla 'Uzun Adam’ hayranlığını gizleyemedi... Belki de gizlettirmediler.

Hevesleri güzel de, ya kursaklarında kalırsa. 

Şayet 10 Ağustos’ta Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanı olursa mucizelerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği meçhul. 

Niye mi?

7 yıldır Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül, AK Parti’nin kurucularından,

AK Parti 14 yıldır iktidarda,

Sayın Erdoğan 13 yıldır Başbakan…

Böyle bir tablo içinden bugüne kadar çıkmayan mucizeler Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasıyla gerçekleşecekse ‘keşke 7 yıl önce Cumhurbaşkanı olsaydı’ diyesi geliyor insanın… 

Mucize Allah’tan olduğuna göre ‘Sayın Erdoğan’dan beklenti içine girmek ne kadar doğru bilmem buna İslam fıkıhçıları karar versin.

Ama siz yine gelin Allah’a dua edin, görün bak yaratan duaları geri çevirmez elbet size de mucize kapılarından birini açar… 

Şurası bir gerçek ki bugün Sayın Erdoğan’ı savunanların tek düşüncesi “Erdoğan giderse Türkiye geriye gider” demekten ibarettir.

Bu korkuyla desteklenen bir lider ise başarı için gerekli heyecanı ve inancı, imkânı bulamaz. Böyle bir lidere çaresizlik duygusuyla ancak tahammül edilir. 

Tahammül edilir de yarın kendisi aradan çekildiği zaman ne olacak? 

İşte o zaman dalkavukluk yolunda takke düşüp kel görünecektir.  

Çalışmadan, yorulmadan rahat yaşamak isteyenlerin nasıl haysiyetlerini, şereflerini kaybettiği işte o zaman ortaya çıkacaktır...

Unutulmamalı ki ehveni şer psikolojisi, fertleri de, milletleri de öldürür.

Lafı çok uzatmaya gerek yok. 

Ne demişler yağmur eken dolu biçer…